Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Sakarya'da 533., Ankara'da 508., Konya'da 429.,

Sakarya 533. Hafta: Bölge Sorunları Silahla Değil Barışla Çözülür!

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 533. hafta basın açıklamasında Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesi kınanırken, ülkedeki ve bölgedeki tüm sorunların silahla değil, barışı tesis edecek diyalogların kurulmasıyla çözüleceği belirtildi

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu’nun 533. hafta eylemine, Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin hayatını kaybetmesine ilişkin açıklamayla başlandı. Platform adına kısa bir konuşma yapanBeytullah Önce, “Bölgemizin ve ülkemizin ateş çemberinde olduğu günlerde, her gün yeni ölümlerin ve yıkımların yaşandığı bir dönemde, son olarak aralarında Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin de bulunduğu grubun basın açıklamasına yönelik silahlı bir saldırı gerçekleşti. Şimdilik, çatışma ortamında Tahir Elçi’nin hayatını kaybettiği ve yaralıların olduğu bilgisine sahibiz. Biz, bu saldırıyı kesin bir dille kınıyoruz. Elçi’nin ölümüyle sonuçlanan saldırının faillerinin bir an önce bulunmasını ve bu cinayetin faili meçhuller sayfasında kara bir leke olarak kalmamasını talep ediyoruz.” dedi.    

Diriliş Saati Dergisi’nden Muhammed Emin Duman’ın yaptığı 533. hafta açıklamasında ise “Bölgemizde tüm sorun noktalarında barışı tesis etmeliyiz” mesajı verildi. Duman, “Suriye'de tüm bölgesel ve küresel aktörlerin dâhil olduğu iç savaş devam ederken, 6 ay içinde geçiş hükümeti kurulması ve seçimlere gidilmesi kararını içeren Viyana Toplantısı bir nebze olsun umut ışıklarının yanmasına vesile olmuştu. Gelinen noktada bu umudu söndürecek yeni gelişmelerin ortaya çıktığını endişe içinde izliyoruz. Geçtiğimiz hafta Suriye'de Türkmen bölgesindeki çatışmalar ve Türkiye'nin Rus uçağını düşürmesi Suriye'de barışa dönük beklentileri çıkmaza sokacak cinsten... Bu savaşta tüm İslam ümmeti kaybetmiştir. Müslümanlar arasında mezhebi ve etnik ayrışma adeta hortlamıştır. Suriye'deki savaşın kazananları ise Amerika, İsrail ve Batılı müttefikleridir.” dedi. Açıklamanın sonunda ülkemizdeki Kürt sorunun da, bölgedeki tüm sorun alanlarının da silahla değil, barışı tesis edecek diyalogların kurulmasıyla çözüleceği belirtildi.

 

533. Hafta Basın Açıklaması

Bölgemizde Tüm Sorun Noktalarında Barışı Tesis Etmeliyiz!

Suriye'de devam eden kirli savaş Türkiye'nin Rus uçağını düşürmesi ile yeni bir safhaya girdi.

Suriye'de tüm bölgesel ve küresel aktörlerin dahil olduğu iç savaş olanca hızıyla devam ederken, 6 ay içinde geçiş hükümeti kurulması ve devamında 18 ay içinde Birleşmiş Milletler gözetiminde seçimlere gidilmesi kararını içeren Viyana Toplantısı bir nebze olsun umut ışıklarının yanmasına vesile olmuştu.

Gelinen noktada bu umudu söndürecek yeni gelişmelerin ortaya çıktığını endişe içinde izliyoruz. Geçtiğimiz hafta Suriye'de Türkmen bölgesindeki çatışmalar ve Türkiye'nin Rus uçağını düşürmesi Suriye'de barışa dönük beklentileri çıkmaza sokacak cinsten...

Suriye'de süren vekalet savaşının kirli bir savaş olduğunu, Türkiye'nin bu bataklığa Amerika'nın itelemesi ile gömüldüğünü ve bu savaşın bitirilerek barışın tesisinin tüm Suriye halkı ve İslam ümmeti için en hayırlı yol olacağını platform olarak bu meydandan defalarca deklare ettik.

