Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Sakarya'da 528., Ankara'da 503., Konya'da 424.,

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 528. hafta açıklamasını, Sakarya Dayanışma Derneği yaptı

SAÖP 528. Hafta Basın  Açıklaması.

Halka dayatılan erken seçime 8 gün kaldı. Son yılların  yıpratıcı gündeminin hem iktidar hem de muhalefet partisini destekleyen kitleler üzerinde yol açtığı moral tahribat, ve yorgunluk şehrimizde de gözlemleniyor.

Nasıl daha huzurlu, daha adil, daha güvenli bir ülkede yaşayacağımıza ilişkin iddia ve programların yerini , uzun süredir sadece ; iktidarın nasıl korunacağı, bunun için alınması gereken tedbirler, muhalefetin etkisizleştirilmesine dönük icraatler aldı.

İktidar içine girdiği; mutlak hakim olma, kimseye hesap vermeme ve her türlü muhalefeti bastırma gayreti sonucunda kendisine de ilerleyebileceği bir alan bırakmadı .

Normal şartlar altında siyasi partilerin sadece iktidar olmak üzere değil, aynı zamanda yeri geldiğinde muhalefet yürütmek gibi de bir rolü olduğunu gözardı eden, sonsuza kadar kendini iktidar partisi olarak gören Akp, maalesef seçim sonuçlarının sonunu;  ya iktidar ya kaos gibi bir denkleme sıkıştırma talihsizliğinde bulundu.

Bu açmazdan Akp içindeki bir çok insanında rahatsız olduğunu biliyoruz. Bir yandan içine düşülen şaibeli durumu düzeltmek, yitirilen toplumsal meşruiyeti yeniden kazanmak için niyetlenilen teşebbüsler, öte yandan bir anda Sarayın ve Aktrollerin gazabına uğrama tehlikesi arasında sıkışıp kalan önemli bir kesim olduğunun farkındayız.

Ancak mevcut haliyle iktidar partisinin artık bu açmazdan çıkabileceği gücü ve imkanı olmadığı kanısındayız.

Öte yandan meselenin, günlük siyaset tartışmalarının ötesinde, daha yapısal bir tarafı olduğunuda atlamamak gerekmektedir.

maalesef toplumsal gerilimleri ve iktidar mücadelesini belli bir makuliyet içinde sürdürmeyi amaçlayan mevcut  siyasal sistem de, bugün için tamamen tıkanmış, ve ülke bir “Saray kliğinin” elinde rehin kalmış durumdadır.

Bu durum sürdürülebilir değildir. Ne mevcut iktidar, koca bir halkı kendine mahkum edebilecek kudret ve meşruiyete sahiptir, ne de halk, böyle bir dayatmaya mahkum ve mecburdur.

Öte yandan meselenin, günlük siyaset tartışmalarının ötesinde, daha yapısal bir tarafı olduğunuda atlamamak gerekmekte.

Yapılan kamuoyu çalışmalarından önümüzdeki seçimlerden de, küçük değişikliklerle, aynı sonuçların çıkacağı anlaşılıyor. Ancak  bu,  mevcut halinde aynen devam edebileceği gibi algılanmamalıdır.

Siyaset mevcut statükoyu halkın lehine dönüştüremezse, sivil alanlarda yeni siyasal inisiyatiflerin, yeni halk hareketlerinin ve yeni deneyimlerin zorlanacağı, siyasetin yeniden tarif edileceği bir sürece girileceği aşikardır.

Halkın siyaseti, kendine parlementonun dışında, yeni,  meşru ve legal güzergahlar oluşturmak zorundadır.

Yaşanan tıkanıklık sadece akp iktidarından kaynaklanmamakta, ancak akp tarafından da tek parti iktidarına yolaçtığı için canı gönülden desteklenen %10 Seçim barajının, ülkenin siyasi renklerini ve tonlarını parlemento dışında bırakan sistematiğinden ve tabii ki mevcut anayasal yapıdan kaynaklanmaktadır.

Önümüzdeki seçimlerin sonuçları ne olursa olsun, tartışmanın ana konusu bundan sonra siyasetin, ve tabii ki Anayasanın yeniden gözden geçirilmesi,  yeni bir toplumsal sözleşmenin içeriğine dönük tartışmalar üzerinden değiştirilmesi ve dönüştürülmesi gereğidir.

Hangisiyasal düşünceden olursa olsun halkın öncelikle bu gerilim havasından, kısır kutuplaşma cenderesinden çıkıp, daha sağlıklı düşünebileceği bir dinginlik atmosferine ihtiyacı vardır.

