Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Ankara'da 488., Konya'da 406., Sakarya'da 510.,

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN
20 HAZİRAN 2015 TARİHLİ 488. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Değerli misafirler! Basın açıklamamıza hoş geldiniz.

Bilindiği üzere, Mursi ile birlikte 121 kişinin yargılandığı dava sonucunda, Mısırın darbe ile indirilen ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, HAP Genel Sekreteri Muhammed el-Biltaci, İhvan Rehberlik Konseyi Başkan Yardımcısı Hayrat Şatır, Cumhurbaşkanlığı Sekreteri Ahmed Abdulati ile Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Yusuf el-Karadavi hakkında yerel mahkemece idam kararı verildi.

Mısır’da 3 Temmuz 2013 tarihinde Amerika’nın güdümünde asker ve yargı bürokrasisinin yaptıkları bir darbe ile Mursi ve hükümet kadrosunu görevden uzaklaştırıp tutuklamışlar ve yerine darbeci General Sisi, Cumhurbaşkanı yapılmıştı. Daha sonraki süreçte Müslüman Kardeşler kadrosunun ileri gelenlerinden yüzlerce kişi tutuklanmış, halktan binlerce kişi tutuklanıp zindanlara atılmış, bir o kadarı da meydanlarda kurşunlanmıştı. Bu tür zulüm ve katliamlarla halkı sindiremeyen cuntacılar, bu onurlu halkın gözünü yıldırmak için kurdurulan hukuksuz mahkemelerce bini aşkın İHVAN üyesi için idam kararı verdirilmiştir. Bir süre önce, İHVAN-I MÜSLİMİN hareketi lideri Muhammed Bedii’nin de aralarında olduğu 683 kişi hakkında dakikalar süren bir yargılama ile alelacele idam kararları çıkarttırılmıştı.

Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi de uzun zamandır idamla yargılanıyordu. Mursi, yaklaşık bir ay önceki mahkeme duruşmasında şu tarihi sözü haykırmıştı; “Ölüm emri yeryüzünde değil gök yüzünde verilir.” Evet, öldüren ve dirilten Allah (cc)’dür. Allah dilemedikçe kimse kimseye bir zarar veremez.

Değerli katılımcılar! Mursi ve diğer zevat için verilen idam kararı üzerine ABD ve Batılıların tepkilerinden birkaç örnek vermek istiyorum.

Beyaz Saray sözcüsü Josh Earnest; “Mursi ve diğer birçoklarına karşı siyasi motivasyon içeren bu karardan derin rahatsızlık duymaktayız. Özellikle de kitlesel dava ve mahkumiyet uygulamalarını kınıyoruz” derken ABD Dış İşleri Bakanı sözcüsü John Kirby, Muhammed Mursi ile Müslüman Kardeşler üyelerine verilen müebbet hapis ve idam cezalarından, “derin rahatsızlık” duyduklarını bildirdi.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun, Mısır’a idam cezalarını uygulamama çağrısı yaptı. AB, Mursi’ye idam cezası verilmesini “endişeli bir gelişme” olarak nitelendirdi ve bunun “insan onurunu kabul edilemez bir şekilde ayaklar altına alınmasının göstergesi” olduğunu açıkladı. Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, Mursi’ye verilen cezanın hukuk devleti ilkelerine uygun olmadığını ve kaldırılmasının gerektiğini söyledi. Uluslararası Af Örgütü’nün İsveç Sözcüsü Elisabeth Löfgren, Mursi ve Arkadaşlarına verilen idam cezalarının onanmasını örgüt olarak kınadıklarını belirtti. İngiltere Dış İşleri Bakanlığından yapılan açıklamada, “İngiliz Hükümeti, Mursi ve yüzden fazla kişiye verilen idam cezasından derin endişe duymaktadır” denildi.

Biz de bu açıklama üzerine diyoruz ki; Ey ABD, ey Batı… Azıcık onur ve utanma hissiniz varsa, bir kara leke olarak bu ikiyüzlülüğünüz size büyük bir ayıp olarak yeter. Demokrasi getiriyoruz diye Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Mısır ve diğer İslâm coğrafyasında binlerce insanın katledilmesinde gerek askerî, gerek lojistik, gerekse silah yönünden darbecilere destek veriyor, sonra da onları kınadığınızı ilan ediyorsunuz… Artık bu taktikleriniz ve “demokrasi kansız olarak insanların kendi kendilerini yönetme rejimidir.” Safsatanız, geride bıraktığınız şehit naaşlarınca yalanlanmaktadır. Tarih, sergilediğiniz bu ikiyüzlülüğünüzü asla unutmayacaktır. Helvadan yaptığınız demokrasi putunu dünyanın gözünün içine baka baka yediniz. Ve darbeci Sisi’yi iktidar yapıp, demokrasiye göre seçilmiş Mursi’yi ise kuklalarınız aracılığı ile idama mahkum ettiniz.

