Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Sakarya'da 529., Ankara'da 504., Konya'da 425.,

Sakarya 529. Hafta: İslam'ın toplumsal tezlerini görmezden gelen siyasi partiler başarısızlığa mahkumdur

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 529. hafta eyleminde, 1 Kasım seçimleri ve İpek-Koza şirketler grubuna el konularak kayyum atanması gündeme getirildi.

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 529. hafta eyleminde, 1 Kasım seçimleri ve İpek-Koza şirketler grubuna el konularak kayyum atanması gündeme getirildi.

Platform adına Diriliş Saati Dergisi’nden Muhammed Emin Duman’ın okuduğu açıklamada “İslam'ı özel alana sıkıştırarak, İslam'ın toplumsal tezlerini görmezden gelen siyasi partiler başarısızlığa mahkumdur.  Bugün mecliste olan 4 parti de bu hatanın içindedir. Halkımızın nabzını tutmak adına zaman zaman dinimizin faziletlerinden bahsetmek gerçek bir ikiyüzlülüğe tekabül etmektedir.  İslam dini bir bütündür ve hem özel hem de kamusal alanda hükmünü sürdürdüğü sürece kurtuluştan, barıştan, adaletten söz edebiliriz” denildi.

İpek-Koza şirketler grubuna kayyum atanmasıyla ilgili “Seçim öncesi yapılan bu müdahaleyi doğru bulmuyoruz. Ancak ilgili tavrımız Fethullah Gülen Hareketi'nin vebalini hafife alıyoruz şeklinde yorumlanmamalıdır” ifadeleri kullanılan açıklamada, Gülen Hareketi’nin İslam coğrafyasının dizaynında ABD adına değişik misyonlar üstlendiğine dikkat çekildi.

 

529. Hafta Basın Açıklaması

ÜLKEMİZ SORUNLARININ ÇÖZÜM KAYNAĞI İSLAM'DIR!

Yarın 1 Kasım... Seçimlerin halkımıza hayırlı olmasını diliyoruz.

Ahlaki değerlerdeki yoğun yozlaşma, alkol ve uyuşturucu kullanımının 11 yaşa kadar düşmesi gibi kültürel ve sosyal sorunlar bu seçim kampanyasında ıskalandı.

Ekonomik vaatlerle halkın tercihinin etkilenmeye çalışıldığı bir kampanya dönemi yaşadık. Partilerimiz, ana unsurları eğlence ve tüketim olan Batı kültürünün tahribatını konuşmadılar. Tüketim ve mülkiyet ahlakımızın bizi statü ve servet eksenli bir anlayışa nasıl sürüklediği ve bu anlayışın temel değerlerimiz olan paylaşma ve dayanışma ruhunu nasıl zedelediği hiç gündem olmadı.

İslam ahlakının olmadığı bir vasatta sosyal adaletin, eşitliğin gerçekleşmesini beklemek hayalcilik olacaktır.  Ekonomik büyüme rakamlarının büyüsüne kapılarak yapılan yorumlar bu ülkedeki yoksul kesimin oranındaki artış gerçeğinin üstünü örtemiyor.

Sorun topyekün bir sistem sorunudur. Yarı feodal, yarı kapitalist olan sistemimiz sorgulanmadığı sürece Türkiye halkı kurtuluşa eremeyecektir.

Yolsuzluk, rüşvet, taşeron sistemi, doğal kaynakların talan edilmesi, devlet malının ayrıcalıklı kişilere özelleştirme adı altında peşkeş çekilmesi, liyakatin değil torpilin esas alındığı işe alınmalar gibi birçok olumsuzluğun zirve yaptığı bir süreci yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz.

Kişilere bağlı olmayan adil bir sistem kuramadıkça bu problemler çözülemeyecektir. Adil bir sistemin de kaynağı İslam olmak zorundadır.  İslam'ın temel şiarlarının hayata geçirildiği, İslam ahlakının temelini oluşturduğu bir sistem tüm halkımızın özlemidir.

İslam'ı özel alana sıkıştırarak, İslam'ın toplumsal tezlerini görmezden gelen siyasi partiler başarısızlığa mahkumdur.  Bugün mecliste olan 4 parti de bu hatanın içindedir.

Halkımızın nabzını tutmak adına zaman zaman dinimizin faziletlerinden bahsetmek gerçek bir ikiyüzlülüğe tekabül etmektedir.  İslam dini bir bütündür ve hem özel hem de kamusal alanda hükmünü sürdürdüğü sürece kurtuluştan, barıştan, adaletten söz edebiliriz.

İpek-Koza şirketler grubuna el konularak kayyum atanması geçtiğimiz haftanın en önemli gündem maddelerinden biri oldu.

Seçim öncesi yapılan bu müdahaleyi doğru bulmuyoruz. Ancak ilgili tavrımız Fethullah Gülen Hareketi'nin vebalini hafife alıyoruz şeklinde yorumlanmamalıdır.

