Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Kocaeli'de 489., Konya'da 364., Ankara'da 447., Sakarya'da 468.,

Demokrasi paketleriyle başörtü yasağı kaldırıldı denilmesine rağmen Üniversite dışındaki eğitim kurumlarında öğrencilere başörtü yasağı devam ediyor ve bu durum öğrenci velileri ile yöneticileri karşı karşıya getiriyor.

Son olay Kocaeli Gölcük Anadolu Kalkınma Vakfı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde yaşandı. Veliler okula başörtüsü ile kayıd yaptırdıkları Kız çocukları için, “başörtü yasağı kalktı, kızlarımızın başörtüsü ile okumasında bir problem yok değil mi?” sorusunu sordukları yöneticilerden aldıkları cevaplar üzerine şok oldu. Müdür yardımcısı Nuri Işık ve Semih Çıpa’nın velilere, “çocuklarınız okulda derslere başörtüsü ile girerse şikâyet olur ve disipline verilip 15 gün ceza alır, başını açmazsa iki kez daha 15 er gün ceza alır ve okuldan atılır” şeklinde cevapları şaşkınlık yarattı.

Çocuklarının okula başörtüsü ile gittikleri taktirde okuldan atılmalarını bir insan hakları ve çocuk hakları ihlali gören veliler, İnsan Hakları Savunucuları Derneğine müracaata bulundu. Olayın olduğu Kocaeli Gölcük Anadolu Kalkınma Vakfı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde bir inceleme gerçekleştiren velilerin şikayetlerini alan İnsan Hakları savunucuları Derneği genel başkanı Ali Akbaş, “dik durun geri adım atmayın, bu saten sonra hiç kimse bu ülkede insan hakları ihlali yapamaz, yapanlar karşısında bizleri bulur, bununla ilgili hukuki süreci başlatacağız ve olayları Türkiye’nin gündemine taşıyacağız, inanıyoruz ki başka okullarda da bu tür olaylar olmaktadır ve olacaktır bunun peşini bırakmayacağız” dedi. Olaya tepki veren bazı velilerse başörtü takıp çocuklarına destek verdiler ve bunu sosyal medya hesaplarında paylaştılar. 

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10152636130923704&set=t.720053703&type=1&theater

Olayların bu şekilde büyümesi üzerine Kocaeli’de yerel basın bunu sayfalarına taşıdı. Baba, kızı için başörtüsü taktı

 

https://www.mansetkocaeli.com/haber-50746_Baba-kizi-icin-basortusu-takti
Konu ile ilgili olarak İHSD genel başkanı aşağıda tam metni verilen bir basın açıklaması gerçekleştirdi. 

 

KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 10.YIL 489. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Değerli halkımız ve basın mensupları, okulların açılmasına sayılı günler kala bu ülkede yine başörtü sorunu yaşanmaktadır. Demokrasi paketleri ile başörtü yasağının kaldırıldığı her ne kadar iddia edilse’ de, veliler ilk, orta ve lise eğitiminde hala eski Türkiye’nin, eskimiş çağdışı kalmış Kemalist diktatör’ lük döneminin insanların yaşam biçimine müdahale eden çağ dışı uygulamaları ile karşı karşıya kalmaktadırlar. 

Bu insan hakları ihlalleri 2014 yıllarının Türkiye’ sine yakışmamaktadır. Kendini hala eski Türkiye'de Kemalist diktatör’lük döneminde sanan bir takım okul yöneticileri ile veliler karşı karşıya gelmektedir.Bu günlerde Kocaeli medyası ve sosyal medyaya bazı velilerin başörtüsü takarak kız çocuklarına destek verdiğini hep beraber görmekteyiz. Kocaeli Gölcük Anadolu Kalkınma Vakfı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde müdür yardımcısı Nuri Işık ve Semih Çıpa’nın velilere, “çocuklarınız okulda derslere başörtüsü ile girerse şikâyet olur ve disipline verilip 15 gün ceza alır, başını açmazsa iki kez daha 15 er gün ceza alır ve okuldan atılır” şeklinde cevapları velilerin tepkisine yol açmıştır. 

