Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Konya'da 374., Ankara'da 456., Kocaeli'de 499., Sakarya'da 478.,

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 
374. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla,

Ey iman edenler,yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz,yapmayacağınız şeyi söylemeniz,Allah katında büyük bir hışma sebep olacaktır.                                                                   (Saff Suresi, 2-3.Ayet.)                                     

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

Oyuncaklar vardır, kimisi elle kurmalıdır, kimisi de pille veya elektrikle çalışmaktadır. Bu oyuncaklar enerjilerini aldıkları oranda hareket ederler, ses çıkarırlar, çeşitli figürler sergilerler. İzleyenlerin, dileyenlerin hoşuna gider bu sesler, figürler. Onları böyle görünce beğenilerimizi alkışlarla, tebriklerle ifade ederiz. İçimizi bir sevinç kaplar, yüzlerimiz gülümser. Fakat onlara enerji veren şey bitince, bu oyuncaklar bazen cümlelerini tamamlayamaz, bazen de figürleri yarıda kalır. İzleyicinin beklentisi boşa gider. Hele birde bu oyuncaklar çok gerçekçi imal dilmiş ise, bunların birer oyuncak olduğunu anlayanlar sukut-u hayale uğrarlar.

Müslümanların yaşadıkları ülkelerin yöneticileri, olaylar karşısında çoğu zaman bu oyuncaklar gibi davranmaktadırlar. Figürler sergilemekte,  etkili cümleler kurmaktadırlar. Hele bazılarının, gerçek aslanlar gibi kükredikleri zaman, birilerinin korkup titreyeceklerini zannediyoruz. Bu kükremeden sonra bekliyoruz ki; düşmanına bir pençe atacak, onu pençesiyle yere serecek. Gelin görün ki, kükreme bir efektten ibaretmiş. Yada tam pençeyi kaldırınca pili bitiveriyor. Daha da vahimi, bazılarının ardında ki kurma kolunu görüyorsunuz.Bizim aslan ,kurma kollu aslanmış.Ancak birilerinin kurduğu kadar hareket eder,birilerinin kaydettiği kadar kükrermiş.

Ülkemizin etkili ve yetkili isimleri, Siyonist çetenin Mescid-i Aksamıza yönelik saldırılarını arttırdığı şu günlerde, demeç üzerine demeç veriyorlar, hangi soruyu sorarsanız sorun, Mescidi aksa hakkında konuşuyor, kınama üzerine kınama, tepki üzerine tepki koyuyorlar.

Televizyonları ve radyoları başındaki bizler, şimdi İsrail’in canın okuyacaklar diye umutlanıyoruz. Meydanlarda olması gereken insanlar, meydanlarda yapacağımız şeyleri, hükümetimiz az sonra yapacak diye bekleşiyoruz. Tepkimizi hükümetin tepkisiyle yeterli sayıyor, bizim yapmak istediklerimizi hükümetin yapacağına inanıyoruz.

Birde bakıyoruz ki; ses tonları yükselmiş, demeçler sıklaşmış iken, gerekli hamlelerin hiç yapılmadığını görüyoruz. Düşünmeden edemiyoruz; bunlar ses efektleri mi?Hani o beklenilen öldürücü hamle?Nerede düşmana zara veren ilerleyiş.Kurma kolunun şiddeti ,pilin kudreti bu kadar mıymış?

Türkiye cumhuriyeti devleti, Siyonist İsrail çetesini bir devlet olarak tanıyan ilk devletlerdendir. Ve hala bu çeteyi, terör örgütünü bir devlet olarak tanımaya devam etmektedir. Onunla her türden askeri, siyasi, ekonomik ilişkilerini sürdürmektedir. Uluslar arası kurum ve kuruluşlarda müttefik olarak bulunmak ta, ya da ortaklıklarını devam ettirmektedir.

Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırı Kâbe’ye yapılan saldırıyla aynıdır diyen yetkiliye soruyoruz: Allah korusun Kâbe’ye de bir saldırı yapılırsa yine demeçler verip o ülke ile ilişkileri devam mı ettireceksiniz?

