Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Ankara'da 464., Sakarya'da 486.,

"Kızıl Çin Doğu Türkisdtan'a yönelik etnik temizlik politikaları ile 1949’da başlattığı ve 1965’ten sonraki katliamlarla 35 milyonu geçmiştir"

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN
3 OCAK 2015 TARİHLİ 464. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Değerli misafirler! Basın açıklamamıza hoş geldiniz.

Bugün, kendilerini yerkürenin jandarması olarak gören, fakat en büyük zulüm, işkence ve katliamlara imza atan başta ABD olmak üzere Siyonist İsrail, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa gibi devletler, işgal ettikleri ülkelere Demokrasi, Eşitlik, İnsan Hakları, Hürriyet vs… getireceğiz diye müdahale etmiş; oralarda en büyük hukuksuzlukları sergilemişlerdir. Onlara sorarsanız, “Biz insanların, insanca yaşaması için, onların haklarını savunmak adına bunu yapıyoruz.” diyecekler. Hâlbuki onlar Kur’ân-ı Kerim’de Rabbimizin Bakara Sûresi’nin 11 ve 12. Âyetlerinde: “Bunlara, ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiğinde, ‘biz ancak ıslah edicileriz!’ derler. İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir.” buyurduğu gibi, onlar fesat çıkartmak, bozgunculuk yapmaktan başka bir şey yapmamaktadırlar.

Bu anlamda, özellikle halkı Müslüman olan ülkelere baktığımızda, bu tür bozgunculuk ve fitnelerin hangi seviyeye geldiğini görmek mümkün olacaktır. Basın açıklamamızda bunlardan sadece ikisine, Bangladeş ve Doğu Türkistan örneğine değineceğiz.

1971 tarihinde kanlı bir iç savaşın ardından Pakistan’dan ayrılarak kurulan Bangladeş son yıllarda hukuk cinayetlerine sahne olmaktadır. Bangladeş Pakistan’dan ayrıldıktan sonra devamlı kaos ve kargaşanın yaşandığı bir belde haline getirilmiştir. Hindistan’ın etkisi altındaki Bangladeş Hükümeti, ülkesindeki muhalif grupları ve bilhassa İslâmî muhalefeti sindirmek için, güya hukuku da kullanarak, büyük hukuksuzluklara, insan hakları ihlallerine imza atmakta, adeta hukuku işlediği cinayetlerde bir araç olarak kullanmaktadır. Bangladeş hükümeti tarafından 2009 yılında kurulan Uluslar Arası Savaş Suçları Mahkemesi 2012 yılına kadar ülkedeki en büyük İslâmî muhalefet partisi olan Cemaat-i İslâmî’nin 9, Bangladeş Milliyetçi Partisi’nin de 2 lideri hakkında iddianame hazırlamıştı. Mahkeme tarafından suçlu bulunan ve idam cezasına mahkum edilen ilk kişi, Cemaat-i İslâmî Partisi’nden Abul Kalam Azad olmuştu. Genel sekreter yardımcısı Abdulkadir Molla Şubat 2013’te ömür boyu hapse mahkum edilmiş, cezası, daha sonra temyiz mahkemesi tarafından idama çevrilmişti. Son sözü, “Suçum Allah’tan başkasına kulluk etmemekti. Bize kulluk et dediler; ben de asın dedim…” şeklinde tarihe önemli bir not olarak düşen Abdulkadir Molla 12 Aralık 2013’te idam edilerek şehit edilen ilk Cemaat-i İslâmî lideri olmuştu. Liderlerden 92 yaşındaki Gulam Azzam hapishanede hayatını kaybetmişti. Daha sonra ise 5 lider hakkında da idam kararı verildi. En son, Cemaat-i İslâmî liderlerinden Ezherul İslâm 1971’deki bağımsızlık savaşı sırasında insanlığa karşı suç işlediği gibi garip bir iddia ile idama mahkûm edildi. Ve maalesef, her zaman olduğu gibi bu hukuksuzluk ve Bangladeş’te Müslümanlara yapılan bu zulme karşı dünya hâlâ sessizliğini korumaktadır.

