Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Ankara'da 533., Konya'da 454.,

"Akademisyenler, gazeteciler ve malum çevreler; Dürümlü Mezrası’nda yaşanan katliamı görmezlikten geliyorlar, önemsemiyorlar."

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN

21 MAYIS 2016 TARİHLİ 533. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Değerli misafirler! Basın açıklamamıza hoş geldiniz.

Bilindiği gibi son yıllarda “dine karşı din” politikası gereği batılı emperyalist güçler Müslümanları çeşitli bahanelerle birbiriyle çatıştırarak bütün İslâm topraklarını kan gölüne çevirdiler. Bu süreçte artık savaşların şekli de değişti. ABD, Rusya, İsrail ve AB ülkeleri; maşa olarak kullandıkları terör örgütleri eliyle bu savaşları yürütüyorlar. Bu sayede işlenen savaş suçları vesilesiyle sorumluluktan kurtulup en vahşi yöntemlerle istedikleri fiili durumu terör örgütleri eliyle oluşturuyorlar. Ayrıca taraflara silah satışı yoluyla milyarlarca dolar gelir elde ediyorlar. Üstelik kendi can kayıplarını minimuma indirerek Müslüman halkları birbirine kırdırıyorlar. Bu terör örgütlerinin insan kaynaklarını beslemek için bazı ülkelerde kavmiyetçilik duyguları istismar edilirken, bazı bölgelerde dini anlayış farklılıkları çatışma sebebi yapılabiliyor.

İşte Güneydoğu Anadolu illerimizde yaşanan terör olayları da aslında bölge haritasını yeniden düzenlemeye çalışan emperyalist güçlerle Türkiye arasında yaşanan gayrı nizami bir savaş. Yaşanan olaylar PKK’nın Kürt halkının mağduriyetlerini nasıl istismar ettiğini, emperyalist güçlerin kuklası olduğunu ortaya çıkardı. ABD’den silah desteği alan, Rusya’da büro açıp her türlü silah ve malzeme alabilen, Avrupa Birliği’nin desteklediği PKK, İran’la da anlaşmış durumda. Türkiye düşmanı bütün ülkelerin desteğini alan bu terör örgütü içeride ise Kürt halkının desteğini kaybetti. Öz yönetim ve Hendek Siyaseti yüzünden bölge halkını evlerinden eden, mahallelerini döşedikleri patlayıcılarla viraneye çeviren PKK, halkın nefretini kazandı. Son olarak Diyarbakır’ın Sur İlçesi’ne bağlı Dürümlü Mezrası’nda görülen 15 ton patlayıcı yüklü kamyonun köyde istenmemesi sonucu PKK, kamyondaki patlayıcıyı infilak ettirerek 16 masum insanı adeta buharlaştırarak katletti. Aynı olayda 21 kişi ise yaralı. DNA testi için toplanan ceset parçaları vahşetin boyutlarını gözler önüne seriyor. Bu kadar büyük miktardaki patlayıcının şehirlerde patlatılması durumunda neler olabileceğini düşünmek bile istemeyiz. Bu müessir olayın en ilginç yönünü ise bazı çevrelerin bu olay karşısında takındıkları tavır oluşturuyor.

Şehirleri hendek ve barikatlarla doldurup, güvenlik güçlerine karşı her çeşit silahla saldıran teröristlere sahip çıkan, bu olayları “Kürt Halkına Katliam yapılıyor” diye lansa eden, hatta “Bu suça ortak olmayacağız” diye imza kampanyaları düzenleyen akademisyenler, gazeteciler ve malum çevreler; Dürümlü Mezrası’nda yaşanan katliamı görmezlikten geliyorlar, önemsemiyorlar. Buradan da anlaşılıyor ki, terör örgütleri vasıtasıyla Türkiye’ye savaş açan emperyalist güçlerin; siyasi partiler, basın, akademisyenler gibi etkili çevrelerden birçok işbirlikçileri mevcut. Yani Türkiye içeriden ve dışarıdan tam bir saldırı ve kuşatma ile karşı karşıya. Zira Türkiye batılıların gözünde “idaresi Türklere bırakılamayacak” kadar stratejik öneme sahip bir ülke. Son yıllarda Türkiye’nin başta silah sanayi olmak üzere kat ettiği gelişmeler ve Ortadoğu’da inisiyatif almak istemesi emperyalist çevrelerin hesaplarını bozuyor gibi.

Son olarak Mavi Marmara olayından sonra iyice bozulan Türkiye-İsrail ilişkilerini düzeltmek için yapılan görüşmelere değinmek istiyoruz. Geçen süreçte ilişkilerin bozulmasından İsrail’in zarar gördüğü ve Türkiye’ye muhtaç olduğu anlaşıldı. İsrail tarihinde ilk defa özür diledi. İlişkileri düzeltmek için yapılan görüşmeler sırasında Dışişleri Bakanlığı bürokratlarının Türkiye’nin menfaatlerini koruyamadığı anlaşılıyor. İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım düzenlediği basın toplantısında “İsrail lehine imza atan bürokratlar var” açıklamasında bulundu. Gazze’ye ablukayı kaldırmadığı gibi, Müslüman katline devam eden İsrail, bu görüşmeler sırasında birçok Müslüman’ı terörist olarak kabul eden G 89 kodlu terör listesini de Türkiye’ye kabul ettiriyor. Tazminat konusunda ise milyar dolarlardan, milyon dolarlarının telaffuzuna inildiğini ifade eden Bülent Yıldırım, açılan davaların geri çekilmeyeceğini ifade etti. Yeni hükümetin bu konuda duyarlı olmasını umuyor, konunun takipçisi olacağımızı beyan ediyoruz.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

 

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 454. Haftada Kayalıpark Meydanı'nda biraraya geldi. Ersoy KAĞNICIOĞLU platform adına basına açıklamalarda bulundu. ''Yeryüzündeki zulmün ana sebebi, ya insanların tamamen haktan ayrılması ya hakla batılın birbirine karışması veyahut da batılın hak zannedilerek, hakka karşı durulmasından kaynaklanmaktadır.'' diyen KAĞNICIOĞLU asıl zulmün hakikatin ortadan kaldırılması olduğunu söyledi. Sözlerine ''Yeryüzünde bulunan zulmün her çeşidi Allah’ın haklarının gaspından, birilerinin Allah’a ortak koşulmasından kaynaklanmaktadır.'' diyerek devam eden KAĞNICIOĞLU ''İslam ümmetinin toprakları işgal altında Kudüs-ü Şerifimiz Siyonist Yahudi çetesi ile kirletilmekte, topraklarımızdaki hükümranlar gayrıislami kanunlarla hükmetmekte iken berat hakkında konuşmak, berat için mücadele etmek ve berat edenlerden olmak normal zamanlardakinden çok daha ehemmiyet arzetmektedir. Kurtulanlardan, berat edenlerden olmanın yolu Allah’tan başka ilah kabul etmemek, O’nun hakimiyetinin dışında hükümranları reddetmek, O’nun arzında işgalcilere karşı direnmek, O’nun indirdiği üzere sebat etmekle olur.'' dedi.

 

Açıklamanın Tam Metni:

 

Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla;

 

En büyük Hac günü, Allâh ve Elçisinden insanlara berattır: Allâh ve Elçisi müşriklerden beridir. Eğer  tevbe ederseniz, bu sizin için daha iyidir. Ve eğer (haktan) dönerseniz bilin ki siz Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz! (Ey Muhammed) kâfirlere acı bir azâbı müjdele. (Tevbe Suresi 3. Ayet)

 

Sevgili dostlar değerli basın mensupları;

 

Yeryüzündeki zulmün ana sebebi, ya insanların tamamen haktan ayrılması ya hakla batılın birbirine karışması veyahut da batılın hak zannedilerek, hakka karşı durulmasından kaynaklanmaktadır. Zulüm fiziki zararlar verdiği gibi esasta hakkı ortadan kaldırarak en büyük zararı vermektedir. Hakkın ortadan kaldırılması bedenler ve tabiat üzerindeki zulümlerden çok daha büyük bir zulümdür. Hakikat ancak zulmün ortadan kaldırılması zulümden uzaklaşılması veya zulme karşı mücadele etmekle ortaya çıkar.

 

Hakikatin kabulünün başlangıç noktası hakla batılı birbirinden ayırmak sonrasında da batıldan uzaklaşıp ondan uzak olduğunu ilan etmekle olur. Zulmün her türlüsüne karşı olmak batılın her türlüsünden uzak olmakla mümkündür. Allah’a karşı işlenilen suçlar insanlara karşı işlenilen suçlardan daha büyüktür. Allah’ın haklarını ihlal insanların haklarını ihlalden daha kötüdür. Hakikate ulaşmak ancak Allah’ın haklarının O’na iadesi ve O’na hiçbir suretle ortak koşmamakla mümkündür.

 

Yeryüzünde bulunan zulmün her çeşidi Allah’ın haklarının gaspından, birilerinin Allah’a ortak koşulmasından kaynaklanmaktadır. İslam’ın ana akidesi teberri ile başlar. Sahte ilahlara, ilahlaşanlara La demek tevhidin aslıdır. Teberrisi olmayanın kabulu de olmayacaktır. La ilahe demeyenin İllallah’tan nasibi olmaz.

 

Berat; Allah’ı kabul edip Allah’ın gayrisine hayır demenin adıdır. Berat nurun yanında olup zulümata karşı koymaktır. Berat adaletin yanında durup zulme karşı direnmektir. İnsanların arasında şirkten, küfürden ve  azgınlıktan teberrisi olmayanların beratlarından bahsedilemez. İlahi vahyin ana hedefi insanları sapkınlıktan uzaklaşmaya, sapanlardan teberri etmeye, batıldan berat etmeye çağırmaktır. Kim ki batılın yanında durur ama berattan bahsederse onun o köleliğinin adını, zilletinin adını berat koymuştur.

 

İslam ümmetinin toprakları işgal altında Kudüs-ü Şerifimiz Siyonist Yahudi çetesi ile kirletilmekte, topraklarımızdaki hükümranlar gayrıislami kanunlarla hükmetmekte iken berat hakkında konuşmak, berat için mücadele etmek ve berat edenlerden olmak normal zamanlardakinden çok daha ehemmiyet arzetmektedir. Kurtulanlardan, berat edenlerden olmanın yolu Allah’tan başka ilah kabul etmemek, O’nun hakimiyetinin dışında hükümranları reddetmek, O’nun arzında işgalcilere karşı direnmek, O’nun indirdiği üzere sebat etmekle olur.

Allah beratimizi kabul etsin, ayaklarımızı daim dini üzere kılsın,  her günümüzü berat günü kılsın…

 

Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 455. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 14 ŞABAN 1437 (21.05.2016)

Her Günümüz Berat Olsun (K.İ.Ö.P 454. Hafta Basın Açıklaması)