Litvinenko İngiltere'ye İstanbul üzerinden geçmiş

Radyoaktif madde Polonyum 210 zehirlenmesi sonucu ölen eski KGB ajanı Aleksandır Litvinenko'nun Rusya'dan kaçıp Londra'ya ulaşmadan önceki kısa Türkiye macerası Britanya basınına yansıdı. Kaçışa yardım eden Rus muhalifi Aleks Goldfarb, 25 Ekim 2000'de patronu da olan Rus oligarkı Boris Berezovski'den, Litvinenko'nun Türkiye'ye kaçtığı ve yardıma ihtiyacı olduğuna dair telefon almış. New York'tan uçağa atlayıp Türkiye'nin güney sahillerine giden Goldfarb, Rus turist kalabalığından ayırt etmesi zor olan ajanı, eşini ve oğlunu bulmuş. Ertesi gün Ankara'ya gidip Joseph adlı Amerikalı avukatla buluşmuşlar. Joseph ABD'de olmadıkları için sığınma hakkı için göçmen vizesi kotası yüzünden uzun süre bekleyebileceklerini iletmiş.

ABD Büyükelçiliği'ne gittiklerinde elçi tarafından baloncuk denen casusluk romanlarındaki ses geçirmeyen odaya alınmışlar. İçeri 40 yaşlarında kara gözlüklü 'siyasi bölümden Mark' olarak tanıtılan bir adam daha girmiş. İkili, ajanla bir saat baş başa görüşmüş. Otele döndüklerinde, Litvinenko ile Goldfarb, KGB'li olduğundan şüphelendikleri bardaki bir adamın kendilerini izlediğini belirlemiş. Hemen bavulları toplayıp İstanbul yoluna düşmüşler. Yolda Litvinenko "Canlı kurtulamayacağım. Türkler beni teslim ederse, kendimi öldürürüm. Gidip Ruslara teslim olacağım. Türkiye'de çürümektense, suçluyum deyip cezasını çekeceğim" diye söylenmiş.

İstanbul Hilton'da gecelediklerinde, Goldfarb planını ortaya koymuş: "Moskova'ya dönüyoruz diyerek bir Batı Avrupa havaalanında aktarma yapacağız ve o ülkeden sığınma isteyeceğiz. En iyisi İngiltere. Orada senin derdini anlatmak kolay olur." Ertesi sabah THY'den Londra bileti almışlar. Ancak Atatürk Havaalanı'nda Litvinenko'nun pasaportu sıkı incelemeden geçirilmiş ve peşlerine iki Türk takılmış. Kapıya koşup son yolcular olarak uçağa binmişler. Pasaport ve biniş kartlarını inceleyen hostes, Litvinenko çiftinin Britanya vizesi olmamasına rağmen niye Londra'ya gittiğini sorgulamış. Goldfarb, "Biz Heathrow'dan gümrüksüz alışveriş yapabilmek için hep Londra üzerinden uçarız" yanıtını vermiş. Üstlerine danışmak için giden hostes, 10 dakika sonra takipçi Türklerden biriyle koridorda görünmüş. Ama "Her şey yolunda. İyi yolculuklar" diyerek belgeleri geri vermiş.

'Türkler bizi sağ salim uçağa bindirdi'

Litvinenko "Olanları anladın mı" diye sorunca, Goldfarb "Evet, Türkler uçağa kadar bize eşlik edip sağ salim binmemizi garantiledi" demiş. Litvinenko da "Bilgisayarlarında sahte ismim vardı. Demek Amerikalılar arayıp uyarmış, çünkü başka kimse adımı bilmiyordu" sonucuna varmış. Nihayet Londra'da Britanyalı göçmen yetkilisinin yasadışı sığınmacı getirmekten tutuklama tehdidiyle karşılansalar da amaçlarına ulaşmışlar.

(Times) Radikal