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu olarak bu hukuksuzlukları ve yapılan katliamları protesto ediyor, dünya kamuoyunun tepkilerini ortaya koymasını bekliyoruz.

Diğer yandan bilindiği gibi, İslâm Medeniyeti’nin güzide merkezlerinden birisi olan Doğu Türkistan’da, Uygur Türklerine yapılan baskı ve zulümler hâlâ devam ediyor. Kızıl Çin geçmişte GUANCİ şehrinde 5000 Çinli işçi, Uygurlu kadın ve erkek işçilerin kaldığı yatakhaneyi basarak, en az 300 kişiyi vahşice katletmişlerdi. Olaylar daha da büyümüş, kız çocuklarının başlarını keserek kapılara asmışlar, öğrencilere saldırarak büyük bir katliam işlemişlerdi. Kızıl Çin Türkistanlı kardeşlerimize yönelik etnik temizlik politikaları ile 1949’da başlattığı katliamlar sonucu, 1965 tarihi itibarıyla 13 milyondan fazla insanı öldürmüştü. 1965’ten sonraki katliamlar da ise bu rakam 35 milyonu geçmiştir. Kızıl Çin’in uyguladığı politikaları yapılan bir araştırmaya dayandırılan rapordan sizlere aktarmak istiyorum.

ETNİK TEMİZLİK: Uygur Türklerinin sayılarını azaltmak amacı ile nüfus plânlaması adı altında 2 ya da 3 çocuk yapmalarına müsaade ediliyor, gizli doğum yapanlara çok büyük maddi cezalar veriliyor.

IRKÎ AYRIMCILIK: Uygurlar; “terörist, katil, hırsız, bölücü, radikal İslamcı” olarak yaftalanmakta, Uygurlar en büyük tehlike olarak gösterilmektedir.

CAN VE MAL GÜVENLİĞİ YOK: Doğu Türkistan’da kimsenin can güvenliği yoktur. Devlet istediği zaman istediği kimseyi tutuklayabilir ve istediği şekilde cezalandırabilir.

DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ YOKTUR: İbadet etme, ibadet yerlerine gitme, Ramazanlarda devlet dairelerinde, eğitim kurumlarında oruç tutma yasaklanmakta, dinini öğrenmek için evlerinde dini kitap bulunduranlara ceza verilmektedir.

KÜLTÜREL ASİMİLASYON: Farklı Türk lehçeleri ile konuşan yerli halk, Çince konuşmaya zorlanmaktadır.

En son uygulama olarak da Doğu Türkistan’da 1 Ocak 2015 tarihinde Müslümanların işyerleri ve resmi kurumlarda namaz kılması ve başörtüsü yasaklanmıştır. Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Seyit Tümtürk; “Filistin, Çeçenistan, Bosna’da böyle bir zulüm uygulanmadı. Namaz, Oruç, sakal, bıyık, başörtüsü yasaklanmadı. Çin zulmüne bütün haksızlıkların anası diyebiliriz. İbadet ve ibadetle ilgili bütün hak ihlalleri adeta zirve yapmış durumda…” “Çin yapmış olduğu katliamlarla, Doğu Türkistan’daki Müslümanların haksızlığa uğradığı her bir uygulamada İslâm dünyasının nabzını yokladı. Bu geçen süre içerisinde tek bir tepki olmayınca bu gün Müslüman oldukları için bu haksızlıklara uğramaya devam ediyorlar.” Dedi.

Bu nedenle Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu olarak, insana ve insanî değerlere yönelik hukuk dışı tüm uygulamaları, baskı ve zulümleri kınadığımızı ve her zaman da kesin bir tavırla bu tür katliamları işleyenleri tel’in edeceğimizi tekrar ilân ediyoruz. Ayrıca Türk Hükümeti, bu vahşi ve canice işlenen toplu katliamlar ile uygulanan hukuksuzluklar karşısında sessiz kalmayarak, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin maruz kaldığı bu vahşeti durduracak ciddi adımlar atmalı, uluslar arası kurum ve kuruluşları harekete geçirecek girişimlerde bulunmalıdır.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

 

Asgari Ücret Yine Açlık Sınırının Altında Kaldı

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 486. hafta eyleminde, asgari ücrete yapılan zammın TÜİK tarafından belirlenen açlık sınırının dahi altında kaldığı ve gelir bölüşümündeki iktisadi adaletsizliğin sürdüğü belirtildi

 

Sakarya’da 10 yıldır aralıksız devam adalet ve özgürlükler eylemlerinde, yeni yılın ilk açıklamasında sosyal adalet çağrısı yapıldı. Platform adına Diriliş Saati Dergisi’nden Serdar Duman’ın okuduğu açıklamada, asgari ücrete yapılan zam, Cizre’de yaşanan gelişmeler ve Doğu Türkistan gündem oldu. 2015 yılı için açıklanan asgari ücretin, TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) tarafından 4 kişilik bir aile için belirlenen açlık sınırının dahi altında kaldığına dikkat çeken Serdar Duman, “Alım gücü baz alınarak yapılan bir araştırmada 1978 yılından bu yana Türkiye ekonomisinin 3.9 kat, kişi başına düşen milli gelirin 2.4 kat büyüdüğü, asgari ücretteki büyümenin ise %12’de kaldığı tespit edilmiştir. Asgari ücret kişi başına milli gelir oranında artış gösterseydi net 1667 TL olması gerekirdi.  Yaklaşık 5 milyon emekçiyi ilgilendiren asgari ücret tutarı ülkemizdeki gelir bölüşümünün ne denli adaletsiz olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye kalkınıyor diyenler; toplam gelir artışının belirli ellerde toplandığını, dolar milyarderi sayımızın son 10 yılda 10 kat katlandığını fark ediyorlar mı acaba? Kalkınmak bir avuç zenginin daha da zenginleşmesi ile sonuçlanıyorsa, adaletin olmadığı bir düzende yaşıyoruz demektir.” dedi.

 

Açıklamanın devamında Cizre’deki gelişmeleri değerlendiren Serdar Duman, “HDP yönetimi olayları bir grup provokatöre bağladı. HDP’nin bu değerlendirmesini sağlıklı bulmuyoruz. Kendi tabanlarında kontrol edilemeyen unsurların var olduğunu itiraf etseler daha doğru olur kanaatindeyiz. Eğer HDP bu kontrolsüz unsurlara dönük ciddi tedbirler geliştirmezse Güneydoğu’da daha tehlikeli olayların çıkması engellenemeyecektir. Bu durum da çözüm sürecinin tıkanması anlamına gelecektir. PKK’nın özellikle gençlerden oluşan kontrolsüz unsurları IŞİD ile bölgenin dindarlarını, özellikle de Hüda-Par’ı haksız bir şekilde özdeşleştirerek kendi milletinden, yani Kürt olan insanlara zulmetmektedir.

HDP’yi ciddi bir özeleştiriye davet ediyoruz. İki seneden bu yana Doğu ve Güneydoğu bölgesinde süren çatışmasızlık iklimine zarar verecek virüsleri acilen temizlemeleri gerekmektedir. Hüda-Par’ın da söylem ve eylemlerindeki dikkatliliği sürdürmesini, oyuna gelmemesini temenni ediyoruz.” denildi. Basın açıklaması, Doğu Türkistan’daki zulme gösterilen tepkiyle son buldu.

 

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 486. Hafta Basın Açıklaması

 

ASGARİ ÜCRET AZAMİ KÖLELİK!

 

Yeni asgari ücret açıklandı. İlk ve ikinci 6 aylar için %6’lık zam yapıldı. Net asgari ücret ilk 6 ay için 949 TL, ikinci 6 ay için ise 1000 TL olacak.

 

TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) tarafından belirlenen 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı     1427 TL, yoksulluk sınırı ise 3500 TL… Bu rakamlar asgari ücretle çalışan emekçinin geçim durumunu açık bir şekilde gözler önüne seriyor.

