Yeter ki Avrupa Birliği'ne Alsınlar' Mantığı Nelere Yol Açıyor?

Yeter ki Avrupa Birliği'ne Alsınlar' Mantığı Nelere Yol Açıyor?

Ekrem Şama: 'Yeter ki Avrupa Birliği'ne alsınlar' mantığı nelere yol açıyor?

Milli Gazete Yazarı Ekrem Şama, İstanbul Tabipler Odası’nın eşcinselliği meşrulaştırmaya yönelik etkinliğine tepki göstererek, hükümetten İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etmesini istedi. 
 
Etcep icat edildi mertlik bozuldu
 
Yeter ki bizi Avrupa Birliği’ne alsınlar, her şartı kabul edebiliriz, zihniyetinin ürünü bu İstanbul Sözleşmesi’nin kanunlaşması.
 
Bu sözleşmeye göre devlet her türlü “cinsel tercih” sahibinin tercihlerini yaşamasını garanti altına alacaktır.
 
Kadın ve Aileden Sorumlu Bakanlığı döneminde, koltuğunu kaybetme pahasına bu rezil dayatmayı; “eşcinselliğin biyolojik bir bozukluk, bir hastalık olduğuna inanıyorum” diye kabul etmediği ifade edilen Selma Aliye Kavaf Hanımefendi’yi millet adına tebrik etmemiz gerekiyor. Bu hareketi ile bu rezil sözleşmenin kendisinden sonra gelen “bakanlar” tarafından “bilmeden” ya da “aldatılarak” değil, bile bile kabul edilip yürürlüğe sokulduğu açığa çıkmaktadır.
 
Sonra gelen bakanlar bu rezil sözleşmeyi kabul etmek şartıyla bakan olmuşlar ki, sözleşme TBMM’den geçerek 2014 tarihinde yürürlüğe girmiş. Girmiş de ne olmuş? Tahribat başlamış, nesil bozulmaya yüz tutmuş. Yani “Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu” özdeyişindeki gibi. Önce bu sözleşmenin yavrusu olan ETCEP (Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi), bilmem şu kadar okulda okumakta olan on binlerce evladımıza iki yıl boyunca pilot bölge ve okullar olarak uygulanmış. Pilot uygulama sona ermiş, şimdi resmi kurumların faaliyetlerine baktığımızda bu sözleşmenin uygulanmasının yaygınlaşacağı endişesini taşımaktayız.
 
Öyle anlaşılıyor ki, evlatlarımıza yapılan ETCEP uygulamasından sonra şimdi büyüklere de bu rezillikler bir şekilde öğretilip teşvik edilecek.
 
Resmi kurumlarımızın bazı yazışmaları bu endişelerimizi haklı çıkarıyor. Valiliklerin; bu rezaletin uygulanmasını teşvik etmek için AB’nin gönderdikleri paraların resmi makamlar tarafından “ilgili sivil toplum kuruluşlarına” kullandırılacağı, bunun için şartnameler hazırlanıp yazışmalar yapıldığını görüyoruz. Şu anda bunların uygulanması için hangi safhadalar, bilemiyoruz.
 
Bu İstanbul Sözleşmesi ile ilgili bir görevin de doktorlarımıza verildiği anlaşılıyor.
 
Eskiden “eşcinselliği” bir sapkınlık ve hastalık olarak kabul edip tedavisi için çaba sarf eden doktorlarımız, artık bu tür “cinsel tercihlerin” sağlıklı bir şekilde yaşanıp “daha keyifli” hale gelmesi için çaba sarf edecekler. Bu rezaletin resmi bir dayatma olduğu şuradan belli ki; bu görevi “Tabip Odalarına” vermişler. İşte İstanbul Tabip Odası, bu çerçevede bir panel düzenleyerek “sağlık personelini” eğitime alacak. Her türlü cinselliği hastalıklardan uzak olarak “keyifle” yaşamak için eğitim paneli düzenlediğine dair afiş bunu gösteriyor. Afiş özellikle “rengarenk” olarak hazırlanarak gözlere bir mesaj veriyor. Afişteki şekillere baktığımızda ise şok oluyoruz. Kadın kadına ve erkek erkeğe cinsellik de normal tercihler arasında gösteriliyor. Hem de bu versiyonların KEYİFLİ olduğu fikrini pompalayarak!
 
Bunlar arasında ensest türlerin de meşru kabul edildiği, İstanbul Sözleşmesi’nin ve ETCEP’in dikkatlice incelenmesinde anne, baba, abi, kardeş terimleri yerine “aile bireyleri” teriminin kullanılmasından rahatlıkla çıkarılabilir.
 
Bir kamu kuruluşu olan tabip odalarının bu rezil görevi istemeyerek, mecbur bırakıldığı için kabul etmiş olduğuna inanıyoruz.
 
Ey iktidar yetkilileri.
 
Çikolata kaplı bir zehir gibi topluma sunmaya çalıştığınız  bu rezil sözleşmenin içinde daha nice yıkım formülleri var! Bu toplumsal zehri lütfen yürürlükten kaldırın! Milletvekillerini oldubittiye getirerek kabul ettirmiş olduğunuz anlaşılıyor. Çünkü kiminle görüşsek, biz böyle bir sözleşmeyi ne gördük, ne duyduk, önümüze sadece sözleşmenin ismi geldi ve parmak kaldırdık, diye sorumluluktan kaçmaktadırlar.
 
Aile yapımıza yazık etmeyin!
 
Çekirdeğimizin DNA’ları ile oynamayın!
 
İskandinav ülkeleri bu rezil sözleşmeyi kabul ettiklerine bin pişman iken size ne oluyor?
 
Bu kadar mı gözünüz karardı?
 
Bizim İslami terbiye metotlarımız bize yetmiyor mu ki, bu gibi sapkınlıklardan bazı faydalı neticeler çıkarma derdindesiniz?
 
Tarihe bakın, neler olduğunu görün!
 
Lut Gölü ve çevresine geziler düzenleyin!
 
İtalya’daki Pompei kalıntılarını dolaşın!
 
Kendinize gelin!
 
Neslimizi bozmayın!
 
Bozmayın ne olur!