Şimdi cevap aradığımız sorularımız var. Hala İsrail terör örgütünü devlet olarak tanımakta hala niçin ısrar ediyorsunuz? İsrail’le sosyal ve siyasal ilişkileri niçin kesmiyorsunuz? Niçin İsrail’deki konsolosluğunuzu kapatıp, Türkiye’deki İsrail konsolosunu da defetmiyorsunuz? İsrail’e gidip askerlik vazifesi yapan Türkiye vatandaşları hakkında niçin herhangi bir şey yapmıyorsunuz?

Soruları çoğaltabiliriz, fakat öncelikle bunlara cevap vermeniz gerekmektedir. Yoksa kamuoyu sizin kükremelerinizi, kurmalı aslan kükremesi olarak kabul edecektir. Ses efekti bu kadar olur diyecektir.

Müslüman halkımızı, kutsallarımızdan olan Mescidi aksa hususunda daha hassas davranmaya, sorumluluklarımızı hiç kimseye havale etmeden kendimiz yüklenmeye çağırıyoruz.

Bugün 15’de kültür parktan başlayacak olan, Aksa’ya özgürlük platformunun düzenleyeceği, Mescidi aksa ile dayanışma ve İsrail’i tel’in yürüyüşüne davet ediyoruz.

Tarihin bir ibret levhası olduğu, sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı, tevhid ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 375. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

 

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 15 Muharrem 1436   08.11.2014

"Hükümet İsrail’e gösterdiği tepkilerde samimi ise, İsrail ile yapılmış anlaşmaları iptal yoluna gitmelidir."

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN
08 KASIM 2014 TARİHLİ 456. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Değerli basın mensupları ve sevgili misafirler! Basın açıklamamıza hoş geldiniz.

İngiltere’nin himayesi ve BM kararıyla 1948 yılında kurulan Siyonist İsrail Korsan devleti, kurulduğu günden beri Filistin’de terör ve katliamların uygulayıcısı olmuştur. Siyonist İsrail şiddet ve baskı yoluyla Filistin topraklarını adım adım ele geçirmiş, bugün Müslüman Filistin halkına nefes alacak yer dahi bırakmamıştır. Tarih boyunca kendilerine gönderilen peygamberlere ihanet eden, hatta bazılarını katleden İsrailoğulları, Müslümanların ilk kıblesi olan, İsra ve Miraç hadiseleri yüzünden bütün Müslümanların gözbebeği Mescid-i Aksa üzerinde hak iddia etmektedir. Mescid-i Aksa’nın Süleyman Mabedi üzerine inşa edildiğini iddia eden Yahudiler, Mescid-i Aksa’nın altını arkeolojik kazı bahanesiyle oymakta, yıkılması için her türlü oyunu sergilemektedir. Bu planının deşifre olması üzerine İsrail bu defa da Mescid-i Aksa’nın yarısını Sinagog yapmak için Yahudileri de Mescid-i Aksa’ya almaya kalkarak bütün Müslümanların tepkisini çekecek kışkırtmalara başlamıştır. Olaylar üzerine İsrail polisi Mescid-i Aksa’yı basmış, Mescid gaz bombaları ve silah sesleri ile savaş alanına dönmüştür. Olayda İsrail polisi ana mihrabın bulunduğu kubbenin altına kadar postallarıyla ilerleyerek kitaplıkları tahrip etmiş, Kur’an-ı Kerim’leri ayaklar altına saçmıştır. Zaten kuruluşundan bu güne kadar Müslümanların evlerini ve topraklarını işgal ederek, Yahudiler için yerleşim yerleri kuran Siyonist İsrail artık sıranın Mescid-i Aksa’ya geldiğini göstermiş oldu. Siyonist İsrail bölgenin toz-duman havasından istifade ederek yapacağı katliamlara bahane üretmek için gerginlik çıkarma peşinde. İsrail bu cesareti halkı Müslüman olan ülkelerin başlarındaki işbirlikçi yönetimlerden alıyor. Zira yaptığı her vahşet yanına kâr kalıyor. Mavi Marmara Davası nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi bile; İsrail’in savaş suçu işlemesini kabul etmesine rağmen olayın görev alanına girecek ağırlıkta olmadığına karar vermiş. İsrail’in pervasız zulmüne karşı son yıllarda Türkiye’nin sesini yükselttiğini görüyoruz. Ancak kınamalarla, demeçlerle Siyonist İsrail’in vahşetlerine son vermeyeceği bilinmiyor mu? Türkiye-İsrail arasında imzalanmış hangi anlaşma iptal edildi ki? Bugün Mossad; terör bahanesiyle Türkiye topraklarında operasyon yapıp, bir Müslüman’ı terörist diyerek alıp götürme yetkisine sahiptir. Ekonomik, siyasi, istihbarat anlaşmalarının çoğunun mahiyetinden bile haberdar değiliz. Hükümet İsrail’e gösterdiği tepkilerde samimi ise, İsrail ile yapılmış anlaşmaları iptal yoluna gitmelidir.