Bu noktada diyoruz ki, ikiyüzlü Batı ve onun kurum ve kuruluşlarından medet ummak yerine onlardan önce İslâm İşbirliği Örgütü, Arap Birliği ve Afrika Birliği’nin biran önce harekete geçerek zalimlere destek vermeden, onların bu zulümlerine engel olunmalıdır. Ve artık bilinmelidir ki, sadece kınamakla, yapmayın etmeyin demekle, buğz etmekle, basına demeç vermekle zulüm ortadan kalkmıyor, zalimler geri adım atmıyorlar. Onun için ciddi yaptırımlar uygulamanın, zalimleri caydırıcı ve işgal ettikleri makamlardan düşürülmesi yönünde etkili yöntemlerin hayata geçirilmesi elzemdir. Ve yine bilinmelidir ki; şehadete susamış, Allah yolunda öldürülmenin “ölmek olmadığı”na inanmış dâvâ erlerini idamlar asla durduramayacaktır. İdam kararları ile ya da onu uygulamakla bu ümmeti korkutamazsınız. Bu ümmetin sinesinden ne imanını ne de şehadet tutkusunu asla söküp atamayacaksınız. Ve sonuçta, bu ümmet inanıyor ki. “Zafer inananlarındır ve zafer yakındır.”

Bu anlamda idama mahkum edilen ve Ramazan’ın ilk günlerinde infazı düşünülen Bangladeş Cemaat-i İslâmî Partisi Genel Sekreteri ve Refah eski bakanı Ali Ahsan Muhammed Mücahid’in oğluna; “Benim tek suçum İslâmî hareketin lideri olmak. Bu yüzden mahkum edildiğim için hiç üzgün değilim. Oğlum, siz de asla üzülmeyin. Çünkü bu ülkede İslâm mutlaka galip gelecek İnşâallah” dediği gibi, İslâm tüm yeryüzüne gelecek İnşâallah. Bu idamları protesto ettiğimizi deklare ederken, tüm İslâmî kurum ve kuruluşlardan da yukarıda ifade ettiğimiz gibi ciddi yaptırımlar beklediğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.

Son olarak, geçmişte Müslümanlara zulmeden, katleden, kız çocuklarının başlarını kesen komünist Çin Yönetimi’nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan Müslüman Parti üyeleri, kamu personeli, öğrenciler ve öğretmenlerin oruç tutmalarını geçmiş senelerde olduğu gibi bu sene de yasakladığı, Müslümanlar tarafından işletilen dükkân ve restoranlarda Ramazan ayı boyunca içki ve sigara satılması ve oruç tutulan saatlerde bu mekanların açık tutulması, aksi takdirde iş yerlerini kapatılacağı yönündeki baskılarını da buradan tel’in ettiğimizi bildiririz.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

406. Hafta Basın Açıklaması

Rahman, Rahim, Allah’ın Adıyla

Asr'a andolsun ki, İnsan ziyandadır. Ancak inanıp iyi işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler ziyânda değillerdir. Asr Suresi

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

            Yıkılırken güçlenen her sorun olduğunda yeniden büyüyen her çıkmaza girdiğinde biraz daha kuvvetlenen her ne zaman bundan da bir fayda yok denildiğinde yine de fayda için kendisine yönelinen bir puttur demokrasi. Bir faydasının olmadığı bilindiği halde şuana kadar hiçbir kimseye faydasının olmadığı görüldüğü halde, yinede kendisinden vazgeçilemeyen bir puttur demokrasi. Ne seninle ne sensiz denilip kendisinden kaynaklanan sorunların dahi yine kendisi ile çözüleceğine inanılan bir hastalık halidir demokrasi.

            Mısır’da Ihvan-ı Müslimin’in talepleri demokrasi yolu ile büyük bir çıkmaza, büyük bir açmaza girmiştir. Her demokrasinin vazgeçilmez parçası olan darbe, mısırda yine demokratik teamüllerle yapılması gerekenleri yapmış ihvanın ideallerini umutlarını nice zamanlar sonrasına ötelemiştir.

            Mursi İhvanın liderleri ve ihvan fikriyatının önderlerine verilen idam cezaları beklenenlerin aksine ne İslam dünyasında ne Türkiye’de nede Batı’da her hangi bir imfiyal uyandırmadı. Demokrasiye yürekten bağlı kişiler ve kurumlar bu demokratik hatanın yine demokratik yollarla telafi edileceğine inanıp yeni demokratik yöntemler aramaya koyuldular. Olan yine Müslümanlara oldu.

            İhvan’ın hareketini demokratik bir hareket gibi sunup insanların gönüllerinde demokrasiyi yerleştirmek isteyenler yapayalnız bırakıverdiler, kahramanlaştırıverdikleri kimseleri. Demokrasinin beşiği batı darbeye destek çıktı. Darbecilerle de ilişkilerini devam ettirdi.

            Müslümanlar için bugün demokrasinin çıkmaz bir yol olduğu inançlarımıza ve düşüncemize yönelik hedeflerimizi gerçekleştirmek için yürüdüğümüzde sadece kendi sınırlarına kadar imkân sağlayan ideoloji olduğu ortaya çıkmıştır. Ne zaman ki Müslümanlar demokratik yöntemlerle de olsa Allah’ın hakimiyetini talep ettiler o an demokrasi kendi yapısının gereği olan beşer hakimiyetinin tesis için tüm yol ve yöntemleri geçerli ve yeterli kabul etmiş onları saygın ilan etmiştir.

            Mısırda olan şudur: Bizim sınırlarımız içerisinde kaldığınız sürece iyisiniz, bu sınırların dışına çıktığınızda biz gerekenin yapılmasına müsaade eder, gereken yapıldığında da onu destekleriz denilmiştir. Mısır tecrübesi Müslümanlar için akıllarını başlarına almalarını gerektirecek önemli bir tecrübedir. Bu vesile ile Ramazanı şerifin bereket ve rahmetinin bedenlerimize indiği gibi ruhlarımıza ve zihinlerimize de inmesini vahyin aydınlığı ile fikirlerimizde oluşan kirlerimizi gidermesini Allah’tan niyaz ederiz.   

 Tarihin bir ibret levhası olduğu, sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı, tevhid ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 407. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU

3 Ramazan 1436                          20/ 06 / 2015

406. Hafta Basın Açıklaması

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 510. hafta eyleminde Ramazan mesajları verildi

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu'nun 510. hafta basın açıklamasını Sakarya Dayanışma Derneği'nden Kadrican Mendi okudu. Ramazan ayıyla ilgili mesajların verildiği açıklamada Mendi, "İnsanın nefsiyle mücadelesinin zirvesi olan; bedensel ve nefsi açlıklarımızla, daha güçlü, daha zengin olma hırslarımızla, hiç ölmeyecekmiş gibi biriktirme arzularımızla mücadele edeceğimiz, kanaati, tevazuyu, diğergamlığı, paylaşmayı, direnmeyi, ortaklaşmayı, dayanışmayı yeni bir fırsattır Ramazan. Bu fırsatı şatafatlı, ihtişamlı lakin fakirle zengini bir araya getirmeyen, bir güç, iktidar ve statü teşhirciliğine dönüşen sofralarla harcamayalım. Allah'ın dinini TV ekranlarından pazarlayan, Ramazan gecelerini kendine sermaye edinip, din adına türlü şarlatanlık yapan ekran hocalarına, Allah'ın dinini geçimlik bir sektör haline dönüştüren bu bezirganlara prim vermeyelim. Ülkede yaşanan derin krize, halk arasında gittikçe yükselen kin ve nefrete, iktidarlara, saraylara ilişkin tek bir kelam etmeyen sözde ulemanın, her sene tekrar ve tekrar iftar, sahur, imsak saatleriyle, dakika-saat hesaplarıyla gündemimizi belirlemesine de Allah rızası için izin vermeyelim." dedi.
 
Ramazan ayının sabır ve kardeşlik ayına dönüşmesi çağrısı yapan Kadrican Mendi, açıklamanın devamında şu mesajları verdi: "Bu ay dindar, dindar olmayanı, zengin fakiri, farklı partilerden olanlar, farklı milletlerden olanlar birbirini horlamasın. Sadece bir ay olsun nefretlerimizi, kinlerimizi, hesaplarımızı erteleyelim, selamı, tebessümü, çoğaltalım. Bu ay gizliden ve açıktan harcayalım, yoksulu, yolda kalmışı, yetimi sevindirelim. Şehrimizde zor şartlar altında kalan mülteci kardeşlerimize de mutlaka rızkımızdan bir pay ayıralım. Yanlış devlet politikalarının mağduru olan bu insanlara karşı en azından güleryüzü ve bir parça ekmeği esirgemeyelim. Namazını, orucunu aksatana buğz etmeyelim, gönlünü kazanmaya, dindarlığımızla değil hoşgörümüzle, olgunluğumuzla, hakkaniyetimizle örnek olmaya çalışalım. Allah'ın arzını parsellemeye yeltenen bedbahtların Allah'ın cennetine de tapu çıkartmalarına izin vermeyelim. Kötülük yapan eli tutalım, iyilik yapan eli öpelim. Kan ve ateş çemberine dönmüş İslam dünyasını unutmayalım, devletlerin ve iktidarların değil halkların selameti ve felahı için dua edelim."