Önümüzdeki seçimler tek başına hiç bir şeyi değiştiremez, değişimi gerçekleştirecek olanlar ; dört parti arasına sıkıştırılmaya çalışılan toplumsal iradenin, hak ve adalet taleplerinin öncüsü ve taşıyıcısı olacak yeni siyasal aktörler üzerinden kendini örgütlemesi ve iradeleşmesidir.

Türkiyenin son on yılda tüm değerleri yağma edilen islamcı siyaseti de; önümüzdeki dönemde özeleştirisini vererecek ve herşeye en baştan başlayacaktır.

 

Allah şüphesiz; kimlerin doğru ve kimlerinde yanlış yapacaklarını görmek için günleri aramızda döndürmektedir.

Rabbimiz bizleri hak ve adalet üzerinde, kendi yolunda sabit kıl.

Bizlere azim bir sabır, hakla batılı ayırtedebileceğimiz feraset ver.

Allah şüphesiz salihlerle beraberdir.

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu adına Sakarya Dayanışma Derneği

 

"Ey zalim ‪#‎Rusya‬ yöneticileri!

Bugüne kadar Kafkasyalarda, ‪#‎Afganistan‬’da döktüğünüz Müslüman kanına doymadınız mı?"

‪#‎ANKARA‬ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN
24 EKİM 2015 TARİHLİ 503. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Değerli misafirler! Basın açıklamamıza hoş geldiniz.

Bilindiği gibi son Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sonrası Rusya Federasyonu Suriye’ye doğrudan müdahil oldu ve savaş uçakları Suriye’deki muhalifleri bombalamaya başladılar. ‪#‎ABD‬’de 11 Eylül tarihinde Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kulelerinin yıkılmasından sonra “ terör” kelimesi İslâm topraklarına saldırının bahanesi oldu. ABD aynı bahaneyle Afganistan’ı işgal etti. Bu işgale karşı çıkan vatansever Müslüman Afganlılar için yafta hazırdı. Terörist! ABD’nin Irak işgaline karşı çıkanlar da aynı şekilde tanımlanıyor. Suriye’de ise işler Arap Baharı’nı planlayanların istediği gibi gitmeyince hesaplar tutmadı. Muhalefetler bir türlü kontrol altına alınamıyor, Esed’in yerine Müslümanların başına yeni bir gardiyan bulunamıyordu. Bütün muhalif guruplar birbiriyle anlaşamasa da ortak istekleri Suriye’de İslâmî bir yönetim kurulmasıydı. Bu durum bütün Batılı liderlerin dikkatini Suriye’ye çevirdi. Zaten bugüne kadar Emperyalist Batı, sömürü çarklarına engel olarak gördüğü İslâmi yönetim talep eden Müslümanları en acımasız yöntemlerle yok ediyordu. Eğer‪#‎Suriye‬’ İslâmî bir yönetim kurulur da yarın burada cihad eden Müslümanlar kendi ülkelerine dönerse durum ne olurdu?

Suriye’de işler bu durumda iken birden bire DAİŞ (IŞİD) diye bir örgüt ortaya çıktı. Kısa zamanda birçok şehri ele geçirdi. Ancak bu örgüt bir süre sonra içinden çıktığı El Kaide’yi bile tekfir ederek, zalim Esed yerine diğer Müslüman muhaliflerle savaşıyor ve dünyadaki bütün Müslüman oluşumları kendisine beyat etmeye zorluyor. Batıda Müslüman olmuş gençler akın akın ‪#‎DAİŞ‬’e katılıyorlar. Batılılar Suriye’ye sınır olduğu için Türkiye üzerinden Suriye’ye geçen bu kişiler için de ‪#‎Türkiye‬’yi suçluyor ve “teröre yardım” diye yorumluyor. DAİŞ terör örgütü ise yaptığı vahşet ve katliamları çeşitli yollarla dünya izlettirerek kurmak istediğini “İslâmî Yönetim”in nasıl olacağını gösteriyor. Bu durumda artık kim İslâmî bir yönetim istemeye cesaret edebilir ki? Üstelik Emperyalist Batı kendi ülkelerinde İslâm’ı seçen vatandaşlarına yasal olarak bir şey yapamadığı için onları Suriye topraklarında topluca imha etmeyi planladığı da görülüyor.