Suriye’de ise Esed yönetimine alternatif, Müslümanlardan başka güç olmadığı belli olunca ABD ve AB ülkeleri artık Esed’den yana tavır almaya başladılar. Koalisyon güçleri IŞİD bahanesiyle el-Nusra güçlerini de bombalayarak Esed’e yardımcı olmaktadırlar. Esed ise varil bombalarıyla katliamlarına devam etmekte, okulları bombalamaktan bile çekinmemektedir. Emperyalist güçlerin Ortadoğu denilen bölgenin haritasını yeniden düzenleme peşinde olduğu şu günlerde ilginç ittifaklara da şahit olabiliyoruz. İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Abdullahiyan, Esed rejiminin düşmesinin İsrail’in güvenliğini yok edeceğini savunuyor. İran’ın Esed ve katliamlarına niçin yardım ettiğini de böylece anlamış oluyoruz. Günümüzde Müslümanların dünya üzerinde zelil bir duruma düşmesinde, Müslüman ülkelerin başındaki İşbirlikçi diktatörler kadar Müslümanların parçalanmış olmalarının da çok büyük rolü vardır. Birçok Müslüman ya modernist akımlardan etkilenmiş veya İran’ın propagandalarına kanmış, yahut da Suudi Arabistan kaynaklı Selefilik akımlarının tesirinde kalarak İslâm’ın ana bünyesi Ehl-i Sünnet’ten uzaklaşmıştır. Bugün tekfirci IŞİD’e dünyanın çeşitli ülkelerinden katılan Müslümanları, İran’ın Suriye konusundaki tavrını, Selefi Nur Partisi’nin Mısır’daki rolünü nasıl izah edeceğiz. Bütün Müslümanları dikkatli ve uyanık olmaya davet ediyoruz.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformunun 10.yıl, 499.hafta basın açıklamasının konusu işgal altındaki Kudüs ve Siyonist İsrail askerleri tarafından kirletilen Mescidi Aksa idi. 7 kasım 2014 günü Cuma namazından sonra yapılan basın açıklamasını, İnsan Hakları Savunucuları Derneği genel başkanı Ali Akbaş okudu. İşgal edilen ümmet ve Osmanlı topraklarının geri alınma hamlesine karşılık, İngiliz ve Siyonistlerce, “yurtta sulh, cihanda sulh” ezberinin barış görüntüsü adı altında ümmete yutturulduğu belirtilerek, İsrail ile savaş çağrısı yapıldı. Katılanlar “Kudüs bizimle özgürleşecek, bekle bizi ey Kudüs geliyoruz”, “Mescidi Aksa için savaşmaya, şehadete, ölüme hazırız” pankartları tuttular.

KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ  PLATFORMU 10.YIL 499. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Sayın basın mensupları ve halkımız,10. Yıl 499. Hafta basın açıklamamıza hoş geldiniz

Ey Müslümanlar, ilk kıblemiz olan Mescid’i Aksa ve Filistin toprakları sonucu maalesef Yahudi kafirlerin eline geçmiştir. Biz ümmet olarak, Türkiyeli Müslümanlar olarak bu zulüm ve işgallerden sonra meydanlarda laf etmekteyiz, fakat İsrail'in bu zumunu engelleyecek hiç bir şey yapmamaktayız. Çünkü bu müdahaleler halk değil devletler eli ile olur. Bu konudaki en büyük engel, İngilizlerin giderken ardında bıraktığı , rejime hakim olan  “yurtta sulh cihanda sulh “ diyen anlayışıdır. Ne yazık ki bu slogan,  ümmete dahi ezberletilmiş ve bunu  kimse sorgulamamıştır.