Suriye'de devam eden kirli savaşta; Türkmen olsun, Arap olsun, Kürt olsun canını veren bütün insanlar için üzüntümüz sonsuz... Bu savaşta Sünni olsun, Şii olsun, Selefi olsun, Hristiyan olsun hayatını kaybeden herkes için kahroluyoruz. Rejim yanlısı veya muhalif cephede yer alan Suriye'nin tüm evlatlarının çektikleri bize dayanılmaz bir acı veriyor.

Bu savaşta tüm İslam ümmeti kaybetmiştir. Müslümanlar arasında mezhebi ve etnik ayrışma adeta hortlamıştır. Sünni'nin Şii'yi, Şii'nin Sünniyi şeytanlaştırdığı bir sürecin fitili ateşlenmiştir. Milliyetçi yaklaşımlar zirve yaparak ırkçılık boyutunda düşmanlıklara kapı aralamıştır.

Türkiye, tüm Müslüman komşuları ile kavgalı hale gelmiştir. Irak ile, İran ile, Suriye ile kavgalıyız.

Suriye'deki savaşın kazananları ise Amerika, İsrail ve Batılı müttefikleridir. İslam coğrafyasının bu denli karıştırıldığı, Müslümanların bu denli birbirine düşürüldüğü bir dönemin İslam tarihinde bildiğimiz örneği yoktur.

Siyonist İsrail çok rahatladı. Güvenlik açısından çevresindeki tüm Müslüman devletler ve örgütler Siyonistler için risk olmaktan çıktı.

İsrail, kutsal mescidimiz Mescid-i Aksa'yı bir oldubitti ile yıkmanın provalarını yapmaya başlamıştı. Allah'a şükrediyoruz ki tam böyle bir süreçte Kudüs'ün ve Batı Şeria'nın evlatları ayağa kalkarak yeni bir intifada başlattılar ve İsrail'in bu umudunu büyük ölçüde boğdular.

Filistin'in yiğit evlatları taş ve sopanın yanına bıçağı da koyarak Siyonist katillere ders vermeye devam ediyorlar. Kudüs İntifadası'na selam olsun! Filistin direnişine selam olsun!

Amerika da Suriye'de bir taşla kaç kuş vurduğunun hesabını yapıyor, mutluluğunu yaşıyor. Müslümanların en büyük düşmanı olan Amerika, bugünlerde Müslüman halklar nezdinde kazandığı meşruiyetin keyfini çıkarıyor. İncirlik Üssü'nden havalanan Amerikan uçakları artık Türkiye Müslümanlarını rahatsız etmiyor. Amerikan emperyalizmi ile iş tutmak normalleşti, hatta alkışlanır hale geldi.

Bu tablo hayra delalet etmiyor. İslam coğrafyasının her sorun noktasında barışın yeniden tesis edilmesi mevcut zilletten kurtulmanın yegane çaresidir.

 

Suriye'de, Irak'ta, Yemen'de, Libya'da, Mısır'da barış tek çözümdür. Aynı şekilde Türkiye'de Kürt sorunu için de yıkılan barış masasının tekrar kurulması tek çözüm yoludur.

Rusya ile gerginliğin çözümü de barıştır. Rusya ve Türkiye'nin akl-ı selim ile davranarak bu gerginliği daha fazla tırmandırmadan barışa yol almaları bölgemiz için kritik önem taşımaktadır. Rusya-Türkiye gerginliğinin en çok Amerika ve İsrail'i sevindireceği unutulmamalıdır. İlişkilerin normalleşmesi için bazı tavizlerin verilmesi zillet değil aksine fazilet olacaktır.

Bölgemizdeki sorunların silah yoluyla çözülmesi şeklindeki yaklaşım bölge halklarını birbirine düşman etmekte,  bölgeyi ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel olarak büyük zararlara uğratmaktadır.

Tüm halkımızı ülkemizde ve bölgemizde barış için ayağa kalkmaya ve sesini yükseltmeye davet ediyoruz.

 

Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi

"Türkmen Dağları yanıyor"

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen 508. hafta basın açıklamasına hoş geldiniz.