Bu göz korkutma operasyonuna veliler tepkilidir, başörtü takarak verdikleri destek sosyal medyada hızla yayılmakta ve herkese “ başörtü yasağı kalkmamışmıydı?, hangi çağda yaşıyoruz” sorularının sorulmasına sebep olmaktadır.İnsan Hakları Savunucuları Derneği olarak velilere sesleniyoruz, yasakçı, baskıcı, çağdışı, insan hakları ihlalcisi Kemalist Diktatör’ lük dönemi kalıntısı yöneticiler karşısında, susmayın, dik durun, sakın ha geri adım atmayın ve inancınızdan, çocuğunuzun başörtüsünden taviz vermeyin. 

Şu andaki hukuki uygulamalarla size hiç bir şey yapamazlar. Çocuklarınız disiplin cezası alır, okuldan atılır korkutmalarına boyun eğmeyin. Bunu söyleyen yöneticilerden bu sözlerini size yazılı olarak vermesini isteyin. Bu tür görüşmelere yalnız gitmeyin mutlaka yanınızda birisi olsun ve size yazılı belge vermezlerse yanındakilere olayı, olay tarih ve saatini, anlatan bir tutanak tutup görevlinin adını, kendi adınızı ve şahitlerin adını içeren bir tutanak tutarak bu belgelerle İnsan Hakları Savunucuları Derneğine başvurun.

Biz olayı hem ulusal medyaya yansıtıp, Türkiye’ nin konusu olmasını sağlayacağız, hemde avukatlarımız vasıtasıyla bu yöneticiler hakkında suç duyurusunda bulunup dava sürecini başlatacağız. Siz yeterki çocuğunuza başörtüsü ile okutmayı kafanıza koyun, size hiç kimse bir şey yapamaz ve yaşam biçiminize müdahale edemez. 

15 günlük disiplin cezalarını idari mahkemeye taşıyacağımız gibi, faraza çocuğunuz en kötü ihtimalle başka okula sürülse dahi, “ben inancımdan dolayı başımı açmıyorum, böyle okuyacağım, benim başörtüme dokunamazsınız” dediği andan itibaren, hiç bir görevli, başını kapatmasına’ da, okula ve derslere girmesine de engel olamaz. Fiziksel müdahalede bulunup başını açmaya kalkması suçtur. 12 senelik eğitim mecburidir okuldan’ da atılamaz, öğrencinin eğitim almasına müdahale etmek suçtur. Veliler siz dik durun size hiç kimse bir şey yapmaz.

Nitekim İnsan Hakları savunucuları Derneği’ ne dilekçe ile başvurup, bu konuda endişelerini dile getirip hukuki yardım talep edilmiştir. Okullar açıldığında başörtüsü ile okula ve derslere girmeye kalkacak öğrencilere yönetici ve öğretmenler tarafından müdahale de bulunulmaya kalkıldığı takdirde çok vahim olaylar yaşanacaktır. 

Veliler direneceklerini, okul önlerinde direniş çadırlarının kurulacağını ve çocuklarının inançları gereği taktıkları başörtüsü ile okuma hakkını elde edene kadar bu direnişlerini sürdüreceklerini belirtmişlerdir. Bizler İnsan Hakları Savunucuları Derneği olarak bu direnişin yanında olacağız. Belki başörtüsüne özgürlük çadırının kaldırılması için müdahaleler olacak, yasakta ısrar edenler çok hareketli bir direnişe hazırlıklı olsunlar. Haberlerinin Türkiye’nin gündemine oturmasına hazırlıklı olsunlar. Bu bir insan hakkı ve özgürlük meselesidir. Elbette ki haksızlığa uğrayanlar haklarını sonuna kadar arayacaklardır, haklar verilmez alınır.