 

Alım gücü baz alınarak yapılan diğer bir araştırmada 1978 yılından bu yana Türkiye ekonomisinin 3.9 kat, kişi başına düşen milli gelirin 2.4 kat büyüdüğü, asgari ücretteki büyümenin ise %12’de kaldığı tespit edilmiştir. Asgari ücret kişi başına milli gelir oranında artış gösterseydi net 1667 TL olması gerekirdi.

 

Yaklaşık 5 milyon emekçiyi ilgilendiren asgari ücret tutarı ülkemizdeki gelir bölüşümünün ne denli adaletsiz olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye kalkınıyor diyenler; toplam gelir artışının belirli ellerde toplandığını, dolar milyarderi sayımızın son 10 yılda 10 kat katlandığını fark ediyorlar mı acaba?

 

Milyonlarca insan açlık sınırının altında bir yaşama mahkum iken, kalkınma edebiyatı yapmak ne kadar doğru ve sağlıklıdır?

 

Kalkınmak bir avuç zenginin daha da zenginleşmesi ile sonuçlanıyorsa, adaletin olmadığı bir düzende yaşıyoruz demektir. Hükümeti adil gelir bölüşümü üzerinden ekonomik değerlendirme yapmaya ve çözümler üretmeye davet ediyoruz. Bunun da ilk şartı olarak uygulanan kapitalist sistemin tartışmaya açılması gerektiğine inanıyoruz.

 

Cizre’de PKK ile Hüda-Par arasında gelişen olaylar tüm halkımızı tedirgin etti. HDP yönetimi olayları bir grup provokatöre bağladı. HDP’nin bu değerlendirmesini sağlıklı bulmuyoruz. Kendi tabanlarında kontrol edilemeyen unsurların var olduğunu itiraf etseler daha doğru olur kanaatindeyiz. Eğer HDP bu kontrolsüz unsurlara dönük ciddi tedbirler geliştirmezse Güneydoğu’da daha tehlikeli olayların çıkması engellenemeyecektir. Bu durum da çözüm sürecinin tıkanması anlamına gelecektir.

 

PKK’nın özellikle gençlerden oluşan kontrolsüz unsurları IŞİD ile bölgenin dindarlarını, özellikle de Hüda-Par’ı haksız bir şekilde özdeşleştirerek kendi milletinden, yani Kürt olan insanlara zulmetmektedir.

 

HDP’yi ciddi bir özeleştiriye davet ediyoruz. İki seneden bu yana Doğu ve Güneydoğu bölgesinde süren çatışmasızlık iklimine zarar verecek virüsleri acilen temizlemeleri gerekmektedir.

 

Hüda-Par’ın da söylem ve eylemlerindeki dikkatliliği sürdürmesini, oyuna gelmemesini temenni ediyoruz.

 

Doğu Türkistan’da Müslümanlara uygulanan zulmün şiddeti her geçen gün artıyor. Son olarak yürürlülüğe giren yasa ile resmi kurumlar, okullar ve işyerlerinde Müslümanların namaz kılması yasaklanıyor. Ayrıca dini giysilerle iş yerine gelme, kadınların başörtü takması ve kişinin İslam dini mensubu olduğunu gösteren diğer sembollere de yasak geliyor.

 

Dünyanın değişik yörelerinde Müslümanlara uygulanan baskı ve yasakların bir halkası da Doğu Türkistan… Çin yönetimi yıllardır Doğu Türkistan Müslümanlarını bir türlü içine sindiremedi. İfade ve inanç özgürlüğü bağlamındaki tüm talepleri şiddetle bastırdı. Şimdi de yeni yasaklarla zulmünü katmerli hale getiriyor.

 

Biz Adalet ve Özgürlükler Platformu olarak direnen Doğu Türkistan Müslümanlarını tebrik ediyor, onlar için her türlü fedakarlığa hazır olduğumuzu da bu meydandan ilan ediyoruz. Allah (cc) yar ve yardımcıları olsun. Zalim Çin yönetimini de lanetliyoruz. Tüm dünyanın mazlum halklarını Doğu Türkistan Müslümanlarıyla birlikte hareket etmeye davet ediyoruz.

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu adına Diriliş Saati Dergisi