Türkmen Dağları yanıyor, Suriye’nin tüm şehirlerinin yandığı gibi. Tüm dünya düşürülen Rus uçağını ve öldürülen 129 Fransız vatandaşını konuşuyor. Suriye’de son 4 yıl içerisinde öldürülen, sakat bırakılan yüz binlerce insan yok hükmünde. Amerika, Rusya, Fransa, İngiltere, Almanya sömürü çarkı üzerine kurmuş oldukları sözde özgür dünyanın değerlerini korumak adına en gelişmiş bombalarını bırakıyorlar Şam’a, Haleb’e, Bağdat’a ve Türkmen Dağların’na. Şehirler yanıyor, ülkeler talan ediliyor ve koskoca bir medeniyet yok edilmek isteniyor. Sahte gözyaşları ve son sistem silahları ile özgürleştirmek için ölüm kusarak yeniden geliyorlar coğrafyamıza. Demokrasi, insan hakları, yaşam hürriyeti, seçme ve seçilme hakkı, seyyahat özgürlüğü gibi kavramlar bir anda acıkınca yenilen helvadan bir puta dönüşüyor.

Bu platformdan seslenerek sorumlu tüm yapılara soruyoruz; Demokrasi, insan hakları ve yaşam hürriyeti gibi oluşturulan kavramlar sadece emperyalist devletler için geçerli unsurlardır? Suriye halkının iradesine rağmen başta ABD ve Rusya olmak üzere küresel emperyalistlerin ve yine başta İran olmak üzere mezhepçi taşeron yapıların Suriye’de ne işleri var? Başka halkların ve kültürlerin tercihlerine ne zaman saygı duymayı öğreneceksiniz? Sözde terörle mücadele adı altında başlatmış olduğunuz saldırılarda 400 bin kişinin katili Eset çeteleri ve destekçisi olan İŞİD’e ne zaman sıra gelecek? Yaptığınız bu saldırıların amacı Suriye’de halkın bağrından çıkan ve her geçen gün daha da büyüyen İslami muhalefeti baskı altına alıp yok etmek mi? Kapalı kapılar arkasında planladığınız şey sizlerden bağımsız hareket edebilecek birleşik bir Suriye’den se her biri küresel bir aktörün kontrolünde olan ufak uydu devletlerin kurulması mı? Kan akıtmaktan ne zaman vazgeçeceksiniz?

Bizler Suriye’de geride kalan 4 yıllık süreçten ve diğer mazlum coğrafyalardaki benzeri olaylardan yukarıdaki sorularımızın cevabını gayet iyi biliyoruz. Geride kalan zaman zarfında ABD, Rusya, Fransa, İngiltere, İran’a ve bu işgalci devletlerin beslemeleri çetelere rağmen boyun eğmeyen kahraman Suriye halkını ve yiğit evlatlarını selamlıyoruz. Diktatör Eset’e ve emperyalist kuşatmaya karşın ortaya koymuş oldukları kahramanca mücadelede gücümüz nisbetinde yanlarında olmaya devam edeceğiz. Ülkemiz yöneticilerine seslenerek diyoruz ki; Ateş yanı başımızda, Arap, Türk, Kürt ayrımı yapılmaksızın büyük bir katliam yapılmakta ve komşu bir ülke yok edilmektedir. Bu süreçte bölgesel, tarihsel ve kültürel sorumluluğumuz yerine getirerek gerek insani ve gerekse askeri açıdan Suriye halkı desteklenmeli ve caydırıcı olması açısından meşru görülen muhalif yapılara hava savunma sistemleri temin edilmelidir. Son uçak düşürülmesi olayında ve sınır hatlarının bombalanması hadisesinde de görüldüğü üzere sınır güvenliği test edilmekte ve bununla beraber ülkemiz tehdit altına alınmaktadır. Aksi durumda ortaya çıkabilecek durumdan en fazla etkilenecek yapının ülkemiz olacağı akıldan çıkarılmamalıdır.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

 

 

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 429. Hafta Basın Açıklaması

Rahman, Rahim Allah’ın Adıyla:
Allah esenlik yurduna çağırır ve dilediğini doğru yola iletir. Güzel iş yapanlara (karşılık olarak) daha güzeli ve bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır. Kötü işler yapmış olanlara gelince, bir kötülüğün cezası misliyledir ve onları bir zillet kaplayacaktır. Onları Allah(ın azabın)dan koruyacak hiçbir kimse de yoktur. Sanki yüzleri, karanlık geceden parçalarla örtülmüştür. İşte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. (Yunus 25-27) Sevgili dostlar değerli basın mensupları,