Buradan, kocaeli özgürlük meydanından hükümete sesleniyoruz, okul yönetmeliklerinde geçen “başı açık” ifadesini kaldırarak, okul yöneticileri ile velilerin karşı karşıya gelmesine engel olun. Bunu yapmadığınız takdirde 2015 yılı milletvekilliği seçimleri yaklaşırken okullarda çıkan olaylar sizleri zor durumda bırakacaktır.Daha neyi bekliyorsunuz, bu ülkenin müslüman halkı eski Kemalist diktatör’ lük döneminin insan hakları ihlalcisi, gerici, yobaz, çağ dışı kanunları ile yönetilmek istemiyor. 

Meclisten bu anlamsız yasakları kaldırmanıza engel olan nedir?. Hizmet veren memurlar başörtülü olarak görev yapıyor’ da, hizmet alan öğrenci, Allahın emri olan başörtüsü ile neden hizmet alamıyor.Köhnemiş kemalist rejimin paçavra kanunları, Yüce rabbimizin emirleri ve kanunları karşısında bir paçavra ve yok hükmündedir. 

ALLAH katında geçersiz olan çağdışı zihniyet paçavra kanunlar ile, müslümanlar yönetilemez. Bu dünya hayatınız sona erdiği zaman bizleri hesaba çekecek âlemlerin Rabbi Allah’ tır. 

Okullarda çocuklarımızın başörtüsü ile okuma hakkının sonuna kadar arkasında duracağız. Sizleri ilk, orta ve liselerdeki başörtü yasağını derhal kaldırmaya davet ediyoruz. Hiç kimse bu ülkenin inançlı insanlarını öz vatanında esir edemez, yasağa boyun eğmeyeceğiz, direneceğiz ve hakkımızı söke söke almasını’ da biliriz. Basın açıklamasına katıldığınız için teşekkür ediyoruz.

İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 364. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla,

 

Mü'minlere, Allah'tan büyük bir lutuf bulunduğunu müjdele! Kâfirlere ve münâfıklara itâ'at etme. Onların eziyetlerine aldırma, Allah'a dayan; vekil (koruyucu) olarak Allâh yeter.                 (Ahzab Suresi 47 – 48. Ayetler )

 

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

    

Kavramlar vardır ki içerikleri doldurularak yeni anlamlar yüklenmeye çalışılır. Bu yeni anlamlar üzerine yeni kurgular yeni siyaset biçimleri şekillendirilir. Esasının üstü örtülüp üretilmiş anlam gerçekmiş gibi piyasada dolaştırılır. Ateşkes ile mütareke, mütareke ile barış anlaşması, anlaşma ile antlaşma birbirinin yerine kasıtla kullanılıp zihinlerde algı yanılsamaları oluşturulur.

 

Gazze’deki ateşkes, bir barış anlaşması gibi sunulmakta, Siyonist İsrail’in varlığının kabul edildiği intibaı uyandırılmaktadır. Böyle bir durum söz konusu değildir. Yapılan sadece bir ateşkestir. Tarafların birbirlerine olan savaş halleri ortadan kalkmamış birbirlerinin varlıklarını tanımamışlardır. Sadece fiili savaş durumuna son verilmiştir. Bu İsrail’in varlığını tanımak anlamına kesinlikle gelmemektedir.

 

Gazze’de direniş büyük bir başarı elde etmiş; İsrail’in başarılarla sonuçlandırdığı operasyonlar tarihini bitirmiş dünyaya ve Müslüman halklara İsrail’inde yenilebileceğinin bir kez daha gösterip bir efsaneyi yok etmiştir. Artık İsrail’in yenilmezliği üzerine kurulan siyasetler, sosyal ve siyasal ilişkiler yeniden gözden geçirilecek ve bu kurgulanmış akıldan kurtulan Müslüman halklar yöneticilerinin ihanetlerini daha kolay anlayacaklardır.