Bugün beşinci yılına giren Suriye olaylarında resmi rakamlara göre 366 bin ‪#‎Müslüman‬, kayıp ve resmî kayıtlara geçmemiş ölümlerle yarım milyon insan katledildi. Milyonlarca insan ülke içinde ve dışında mülteci durumunda. ‪#‎Avrupa‬ halkı onca zenginliğine rağmen kapısına dayanan mültecilere yardım etmek yerine rahatım bozulur endişesiyle Türkiye’den yardım istiyor. Suriye’de ise durum içler acısı. Her yer virane ve harap olmuş durumda. Muhalifler Esed’in ordusuna, İran ve Lübnan Hizbullahı milislerine karşı başarılar kazanırken bu defa başından beri Zalim ‪#‎Esed‬’e silah ve destek sağlayan Rusya savaş uçakları devreye girdi. Rusya’nın hava desteği ile saldırıya geçen Suriye ordusuna PYD güçleri de destek vererek Esed’in kiralık katilleri olduklarını bir kere daha ispat ettiler.

Ey zalim Rusya yöneticileri!

Bugüne kadar Kafkasyalarda, Afganistan’da döktüğünüz Müslüman kanına doymadınız mı? Afganistan nasıl Sovyet #Rusya’nın sonu olduysa, Suriye’deki bu katliamlarınız de sizin sonunuzu hazırlayacaktır. Bugün siz Suriye’deki menfaatleriniz için; beş yıldır zalim Esed yönetimiyle mücadelede olmadık çilelere katlanan mazlum Müslüman Suriye halkı üzerine utanmadan bombalar yağdırıyorsunuz. Eli kanlı katil Esed’i Moskova’da ağırlıyorsunuz. İnsanlıktan bu kadar mı uzaklaştınız? Suriye halkını temsil etmeyen zalim Esed’e yardımdan vazgeçin. Bizler Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu olarak Suriye’de zalim Esed yönetimine destek için mazlum Suriye halkına uçaklarla bomba yağdırmanızı nefretle kınıyor ve bu davranışınızı lânetliyoruz. Allah (cc)’ın adaletini isteyen Müslümanlar olmaktan başka hiçbir suçu olmayan mazlum Suriye halkının yanında olduğumuzu ilan ediyoruz.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

 

 

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 424. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Rahman, Rahim, Allah’ın Adıyla
“Oysa izzet (güç, onur ve üstünlük) Allah'ın, O'nun Resûlü'nün ve mü'minlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar.” (Münafikun Suresi 8. Ayet)
Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;
Ümmetin bir kısmının ihaneti bir kısmının gafleti, bir kısmının vurdumduymazlığı, bir kısmının da zalimlerle iş birliği yapması sonucunda peygamberimizin damadı Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın oğlu peygamberin diliyle cennet gençlerinin efendisi Hz. Hüseynin şehit edildiği seneyi devriyesi içinde bulunmaktayız. Tarih bize şunu göstermektedir ki yapılan savaşlar şu 3 değer için yapılmıştır. Ya ganimet elde etmek, ya kabilecilik yapmak ya da akide için mücadele edilmiştir. Kavmiyetçilik ve kabilecilik her zaman kan, gözyaşı ve ölümler getirmiştir. Tarihten ibret almayan devletler, bu devletlerin başında olan kişiler hala kavmiyetçilik yapmakta ırkçılık ve mezhepçiliği ön planda tutmaktadır. Bir grup da vardır ki ganimet peşinde hareket edip müslümanların kanını dökmektedirler. Servet için bir Müslümanı öldürmeyi bir milleti yok etmeyi meşru görmüşlerdir. Kuran bize tarihi anlatırken her zaman zalim sultanların, diktatörlerin her zaman korktukları yaşadıkları çağda Musalar, İbrahimler, Muhammedler olmasın onların varlığı her zaman bu zalimleri rahatsız etmişlerdir. Şu bilinsin ki dünyada Yezitler olduğu sürece Hüseyinler var olacaktır. Bu gün İslam ülkelerini idare eden yöneticiler Aşure yemekle değil, bu tarihi olaydan ibret almak için kendilerinin durdukları yerin neresi olduğuna bakmalıdırlar. Ya Hüseyinin yanında akideyi yani izzeti ya da Yezidin yanında ganimet ve kabileyi seçerek zilleti seçtiklerinin farkına varmalıdırlar. Yoksa tarih bu günün sultanlarını Yezid ile birlikte zillet içerisinde anacaktır. Bu gün yeryüzünde zalim bir sultana karşı nasıl davranılacağını öğreten Hz. Hüseyin haksızlıklar karşısında susulmayacağını bizlere öğretmiştir. Peygamberin akidesi için kıyam eden başta Filistinli kardeşlerimiz olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde akide için kıyam edenlere selam olsun. Tarihin bir ibret levhası olduğu, sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı, tevhid ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 425. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 11 Muharrem 1437 (24.10.15)