İstiklal mahkemeleri 10 bin Müslümanı asmış, dersimde 35 bin Alevi katledilmiş ve Amerikanın emri ile bu Müslüman halk Kore'ye savaşmaya gönderilmiştir. O zaman “yurtta sulh, cihanda sulh” denilmemiştir. Fakat konu İngiliz ve Yahudilerin işgal ettiği topraklar olunca “yurtta sulh, cihanda sulh” anlayışı geçerli olmaktadır.

Bu söz Osmanlının emperyalistler tarafından işgal edilmiş topraklarını, İsrailin gasp ettiği ümmet topraklarını geri alma teşebbüsüne karşı, emperyalistlerin işbirlikçilerine bellettiği bir ifadedir. Bu sözü kabul etmiyoruz ve  Müslümanlar, bu söze karşı olduğunu her bulunduğu ortamda haykırmalıdır.

Türkiye ve diğer devletler İsrail'e söz söylemeyi bırakmalı, gasp ettiği toprakları geri almak için savaş başlatmalıdır. Ey Müslümanlar, Mescid’i Aksa ALLAH ve RASUL’ünün bizlere bıraktığı en büyük emanetlerden birisidir, Filistin toprakları ve Mescid’i Aksa’nın bu eylemlerle kurtulması imkansızdır. Müslümanların topraklarını ve kıblesini işgal eden şerefsiz alçak Yahudi ve işbirlikçileri ancak silahlı mücadeleden anlarlar. İnşallah  Mescid’i Aksa ve Filistin toprakları cihad ile kurtulacaktır. Kuddus'u geri almak için, terörist Yahudilerin Filistinli kardeşlerimize yaptığı zulme son vermek için, biz ümmet olarak !!, Türkiyeli Müslümanlar olarak savaşa hazırız. Kudüs için şehadete hazırız.

Kendilerine İslam ülkelerinin yöneticileri diyen,  Müslümanların başında bulunan Yahudi'nin  işbirlikçileri, Mescid’i Aksa sizinde ilk kıbleniz değil’ mi?.  Müslümanların  yöneticileri olarak zorla ele geçirdiğiniz koltuklarda oturmaktan ve Müslümanlara engel olduğunuz için utanmıyor’musunuz?. Amerika'dan, İsrail'den değil !,  Allah'tan korkun ey İslam ülkelerinin işbirlikçi kralları, şeyhleri, soytarıları !,  Allahtan korkun. Allah size bunun hesabını soracak ve o dehşetli hesap gününde, yanınızda  iş birliği yaptığınız büyük şeytan Amerika olmayacak. Allahtan korkun ey zalim idareciler.

Ey kendilerine Müslümanım diyen yığınlar, kimliklerinin din hanesinde İSLAM yazanlar neredesiniz, sizlerde hiç mi vicdan yok?, kıblemiz Mescid’i Aksa’ya saldırıp orada zulüm yapan ve ibadete kapatan, kitabımız KUR’AN’I KERİM’İ yırtıp yerlere atan ve üzerine çıkıp çiğneyen Yahudi’ye karşı ne zaman baş kaldırıp cihad edeceksiniz, hiç mi utanmıyorsunuz, yarın Rabbimiz ALLAH’a hangi yüzle cevap vereceksiniz.

Mescid’i Aksa’yı ve Filistin topraklarını işgal eden Yahudi ve batılı işbirlikçilerini’de şiddetle kınıyor ve onları cehenneme havale ediyoruz, Filistin ve Mescid’i Aksa’yı işgal edip devlet kurmalarına ve Filistinli Müslümanların katledilmesine imkan sağlayan ve dünyada ilk defa sözde Yahudi devleti İsrail'i tanıyan İslam karşıtı CHP ve  yöneticilerini ve zamanın deccalı olan İsmet İnönü ‘yü şiddetle kınıyor ve toprağı bol olsun ve ALLAH onu – NAR – bahçesinden asla çıkarmasın diyoruz.