Amerika tarafından 1980'li yıllarda şişirilen bu hareketin İslam coğrafyasının dizaynında sahibinin sesi olarak değişik misyonlar üstlendiği reddi mümkün olmayan bir gerçek...

Tevhid-Selam ismi altında uydurdukları örgüt üzerinden ülkenin dört bir tarafındaki kendilerine muhalif insanları fişleyen, telefonlarını dinleyen, bir sürü mesnetsiz iddialarla masum insanların hayatlarını karartan Fethullah Gülen Hareketi'nin tüm bu operasyonları Amerika merkezli bir üst akıl adına yaptığı hakikati ile yüzleşmek zorundayız.

Ancak bu hareketin tabanında yer alan insanların tepedekilerin bu pozisyonlarından bihaber oldukları, saf ve temiz bir niyetle hareket için çalıştıkları gerçeğini unutmamak gerektiği kanaatindeyiz. Dolayısıyla suçlu ile suçsuzu doğru olarak ayıracak, kinin adaletsizliğe yol açmadığı bir ayıklamaya imkan verecek yöntemler mutlaka geliştirilmelidir.

Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi

 

 

"Siyasiler politik hırsları adına toplumu kamplaştırmaya derhal son vermelidirler."

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen 504. Hafta basın açıklamasına hoş geldiniz.

‪#‎Filistin‬’de sözde modern dünyanın gözleri önünde bir halk soykırıma tabii tutulmaktadır. Kadın, erkek, genç, yaşlı ayırt etmeksizin insanlar ‪#‎israil‬işgal çetelerinin hedefi olmaktadır. Küresel medya merkezlerini görmezden geldiği ve toplumların bilgisinden kaçırılan olayların internete düşen yada ufak yerel basında yer alan kısmında insanların sokak ortasında infaz edildikleri görülmektedir. Ayrıca israil çeteleri tarafından yaralanan Filistinlilerin etrafı sarılarak ambulansların ulaşımı engellenmekte ve yararlı bedenler sözlü ve fiili saldırlara maruz bırakılarak ölene kadar sokak ortasında bekletilmektedir. Diğer yandan Müslümanlar için kutsal olan Mescid-i Aksa hemen hergün İsrailli işgalciler tarafından taciz edilmekte, fiili olarak baskına uğramakta ve Müslümanların ibadetine kapatılmaktadır. Filistin topraklarına sözde uluslararası hukuka aykırı bir şekilde yeni ‪#‎Yahudi‬ yerleşim yerleri açılmakta, bu amaçla Filistinlilere ait tarım alanları tahrip edilmekte, evler yıkılmaktadır. Bu süreçte Filistinli dava adamları, siyasiler, ilim ehli tartaklanmakta, tutuklanmakta, hapsedilmekte ve öldürülmektedirler. Mescid-i Aksa ve Kudüs Muhafızı Raid Salah’a verilen 11aylık hapis cezası bu durumun en son örneklerindendir.

Başta söylediğimiz ve bu platformdan pek çok kez dile getirdiğimiz üzere Başta Filistin olmak üzere, dünyanın pekçok bölgesinde yaşanan işgal, işkence, tecavüz, katliam, soykırım modern olarak adlandırılan dünyanın gözleri önünde ve yine bizzat sözde gelişmiş emperyalist ülkeler eli ile yapılmaktadır. Mazlum topraklara sözde demokrasi, insan hakları ihraç eden ülkelerin gerçek yüzleri Filistin’de, ‪#‎Suriye‬’de, ‪#‎Mısır‬’da,‪#‎Afganistan‬’da, ‪#‎Somali‬’de, ‪#‎Arakan‬’da ve burada sayamayacağımız kadar çok olan dünyanın dört bir yanında net olarak ortaya çıkmaktadır. Yukarıya alıntıladığımız ve vicdanı olan her insanı şok eden Filistinlilere yönelik saldırılara karşın batıdan ses çıkmaması, yapılan medya karartması ve tersinden israillilerin mazlum ve mağdur olarak dünyaya servis edilmesi batının ve batılıların ikiyüzlülüklerini ortaya koyan en son örneklerdir.

İnsan hakları, adalet, yaşam hakkı, düşünce hürriyeti gibi söylemler önemli olmakla birlikte tüm yeryüzünde hayat bulması gereken söylemlerdir. ‪#‎Emperyalist‬ hırsları adına bu söylemleri kurban edenler bilmelidirler ki güç her daim kalıcı bir unsur değildir, tarih sahneden kaybolup giden nice güçlere ve güçlülere şahittir. Küresel adaletin tesisi için zalim kim olursa olsun zalime karşı, mazlum kim olursa olsun mazlumdan yana tavır alınmalıdır. Aksi durumda biriken öfke ve kin konfora alışmış batı medeniyetini de içine çeken bir anafora dönüşecektir.