Emperyalizm, diğer ifade şekliyle sömürgecilik, hangi kutuptan olursa olsun hangi ideolojik referansları kullanırsa kullansın hangi sebep ve bahaneleri üretirse üretsin vakıa ve sonuç itibariyle hep aynıdır. Esası bir başkasının toraklarını işgal etmek, başkalarının topraklarının imkânlarını sömürmek, kendi güç ve kudreti için kullanmak olan emperyal anlayış hiçbir zaman başkasının faydasını diğerlerinin çıkarını gözetmez. Dünyanın yeniden iki kutuplu hale geldiği şu günlerde emperyal güçler kendi aralarında büyük bir savaş vermekte fakat bu savaşı ne kendi topraklarında ne de kendi insanlarının zarar göreceği şekilde vermekteler. Onlar bizim topraklarımızın üzerinde bizim imkânlarımızı parsellemek için bizim insanımızın hayatları pahasına bizim insanımızın eliyle bir savaş vermekteler. Tarumar edilen toraklarımız, ölen bizim insanımız, yok olan kendi imkânlarımız, acı sürekli bizim ciğerimizi yakmakta, kor ateş hep bizim hanemize düşmekte. Onlar Dünyayı parsellemekte, silahlarını denemekte, etki alanlarını güçlendirip yeni sömürge sahaları oluşturmakta. Bu vahşi, hunhar saldırılar, devam ederken Müslüman topluluklar ve gruplar nice iyi niyetle nice ulvi hedefe ulaşmak idealiyle bir emperyal güce veya onun kuklasına karşı çıkarken bir başka emperyal gücün bazen gölgesine girmekte, onlarla ittifak etmekte, bazen de bilmeyerek ve istemeyerek onun değirmenine su taşımaktadır. Nice büyük maslahatları elde etmek adına emperyal bir gücün yanında diğerine karşı savaş vermektedir. Enver Paşa sendromu diye adlandırılabilecek bu durum, değişik zamanlarda pek çok olayda görülmüştür. İngiliz işgalindeki Filistini kurtarmak için Almanların yanında yer alan Hacı Emin el Hüseyni elbette büyük faydalar elde etmek istemiştir fakat sonuçta hiçbir şey elde edememiş sadece emperyalist Almanların taşeronu gibi görülmüştür. Müslümanların kanı, izzet ve şerefleri hiç kimseye taşeronluk etmeyecek kadar büyüktür. Maalesef bazen basiretsizliğimiz taşeronluk şekline dönüşüvermektir. Her zaman Müslümanlar için başka bir zalimin yanında olmaksızın düşmanın her türlüsüne, zalimin her çeşidine karşı durmak mümkündür. Müslümanca duruşumuzu koruyarak ümmetin asli değerlerine geri dönerek, üretilmiş düşmanlıklardan vazgeçip ilkeli bir ittihat, kardeşlik üzerine kurulu bir ittifak her daim mümkün ve zorunludur. Bir düşmandan kurtulmak için başka bir düşmanın kucağına oturmaktansa sorunları olan kardeşimizin ocağına sığınmak daha evladır. Düşmandan gelecek olan menfaatten kardeşimizin vereceği çile ve ızdırap daha sevimlidir. Müslümanlar arası ittifak mümkündür ve zorunludur. Müslümanları ihtilafın her türlüsüne geçmişte meydana gelen fitnenin her çeşidine, karşılıklı verilmiş olan zararların çokluğuna rağmen kardeşlik bağlarına sarılmaya, uğrunda ölmeye hazır oldukları değerler etrafında birleşmeye, “Doğuya da Batıya da hayır! Ancak İslam kardeşliği!” diye haykırmaya ve bunun gereklerini yapmaya davet ediyoruz. İki kutuplu dünyada insanlığın kurtuluşu Müslümanların bu kutup sahiplerinin taşeronu gibi davranmaktan vazgeçip kendi öz değerleri üzerinde bir adalet ümmeti oluşturup insanlığa bu kurtuluş yolunda örnek olmalarıyla mümkündür. Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 430. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 16 SAFER 1437 - 28 / 11 / 2015