Ey Müslümanlar, ey ümmeti Muhammed, bir zamanlar, dönemin İsrail  başbakanı olan GOLDA MEIR yaptığı bir basın açıklamasında bakın ne diyor; 1969’da İsrail askerleri Mescid-i Aksa’da büyük bir yangına sebep olduklarında, “ O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım, zannediyorum’ ki Müslümanlar dört bir taraftan İsrail'e girecekler.lakin sabah oldu ve korkulan olmadı.işte o zaman idrak ettim ki: BİZ DİLEDİĞİMİZİ YAPABİLİRİZ, ZİRA BU ÜMMET UYUYAN BİR ÜMMET’ TİR. Ey müslümanlar aradan geçen 45 sene zarfında bu ümmet GOLDA MEIR denen Yahudi kadınını maalesef haklı çıkarmıştır.

Türkiye’miz de bulunan Yahudiler, rahat bir yaşam sürerlerken, Filistin topraklarını işgal eden ve katliam yapan Yahudiler ise Filistinli Müslümanları soykırıma uğratmaktadırlar. Ülkemizde yaşayan Yahudilerse barış içinde yaşamaktadırlar. Bu ülkenin Müslümanları Türkiye'deki Yahudilerin sinagoglarının önüne dikilip,” Mescidi Aksa'da Müslümanlar rahat ibadet edemediği sürece sizde burada ibadet yapmayacaksınız” dese, misilleme olarak bunu yapmaya kalksa, tüm dünya insan haklarından girip, ibadet özgürlüğünden çıkar ve Türkiye için kıyameti kopartırlar dı. Fakat bakın Mescidi Aksa için bir tanesinin sesi çıkıyor mu?. Müslümanın ümmetten başka dostu yok.

Ey Müslümanlar, Mescid-i Aksa ve Filistin toprakları, alçak Yahudilerin işgali altındayken ülkemizde rahat etmek biz Müslümanlara haramdır. Ümmet silkinip kendine gelmeli,  İslam Birleşmiş Milletlerini kurmalı ve İslam orduları Mescidi Aksayı işgalden kurtarmalıdır. Terör devleti İsrail'in Ümmet topraklarında orta doğu coğrafyasında hakimiyetine son verilmeli ve İsrail haritadan silinmelidir.

Müslümanların ilk Kıblesi olan Mescid-i Aksa’ ya karşı yaptığınız terbiyesizliğin cezasını çekeceksiniz, şunu sakın unutmayın eceli gelen köpek cami duvarına pislermiş, bu yaptıklarını ümmetin toparlanmasına, dirilmesine  vesile olmaktadır. “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyen İngiliz anlayışının sonu gelmiştir. Müslümanların ilk görevi bu topraklarda, “Müslüman kardeşine zulüm varsa, zalimler anladıkları dille cezalandırmalıdır” sloganı olacaktır. Basın açıklamasına katıldığınız için teşekkür ederiz.

İHSD- İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ

 

Sakarya’da faaliyet gösteren İslamî vakıf ve derneklerin çatı kuruluşu olan Sadakat (Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu) tarafından organize edilen Mescid-i Aksa’yla dayanışma eylemi, yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.

Sadakat adına Serdar Duman’ın okuduğu basın açıklamasında, Siyonistlerin şu anki hedefinin Kudüs’ü Müslümanlardan arındırarak tamamen Yahudileştirmek ve Mescid-i Aksa’yı yıkarak yerine Süleyman Mabedi’ni inşa etmek olduğu vurgulandı.  

“Siyonizm, sadece Filistinli Müslümanların değil, tüm Müslümanların hatta tüm insanlığın sorunudur” denilen açıklamada, Türkiye’de 90’lı yıllarda işlenen fail-i meçhul cinayetlerden Lübnan’daki Refik Hariri’nin cinayetine; Sudan’ın kuzey ve güney olarak bölünmesinde oynanan aktif rolden Ortadoğu coğrafyasındaki birçok provokatif eyleme kadar hepsinin altından Siyonistlerin çıktığını söylemenin asla abartılı olmayacağı ifade edildi.

 

Kudüs’te üçüncü intifadanın ayak seslerinin duyulduğunu söyleyen Duman, geçtiğimiz çarşamba günü Kudüs’te gerçekleştirilen ve Siyonist rejimin bir subayı ile bir polisinin ölümüyle sonuçlanan şehadet eyleminin de Kudüs Müslümanlarının kararlılığının bir göstergesi olduğunu belirterek, Kudüs direnişini selamladı.