Yarın ülkemizde yapılacak olan seçim öncesi siyasi partiler ve parti liderleri arasında yaşanan tartışmalar toplum adına bizleri endişeye sevk eden bir seviyede şekillenmiştir. Topluma sözde yön vermek adına yalan, iftira ve şiddetin pervasızca kullanılması siyaset müessesesinin getirilmiş olduğu içler acısı hali ortaya koymaktadır. Sözde toplumsal barışı ve istikrarı sağlayacaklarını iddia edenlerin kendi aralarında girmiş oldukları bu seviyesiz kavga bizlere “ Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.” atasözünü hatırlatmaktadır. Siyasiler politik hırsları adına toplumu kamplaştırmaya derhal son vermelidirler. Ülke insanını yakınlaştıracak bir dil üretmek ve ülkede istikrarı sağlamak politikacıların yoğunlaşması gereken esas nokta olarak karşılarında durmaktadır.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.

‪#‎ANKARA‬ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

 

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU

425. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI Rahman, Rahim, Allah’ın Adıyla

Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, onların keyiflerine uyma ve onların, Allah'ın indirdiği şeylerin bir kısmından seni şaşırtmalarından sakın! Eğer dönerlerse bil ki Allah, bazı günahları yüzünden onları felakete uğratmak istiyordur. Zaten insanlardan çoğu, yoldan çıkmışlardır.Yoksa cahiliyye hükmünü mü arıyorlar? İyi bilen bir toplum için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir? ( Maide Süresi 49-50. Ayetler )

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

Dinin siyasete müdahil olmasının kanunlarla yasaklandığı siyasetin dinle bağlarının kesildiği siyasi kişi kurum ve kuruluşların dini referans almasının kabul dahi edilmediği siyasal yapılanlamalarda maalesef ki siyaset kendini din üzeri görüyor dine müdahale edip dini kendi siyasal sistemine uygun hale getirmeye çalışıyor.bu hususta kurum ve kuruluşlar meydana getiriliyor.

Dini referanslarla herhangi bir şey talep etmenin suç sayıldığı bir siyasal modelde insanların bu siyasal yapılanmayı yönetecek kişilerin belirlenmesi için yapılan seçimlerde dini içerikli konuşmalar yapması dinden deliler getirmeye kalkışması esasta hem laik siyaset algısına hem de dinin kendisine ters düşmektedir.Laik devletin yöneticililerini seçmek için yapılan seçimlerde birtakım şahısların dini metinleri kullanması dini lafızlarla haram,helal,vacip gibi dini terimlerle seçimlerle seçimlere katılmaya çağırması ve seçimlerde bazı siyasal partilere oy talep etmesi ne kadar doğru bir tutumdur ?

Hepimiz aynı otobüste hareket etmekteyiz bu otobüsün şoförünün belirlenmesi vaciptir (!),şoförün sarhoş mu uykulu mu sağlıklı mı olduğunu biz belirlemek zorundayız gibi ilkokul çocuklarına masallar cihetinden deliller getirmeleri de aklı selim için doğru bir davranış değildir. Bu anlayış insanları belirgin siyasal rejimlere mahkûm etmek dini referans olarak bile kabullenmeyen siyasal rejimlerin Müslüman halka dinmiş gibi göstermekten başka sonuçlanmayacağı gayet açıktır.

Kendilerine ve önderlikleri kendinden ve iktidar sahiplerinden menkul bu eşhasa kendi seküler faydalarınızı elde etmek için aziz dinimizi kullanmaktan vazgeçin, kendinize neyi elde etmek istiyorsanız ona uygun argümanlar bulun diyoruz. Müslümanların gündemlerini ehemmiyet dereceleri çok sonlarda olan şeylerle meşgul etmeyin.

Globalleşen dünyada hızla sekülerleşen zihin dünyaları ve yaşam biçimleri dinden uzaklaşmakta batıcı hakim zihniyet toplumumuza zorla batıl değerleri dayatmaktadır. İthal edilmiş algılar ve anlayışlar bütün kan uyuşmazlığına rağmen toplumumuzun değer yargısı haline getirilmeye çalışılmaktadır. Hakla batılın bu derece karıştığı şu atmosferde susun bari, susun ki akılların, fikirlerin kirlendiği zamanımızda kalplerin kirlenmesine öncülük etmeyin.

Laik bir devletin yöneticilerini seçmeyi hak batıl mücadelesi gibi sunmayın. Eninde sonunda laik bir devleti yönetecek, insanların oluşturduğu kanunlarla hükmedecek kimselerin belirleneceği bir seçimi sanki tevhid mücadelesiymiş gibi sunmaktan vazgeçin.

Bilin ki bu hem laiklik anlayışına hem de dine uygun değildir. Siz her ikisini birbirine karıştırarak hem dine hem de laikliğe zarar vermektesiniz. Hem laik hem de dini olmak hem din açısından hem de laiklik açısından mümkün değildir. Allah bir göğüste iki kalp yaratmamıştır biriyle laikliği biriyle de dini seçebilirsiniz.

Tarihin bir ibret levhası olduğu, sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı, tevhid ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 426. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz. KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU

18 Muharrem 1437 (31.10.2015)