 

Son günlerde bir takım medya kurumlarının ve bazı siyasetçilerin, siyasi arenada kaybettikleri itibarlarını yeniden elde etmek ve onları sağlama almak için bir takım çabaların içerisinde olduğumu gözlemlemekteyiz. Konya üzerinden tehdit ve tehlike algıları üretmeye çalışan bu aklın nereye varmak istediğini anlayamıyoruz. Konya’yı ve Konyalı’yı bir tehdit ve tehlike gibi sunup Konya üzeriden neler devşirmek istediklerini açıkça kavrayamıyoruz. Şehrimizi ne tarafa götürmek ya da ne tarafta görmek istiyorlar?

 

Yapılan bu kamuoyu oluşturma çabalarına karşı  daha uyanık olmanın, İslami çevreleri ve hizmet gruplarını baskı altına almaya yönelik olduğunu düşündüğümüz bu dezenformasyona karşı hassasiyetle durmanın gerekliliğini belirtiriz.

 

Şehadet yıldönümünde büyük mütefekkir, müfessir Seyyid Kutub’u rahmetle anar, haklı mücadelesinin baskı ve zulümlerle bitirilemeyeceğini hakkın mutlaka galip geleceğini bir kez daha ilan ederiz.

 

Tarihin bir ibret levhası olduğu, sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı, tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 365. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere

 Allah’a emanet ederiz.

 

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU

Tarih: 30/08/2014 - 4 Zilkade 1435

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN 30 AĞUSTOS 2014 TARİHLİ 447. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Değerli misafirler! Basın açıklamamıza hoş geldiniz.
28 Ağustos 2014 tarihinde Türkiye’de halkın oylarıyla seçilmiş ilk CumhurbaşkanıRecep Tayyib Erdoğ...an Çankaya’da görev devir-teslim töreni ile Başbakanlık görevinden Cumhurbaşkanlığı görevine başlarken, o günkü gazetelerde küçük bir haber, aslında Türkiye’de bazı şeylerin hiç de değişmediğini gösteriyordu. Habere göre; ömür boyu hapse mahkûm Sivas Davası Sanıklarından Bülent Düvenci’nin, kendisine iftira attığını itiraf eden polis memurunun şahit olarak dinlenmemesi yüzünden ömür boyu hapse mahkûm olması nedeniyle Anayasa Mahkemesine yapılan başvurunun reddedildiği belirtiliyor. Balyoz davasında iki tanığın dinlenmemesi vesilesiyle tam 236 sanığın tahliyesine karar veren Anayasa Mahkemesi, gariban Müslüman Bülent Düvenci’ye iftira attığını itiraf eden polis memurunun şahit olarak dinlenmemesinde suçu Yargıtay’a atıyor. Tamam da, Yargıtay aşaması geçtiği için, yani kanunda belirtildiği gibi “iç hukuk yolları tamamen tükendiği için” vatandaş size başvurmuş. “Suç Yargıtayın” ne demek? Vatandaşa “gidin Yargıtay’ı basın”mı demek istiyorsunuz?
Aslında son yıllarda Türkiye’de açılım politikaları ile Kürtlerden Romanlara, Alevilerden gayrı Müslimlere kadar birçok kesimin haklarında iyileştirmeler yapıldı. Ancak sadece Müslümanlar “öz yurdunda garip, öz vatanında parya.”Sivas Davası’ndaki hukuksuzluklar Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu ve Devlet Denetleme Kurulu raporlarında dile getirilmesine rağmen Anayasa Mahkemesi’nin son kararı ne anlama geliyor? 1998 yılında camide namazda ikenşehid edilen Hızır Ali Muradoğlu Hocaefendi ile 2006 yılında sabah namazısonrası cemaate vazederken bıçaklanarak şehid edilen Bayram Ali Öztürk Hocaefendi’nin soruşturmaları neden hâlâ sonuçlanmadı? Gündüz vakti Ankara’nın ortasında bürosunda şehid edilen Fahri Çeçen Başkonsolosu Medet Ünlü’nün katilleri neden hâlâ yakalanamadı? Başbağlar Katliamı sanıklarını kim salıverdi? Cumhuriyet tarihi boyunca Nurcu, Süleymancı, Şeriatçı, Humeynici, El Kaideci, Hizbullahçı vs gibi yaftalarla horlanan, hakaret edilen, mahkemelerde süründürülen, ceza aşamasında en üst sınırdan cezalandırılan, mahkemelerdeki hukuksuzlukları şikayet ettikleri Anayasa Mahkemesi kapıları da yüzlerine kapanan bu memleketin zencileri Müslümanlara ne yapmaları tavsiye ediliyor? Devlet kademeleri ve Yargıdaki “Müslümanlara şaşı bakış” devam ettiği sürece, Türkiye’deki vesayet sisteminin sona erdiğine inanmıyoruz. Eski Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer döneminde terörden hükümlü birçok kişi sahte hasta raporlarıyla affedilip yeniden terör eylemlerinde boy gösterdiği gazetelerde kamuoyuna yansırken, bu gün cezaevlerinde Müslümanlardan başka siyasi tutuklu yok gibidir. 28 Şubat Dönemi’nin brifingli yargısının suçsuz yere mahkum ettiği birçok Müslüman bugün çeşitli cezaevlerinde hâlâ çile çekmektedir. Halkın oylarıyla seçilmiş yeni Cumhurbaşkanı’ndan bu konuda cesur adımlar atmasını bekliyoruz.
Türkiye’de olduğu gibi halkı Müslüman olan, ancak hukuksuzluğun hakim olduğu baskırejimlerinden muzdarip birçok ülkede insanlar, terörü yöntem olarak benimseyen, yahut diğer insanları kolayca tekfir edebilen yapılara meyledebiliyorlar. Son ayların önemli aktörlerinden olan IŞİD’in çok fazla taraftar toplamasının sebeplerinden birisi de, bütün dünya ülkelerinde Müslümanlara uygulanan baskıve hukuksuzluktur. İslâm tarihinde kökü Haricilere dayanan, daha sonra Vahhabilik olarak ünlenen hareket Selefilik iddiasıyla mezhepleri ve ulemayı dışlamasıyla tanınır. Kur’an ve Hadisleri kendi görüşlerine göre yorumlayan sözde Selefiler kendi görüşü dışındakileri tekfir etmeye hazırdırlar. Bu yüzden amip gibi bölünerek çoğalan bu gruplar birbirleriyle ve diğer Müslümanlarla savaşmaya başladılar. Zaten Ehl-i Bidat fırkalar ve Hariciler İslâm tarihi boyunca hep Müslümanlarla savaşmışlardır. Haramın helâl olduğuna inanmadan işlenen günahlar Ehl-i Sünnet itikadına göre imana zarar vermez, kişiyi günahkâr kılar. Selefi geçinen bu insanlar ise kendi görüşlerine göre günah işlediklerine inandıkları insanlarıtekfir ederek öldürmeleri, batılıların Müslüman’ı Müslüman’a kırdırma politikalarına uygun bir harekettir. Batılı yöneticiler kendilerine zarar vermediği sürece bu hareketleri ellerini ovuşturarak izlerken kendi vatandaşlarına da; “İşte Müslümanlar böyleler” mesajı vermeye gayret ederler.
Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

Sakarya'daki 468. hafta basın açıklamasında, Siyonist işgal rejimi İsrail’in Ortadoğu’nun kalbine saplanmış zehirli bir hançer olduğu ve tek çözümün Siyonist İsrail’in Ortadoğu’dan sökülüp atılması olduğu vurgulandı.

Sakarya'da her cumartesi yapılan adalet ve özgürlükler eyleminde 468. hafta basın açıklamasını Diriliş Saati Dergisi adına Muhammed Emin Duman okudu.

“Gazze’de ateşkes ilan edildi. Bu ateşkesin süresiz olduğu ifade edilse de, Filistin yarası kanadığı sürece bu bölgede sürekli bir ateşkesin mümkün olamayacağı hepimizin malumu” ifadeleriyle başlayan açıklamada, Siyonist işgal rejimi İsrail’in Ortadoğu’nun kalbine saplanmış zehirli bir hançer olduğu ve tek çözümün Siyonist İsrail’in Ortadoğu’dan sökülüp atılması olduğu vurgulandı.