“İslam coğrafyasındaki çatışmaların yegâne galibi Amerika ve İsrail’dir. Artık enerjimizi birbirimize karşı değil, Siyonist İsrail’e ve emperyalist Amerika’ya karşı kullanmalıyız” denilen açıklamada, hükümete de Siyonist İsrail’i kınamanın yetmediği; İsrail ile tüm diplomatik, askeri, ekonomik ilişkilerin bir an önce kesilmesi gerektiği hatırlatıldı.

Açıklamanın sonunda ümmetin en can alıcı sorununun Filistin sorunu olduğu ve bu sorunun ancak ümmet bilincini kuşanarak aşılabileceği dile getirilerek, “Bunun için de tüm mezhebi ve etnik tefrikaya karşı durarak ısrarla ümmetin vahdetini savunmak durumundayız. Siyonist İsrail’in ulusal ve uluslararası firmalarını boykot çağrımızı yineliyoruz. Sıcak süreçlerde artan boykot hassasiyetimizi tüm zamanlara şamil kılmalıyız” ifadelerine yer verildi.  

Açıklamanın esnasında “Katil İsrail”, “Oluk oluk kan aksa kurtulacak el-Aksa”, “Direne direne kazanacağız”, “Hamas’a selam direnişe devam” sloganları ve tekbirler getirildi. Eylem, İsrail bayrağının yakılmasıyla son buldu.

 

Açıklamanın tam metni:

KUDÜS VE MESCİD-İ AKSA MUTLAKA ÖZGÜRLEŞECEKTİR!

Geçtiğimiz Çarşamba günü Siyonist askerler Mescid-i Aksa’nın içerisine girip plastik mermi, ses ve gaz bombaları ile camideki Filistinlilere saldırarak 30 kişiyi yaraladılar, caminin mihrabını ve tüm müştemilatını tahrip ettiler, Kur-an’ı Kerimleri yerlere attılar.

Bir süredir Mescid-i Aksa’ya dönük provokasyonların artarak devam ettiğinin haberlerini alıyorduk. Özellikle son bir haftadır Yahudi fanatikler ve Siyonist güvenlik güçleri Müslümanları mescide sokmamak, taciz etmek ve mescide girmeye çalışmak gibi bir dizi eylemi gerçekleştirdiler.

Siyonistlerin şu anki hedefinin Kudüs’ü Müslümanlardan arındırarak tamamen Yahudileştirmek ve Mescid-i Aksa’yı yıkarak yerine Süleyman Mabedi’ni inşa etmek olduğunu biliyoruz. Bu hedef, onların nihai hedeflerinin bir parçasını oluşturuyor. Nil’den Fırat’a kadar uzanan arz-ı mev’ud’u oluşturan toprakları ele geçirmek ve sonrasında bir dünya hükümranlığı oluşturmak Siyonistlerin nihai hedefidir.

 

Siyonizm, sadece Filistinli Müslümanların değil, tüm Müslümanların hatta tüm insanlığın sorunudur. Türkiye’de 90’lı yıllarda işlenen ve önemli yazar/bilim adamlarının katledildiği fail-i meçhul cinayetlerden Lübnan’daki önemli siyaset adamı Refik Hariri’nin katledildiği fail-i meçhul cinayete; Sudan’ın kuzey ve güney olarak bölünmesinde oynanan aktif rolden Ortadoğu coğrafyasındaki birçok provokatif eyleme kadar hepsinin altından Siyonistlerin çıktığını söylemek asla abartılı değildir. Dolayısıyla son saldırı da sadece Filistinli Müslümanları değil, tüm dünya Müslümanlarını hedef almıştır.

Siyonist işgal rejiminin 1967 Savaşı’ndan bu yana 47 yıldır yapamadığını yaparak kutsalımız olan Mescid-i Aksa’nın içine kadar girip Müslümanlara saldırması ve mescidi tahrip etmesi tüm dünya Müslümanlarına yöneltilen bir hakarettir.

İşgal bölgelerindeki Müslümanlar Siyonistlere tüm güçleri ile, kanları ve canları pahasına direniyorlar. Geçtiğimiz Temmuz ve Ağustos aylarında Gazze direnişinin Siyonistlere nasıl geri adım attırdığını hep birlikte müşahede ettik. Çarşamba gününden itibaren de Kudüs Müslümanlarının şanlı direnişine şahit oluyoruz. Kudüs’te üçüncü intifadanın ayak seslerini duyuyoruz.

Çarşamba günü Kudüs’te gerçekleştirilen ve Siyonist rejimin bir subayı ile bir polisinin ölümüyle sonuçlanan şehadet eylemi de Kudüs Müslümanlarının kararlılığının bir göstergesidir. 

Kudüs direnişi ile iftihar ediyoruz ve direnişi selamlıyoruz.

İsrail Parlamentosu’ndaki az sayıdaki Arap milletvekillerinden birisinin bir Türk Televizyonu’na verdiği röportajda söyledikleri bizler için ders niteliğinde… Şöyle söylüyor: “Dünyanın gözü ve dikkati Irak ve Suriye’deki Müslümanlar arasındaki çatışmalara çevrilmişken, Siyonist rejim Kudüs ve Mescid-i Aksa ile ilgili hedeflerini bir oldubitti şeklinde gerçekleştirmeye çalışıyor”. Bu ifadeler İslam coğrafyasının içinde bulunduğu açmazı tanımlıyor. İslam coğrafyasında Müslümanlar arasındaki çatışmaların durdurularak barışın hâkim olmasını sağlamak ümmetin öncelikli sorumluluğudur.

 

İslam coğrafyasındaki çatışmaların yegâne galibi Amerika ve İsrail’dir. Artık enerjimizi birbirimize karşı değil, Siyonist İsrail’e ve emperyalist Amerika’ya karşı kullanmalıyız. Aksi takdirde hatalarımızdan istifade edenlerin, fırsatları değerlendirenlerin bir gün Kudüs ve Mescid-i Aksa ile ilgili kirli emellerine ulaşma şansını yakalayabileceklerini unutmamalıyız.

Buradan hükümete de sesleniyoruz: Siyonist İsrail’i kınamak yetmiyor. Ortaya pratik koymak gerekiyor. İsrail ile tüm diplomatik, askeri, ekonomik ilişkilerimizi kesmeliyiz. İslam coğrafyasında Amerika ve İsrail’in desteklediği, Suudi Arabistan ve Körfez emirliklerinin payanda olduğu tüm projelere karşı durmalıyız. Hükümet sadece söylem bazındaki çıkışların etkili olmadığını artık görmek zorundadır. Siyonist rejime karşı on binlerce kilometre öteden Venezuela’nın, Şili’nin gösterdiği tavrı gösteremezsek hangi hassasiyetlerimizden söz edebiliriz ki?

Müslüman halkımızı da Kudüs, Mescid-i Aksa ve Filistin sorunu konusunda hassasiyetlerini arttırmaya ve bu sorunu merkeze yerleştirmeye davet ediyoruz. Ümmetin en can alıcı sorunu Filistin sorunudur ve bu sorun ancak ümmet bilincini kuşanarak aşılabilir. Bunun için de tüm mezhebi ve etnik tefrikaya karşı durarak ısrarla ümmetin vahdetini savunmak durumundayız. Siyonist İsrail’in ulusal ve uluslararası firmalarını boykot çağrımızı yineliyoruz. Sıcak süreçlerde artan boykot hassasiyetimizi tüm zamanlara şamil kılmalıyız.

 

Rabbimizin bizleri özgür Kudüs’te, özgür Mescidi- Aksa’da buluşturmasını niyaz ediyoruz!

Rabbimizden müstekbirleri, zalimleri kahretmesini, onların tuzaklarından bizleri emin kılmasını niyaz ediyoruz!

Rabbimizden bizleri öncüler kılmasını, küresel zalimleri bizlerin elleriyle devirmesini niyaz ediyoruz!

Rabbimize Kudüs özgürleşip İsrail uru Ortadoğu’dan silininceye kadar mücadelemize devam edeceğimize söz veriyoruz.

    Sadakat (Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu)