Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Sakarya'da 552., Konya'da 448.,

Sakarya 552. Hafta: İyilikte dayanışması gereken Müslüman cemaatler, düzenin adaletsizliklerine çanak tutar hale geldiler

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu'nun 552. hafta basın açıklamasında, ülkemizdeki siyasi atmosfere ilişkin eleştiriler getirildi.

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu’nun 552. hafta basın açıklamasında, ülkemizdeki siyasi atmosfere ilişkin eleştiriler getirildi. Platform adına Sakarya Dayanışma Derneği'nden Deniz Çelik'in okuduğu açıklamada “Meclis, vekâletini aldığı halkın sorunlarına çözüm sağlamıyor. Yürütme organları,  saltanat bürokrasisine dönüşmüş vaziyette. Yargı ise darbe dönemlerinden alışık olduğumuz halde. Adaleti sağlamak yerine, genellikle iktidar sahiplerinin beklentilerini karşılamaya çalışıyor. Kişisel hırs ve çıkarlar; mal, mülk ve saltanat kavgası bize ilahi bir dava gibi sunuluyor. İşte sistemin içine girdiği bu kriz hali, topluma yönelik büyük bir baskı ve şiddetin de kaynağı oluyor. Daha kötüsü, siyasal yozlaşma, tepeden tabana doğru yayılıyor ve toplumsal yozlaşmayı da yaygınlaştırıyor” denilirken, bu gidişata "dur" demesi gereken İslami cemaat ve STK’ların ise düzenin adaletsizliğine çanak tutmakla meşgul oldukları dile getirildi.

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 552. Hafta Basın Açıklaması

Sivil Topluma Yönelik Baskılar Kabul Edilemez

Değerli basın mensupları, duyarlı Sakarya halkı;

Ortadoğu bölgesinde savaşın, ülkemizde çatışmaların hâkim olduğu günlerden geçiyoruz. Şiddetin ve ölümlerin rutinleştiği bugünler, aynı zamanda adım adım bir korku cumhuriyetinin yükselişine sahne oluyor. Saray Siyaseti, tepeden tırnağı tüm ülkeyi vesayeti altına alırken; yasama, yürütme ve yargı erkleri tükenmişliğin eşiğindeler.

Meclis, vekâletini aldığı halkın sorunlarına çözüm sağlamıyor. Yürütme organları,  saltanat bürokrasisine dönüşmüş vaziyette. Yargı ise darbe dönemlerinden alışık olduğumuz halde. Adaleti sağlamak yerine, genellikle iktidar sahiplerinin beklentilerini karşılamaya çalışıyor. Kişisel hırs ve çıkarlar; mal, mülk ve saltanat kavgası bize ilahi bir dava gibi sunuluyor. İşte sistemin içine girdiği bu kriz hali, topluma yönelik büyük bir baskı ve şiddetin de kaynağı oluyor. Daha kötüsü, siyasal yozlaşma, tepeden tabana doğru yayılıyor ve toplumsal yozlaşmayı da yaygınlaştırıyor.

Bu hali değiştirmesi gereken birçok sivil toplumu örgütü ise sivilliklerini çoktan kaybetmişler. Toplumsal adaleti sağlamak için çalışmak yerine, düzenin adaletsizliklerine çanak tutuyorlar. Müslüman kimlikli birçok cemaat, dernek, vakıf ya da sivil toplum örgütü ise mevcut iktidar bloğunun parçasına dönüşmüş vaziyetteler. Hakta, iyilikte ve doğrulukta dayanışması gereken bu yapılar, maalesef yeri geliyor; en hayasız işlerin dahi üstünü sessizlik perdesiyle örtmeye kalkışabiliyorlar. Soruyoruz; en temel ahlaki vasıfları yitirmekte olan birçok Müslüman topluluk, artık bu topluma ne vaat edebilir? İnsanların kendisinden emin olamadığı gruplar, Allah’ın “adalet” emrine ne kadar şahitlik edebilir? Güç ve iktidar uğruna her türlü kötülüğe, çirkinliğe ve zulme rıza gösterenler, insanların uğradıkları adaletsizliklere kılık uyduranlar, bunun hesabını nasıl verebilir?

Değerli dostlar!

Artık öyle bir noktaya geldik ki, gidişatı sorgulayan, eleştiren herkes hain, herkes düşman, herkes olağan şüpheli! Özellikle, siyasal iktidara boyun eğmeyen, saray siyasetine biat etmeyen, olan bitene rıza göstermeyen her kişi ya da sivil toplum kuruluşu, birçok tehdidin, baskının ve hukuksuzluğun hedefi haline getiriliyor. Akademisyenlerin uğradığı linç süreci devam ederken, şimdi buna, doğuda yaşanan çatışmaları raporlayan sivil toplum örgütleri de eklenmek üzere.