Gazze direnişinin tüm dünya mazlum halklarınca Amerika’nın başını çektiği küresel güçlere karşı verilen onurlu bir varoluş mücadelesi olarak nitelendirildiğini söyleyen Duman, “Zalimlere karşı mücadelede direnişin yegâne yol olduğu bir kez daha tescil edildi. Kan ve gözyaşını sıradanlaştıran küresel zalimlere karşı teslimiyetçi ve uzlaşmacı yaklaşımların sadece küresel güçlerin ekmeğine yağ sürdüğü bir kez daha teyit edildi” dedi.

Amerika, İsrail, Batı Avrupa ve bazı Arap rejimlerinin içinde olduğu şer cephesinin karşısında Gazze’ye destek veren ve bu desteği; İsrail ile tüm diplomatik, askeri, ekonomik ilişkilerini kesme noktasına taşıyan ülkelerin iktidarlarının selamlandığı açıklamada, Ak Parti iktidarının da Gazze halkına destek veren söylemini İsrail ile tüm ilişkilerin kesilmesi noktasına getirmesinin umutla beklenildiği dile getirildi.

Açıklamada IŞİD konusuna da değinen Duman; Amerika ile beraber Esad’ı ne pahasına olursa olsun devirmek için her yolu mubah gören Ak Parti Hükümeti’nin bir dönem IŞİD, Nusra Cephesi gibi El-Kaide türevi örgütlere çeşitli şekillerde yardım ettiğinin artık gizlenemeyecek ölçüde açık bir gerçek olduğunu ve bu konuda bir muhasebe yapılması gerektiğini ifade etti.

“Benzer bir samimiyet problemini hükümetin paralel yapıyla ilgili değerlendirmelerinde de görüyoruz” ifadelerini kullanan Duman, sürekli ‘Paralel yapının kimin için çalıştığını biliyoruz’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bu yapının ABD ve küresel güçlerle ilişkisini bilmesine rağmen, neden gerçeklerle yüzleşmekten kaçtığının sorgulanması gerektiğini vurguladı.  

Açıklamada son olarak; Milli Eğitim Bakanlığı’nın, dünya siyonizminin etkili kurum ve isimlerinin desteklediği Young Guru Academy (YGA) ile imzaladığı anlaşma çerçevesinde, “Dindar nesil yetiştirmekten bahseden iktidar, zeki çocuklarımız için Siyonistlerin güdümündeki kuruluş ile işbirliği yapma projesini nasıl izah edebilir?” sorusuyla Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bu konuda acil bir açıklama talep edildi.

468. Hafta Basın Açıklaması

HAKİKATİN ÜSTÜ ÖRTÜLEMEYECEKTİR!

Gazze’de ateşkes ilan edildi. Bu ateşkesin süresiz olduğu ifade edilse de, Filistin yarası kanadığı sürece bu bölgede sürekli bir ateşkesin mümkün olamayacağı hepimizin malumu…

Filistin topraklarını işgal eden, milyonlarca Filistinliyi vatanından çıkararak mülteci konumuna getiren ve toprak işgali ile katliamları devam ettirmeyi temel strateji olarak benimseyen zalim ve paranoyak bir terör devleti ile karşı karşıyayız. Bu noktada doğru bir teşhis koymak zorundayız. Hiçbir insani vasıf taşımayan Siyonist işgal rejimi Ortadoğu’nun kalbine saplanmış zehirli bir hançerdir ve tek çözüm Siyonist İsrail’in Ortadoğu’dan sökülüp atılmasıdır.