İlçelerin savaştan çıkmış bir hal almasını, masum insanların öldürülmüş olmalarını, her türlü insan hakkının çiğnenmesini, toplumsal kardeşliğin parçalanmasını dert etmeyen iktidar sahipleri, yaşanan krizle yüzleşmek yerine gidişatın tablosunu ortaya koymaya çalışanları susturmanın peşinde! Çatışmanın ve ölümün diliyle konuşanlar, barışın dilini bağlamanın derdinde! İstiyorlar ki, herkes saray kapılarına kul olsun, sözleri tanrı buyruğu gibi kabul görsün, emirleri sorgulanmadan uygulansın!

Platform olarak, 10 yıldır yürüttüğümüz mücadele boyunca vurguladığımız hususlardan biri de, kula kulluk düzeni kurmak isteyenlere asla taviz vermemek gerektiğiydi. Bugün de, bize ilahlık taslayanlara ve onların ilahlıklarına boyun eğenlere bir kez daha sesleniyoruz: Allah’tan başka hiçbir güç ve otoriteye kulluk etmedik, etmeyeceğiz!

Hasbinallah ve nimel vekil!

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu adına Sakarya Dayanışma Derneği

Sakarya 552. Hafta: İyilikte dayanışması gereken Müslüman cemaatler, düzenin adaletsizliklerine çanak tutar hale geldiler

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 448. Haftada İsrail ile Türkiye arasındaki normalle sürecine dair bir basın açıklaması yaptı. Platform adına açıklama yapan Bayram VANLI, sürece kaşı çıkarak Filistin halkı ile dayanışma içerisinde olmaya çağırdı. 

 

Açıklamanın Tam Metni:

 

Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze) kalkışmıştı da Allah (buna engel olmuş) onların ellerini sizden çekmişti. Allah'a karşı gelmekten sakının. Mü'minler yalnız Allah'a tevekkül etsinler. ( Maide 11.ayet )

 

Sevgili dostlar değerli basın mensupları;

 

Türkiye ve İsrail arasındaki normalleşme sürecinde yeni bir safhaya girilmiş gibi görünüyor. Her iki ülkenin basını, taraflar arasında 7 Nisan Perşembe günü yeni bir görüşme aşamasının başladığını teyit ediyor.

 

Normalleşme sürecinin her iki taraf açısından da resmi bir politika haline geldiği açıktır. Önceki hafta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti esnasında “Musevi kuruluşlar” ile bir araya gelinmesinin de bu sürecin bir parçası olduğu anlaşılmaktadır.

 

ABD’de ortak toplantı yapılan bu kuruluşların, Amerikan Yahudilerini temsil eden inanç veya azınlık hakları temelli sivil toplum kuruluşları değil, Siyonist lobinin parçası olan kuruluşlar olduğunun altı çizilmelidir. Bunların içinden örneğin AIPAC, temel politikasını “İsrail’in güvenliği” üzerine inşa eden ve Amerikan dış politikasını “neo-con” çizgisinde yönlendiren başlıca lobi kuruluşlarından biridir. Keza ADL, İsrail yanlısı propaganda faaliyetleriyle bilinmektedir. “Başkanlar Konferansı” Birleşmiş Milletler içinde İsrail çıkarları lehine faaliyet yürüten bir kuruluş olarak bilinirken, “Dünya Yahudi Kongresi” Filistin’e Siyonist göçünü teşvik eden kurumlardan biridir.

 

 Erdoğan’ın ABD ziyareti, Türkiye’nin dış politikasının Washington tarafından belirlenen çizgi içinde ilerlemesi yönünde telkinlere vesile olmuş gibi görünmektedir ve sözü edilen kuruluşlarla bir araya gelinmesi elbette bunun asli unsurlarından biridir.

 

Filistin Toprak Günü’nde, yani Filistinliler gasp edilen toprakları için mücadeleyi yükselttiği bir günde gerçekleşen bu toplantıya, Filistin yanlısı görünerek prim yapan ve prestij sağlayan birçok medya ve sivil toplum kuruluşunun hiçbir tepki vermemesi bu adımlara iktidarın yanında onay verdikleri anlamına gelmektedir.

 

Bizler, ABD’de bulunan Siyonist lobi kuruluşlarıyla nelerin görüşüldüğünün kamuoyuna açıklanmasını talep ettiğimizi ifade ediyor ve aynı zamanda Türkiye-İsrail “normalleşme” sürecinde başlaması beklenen/başlamış olan yeni safhaya bir kez daha kategorik ve ilkesel düzeyde karşı çıktığımızı ve bu sürecin durdurulması için mücadeleyi yükselteceğimizi bildiriyoruz.

 

Filistin İçin İsrail’e Boykot Girişimi (BDS)'nin Türkiye Şubesi nin yukardaki açıklamasına aynen katılıyor Türkiye kamuoyunu bu sürece karşı çıkarak Filistin halkıyla ilkeli bir dayanışma hattı örmeye bizde çağırıyoruz.

 

 

    Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 449. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 2 RECEP 1437 (09.04.2016)

Normalleşme Sürecine Hayır! (Konya İ.Ö.P. 448. Hafta Basın Açıklaması)