Gazze direnişi tüm dünya mazlum halklarınca Amerika’nın başını çektiği küresel güçlere karşı verilen onurlu bir varoluş mücadelesi olarak nitelendirilerek desteklendi. Zalimlere karşı mücadelede direnişin yegâne yol olduğu bir kez daha tescil edildi. Kan ve gözyaşını sıradanlaştıran küresel zalimlere karşı teslimiyetçi ve uzlaşmacı yaklaşımların sadece küresel güçlerin ekmeğine yağ sürdüğü bir kez daha teyit edildi. Dünya mazlumları Gazze direnişinin bereketiyle zalimlere karşı daha dik ve daha cesur durma kararlılıklarını haykırdılar.

Amerika, İsrail, Batı Avrupa ve bazı Arap rejimlerinin içinde olduğu şer cephesinin karşısında Gazze’ye destek veren ve bu desteği; İsrail ile tüm diplomatik, askeri, ekonomik ilişkilerini kesme noktasına taşıyan ülkelerin iktidarlarını selamlıyoruz. Ak Parti iktidarının da Gazze halkına destek veren söylemini İsrail ile tüm ilişkilerin kesilmesi noktasına getirmesini umutla beklediğimizi ifade etmek istiyoruz.

IŞİD’in Irak ve Suriye’deki katliamları devam ediyor. Amerika ve Suudi Arabistan’ın birlikte büyüttükleri, Türkiye ve Avrupa’nın dolaylı destek sağladığı bu hareket canavara dönüşerek sahiplerine zarar vermeye başladı. Şimdilerde Ortadoğu’da bu canavarı nasıl kontrol altına alabiliriz senaryoları tartışılıyor.

IŞİD konusunda Türkiye’nin de açık bir özeleştiriye ihtiyacı var. Amerika ile beraber Esad’ı ne pahasına olursa olsun devirmek için her yolu mübah gören Ak Parti Hükümeti’nin bir dönem IŞİD, Nusra Cephesi gibi El-Kaide türevi örgütlere çeşitli şekillerde yardım ettiği artık gizlenemeyecek ölçüde açık bir gerçek… Şimdi yapılması gereken gerek Suriye politikası ile ilgili gerekse IŞİD ile ilgili doğru ve adil bir özeleştiri… Bu yapılmadığı sürece Türkiye’nin dış politikasının samimiyet testinden geçmesi mümkün değildir.

Benzer bir samimiyet problemini hükümetin paralel yapıyla ilgili değerlendirmelerinde de görüyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında ‘Paralel yapının kimin için çalıştığını biliyoruz’ vurgusunu yaparken, paralel yapının Amerika ve CIA için çalıştığını bir türlü ifade edemiyor. Mademki Amerika Türkiye’de operasyon yapıyor, niçin bu şer güç deşifre edilemiyor? Eğer Amerika’nın gücü ve Amerika ile olan ilişkilerimiz buna mani ise, o takdirde ‘Zorlandığımızda gerçekler karartılabilir’ gibi yanlış bir önerme savunulmuş olmaz mı? Bu durum ciddi bir samimiyet sorgulamasını da beraberinde getirmez mi?

 

Milli Eğitim Bakanlığı bir yanlışa daha imza attı. Dünyanın dört bir tarafından topladığı zeki ve başarılı çocukları küresel egemenlerin beklentileri doğrultusunda geleceğe hazırlamak için kurulan Young Guru Academy (YGA) ile Milli Eğitim Bakanlığı anlaşma imzaladı. Anlaşma gereğince ülkemizin zeki çocuklarının özel eğitiminde Young Guru Academy ile işbirliği yapılacak…

Dünya siyonizminin etkili kurum ve isimlerinin Young Guru Academy’i destekledikleri ve bu desteklerini de aleni bir şekilde yaptıkları biliniyor. Dindar nesil yetiştirmekten bahseden iktidar, zeki çocuklarımız için Siyonistlerin güdümündeki kuruluş ile işbirliği yapma projesini nasıl izah edebilir? Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bu konuda acilen açıklama bekliyoruz.

Halkımızı algı yönetimi ile yanlış yönlendirmek isteyenler başarılı olamayacaklardır. Halkımızın feraseti sayesinde hakikatin üstünün örtülemeyeceğine inanıyoruz.

            Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi