Umut Kararı Hukuk Cinayeti

Umut Kararı Hukuk Cinayeti

Yargıtay’ın, eski Selam personelinin de aralarında bulunduğu 8 kişiye verilen hapis cezalarını onaması büyük tepki çekti. Umut davası sanıklarından Hasan Kılıç’ın avukatı Cüneyt Toraman, “Bu karar adli bir hata değil, hukuk cinayetidir” dedi.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 28 Şubat sürecinde uydurulan ve varlığı 14 yıldır tespit edilemeyen “Tevhid-Selam ve Kudüs Ordusu” örgütü üyesi oldukları iddiasıyla aralarında Selam Gazetesi’nin eski sahibi Hasan Kılıç, Selam Gazetesi’nin eski Yazıişleri Müdürü Mehmet Ali Tekin, Selam Gazetesi eski Dağıtım Müdürü Abdulhamit Çelik ve Fatih Akıncılar Derneği Onursal Başkanı Mehmet Şahin’in de bulunduğu 8 sanığa verilen hapis cezalarını onadı. Yargıtay’ın kararıyla sanıklar yeniden cezaevine girecek.

HUKUK CİNAYETİ

Gazetemize konuşan Umut davası sanıklarından Hasan Kılıç’ın avukatı Cüneyt Toraman, Umut dava dosyasının Yargıtay’da iken, Umut davasının sanıklarından hareketle, MİT Başkanı Hakan Fidan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, binlerce kişiyi kapsayan Selam-Tevhid soruşturmasının deşifre olmasının, binlerce kişiyi yasadışı olarak dinleyen emniyet ve yargı içindeki cuntayı açığa çıkardığını hatırlattı ve Yargıtay’ın Umut davasını onamasını “hukuk cinayeti” olarak tanımladı.

UMUT DAVASI, 28 ŞUBAT’TA, MASA BAŞINDA ÜRETİLDİ

Toraman, 28 Şubat’taki brifingli yargı kararlarının iptali için kampanyalar düzenlenirken, Yargıtay’ın Umut davasında yerel mahkemenin vermiş olduğu mahkumiyet kararlarını onadığını söyledi.

“Umut davası, 28 Şubat’ta, masa başında üretilen 18 ‘irticai terör örgütü’nden biridir” diyenToraman, “Operasyonun amaçlarından biri, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in çok önceden planlanan İran gezisini erteletmektir. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy cinayetlerinin, İranlı ajanların talimatıyla gerçekleştirildiği iddiası üzerine gezi ertelenmiştir. Operasyonun ikinci amacı, Uğur Mumcu’nun dosyasını kapatmak, üçüncü amacı, İsrail’in Türkiye üzerindeki operasyonlarına itiraz eden Selam Gazetesini susturmak, dördüncü amacı, 28 Şubat darbesine meşruiyet kazandırmak amacıyla irticai terör örgütleri uydurmak, kaybolduğu söylenilen Susurluk silahlarını bu kişilere yamamak, beşinci amacı da, geniş kitleleri korkutmak ve sindirmektir” dedi.

UYDURUK BİR İDDİANAME İLE KAMU DAVASI AÇILDI

Cüneyt Toraman, Uğur Mumcu’nun katili olarak suçlanan Abdulhamit Çelik’in cinayet günü İstanbul’da düğününün olduğunun ortaya çıkmasıyla, operasyonun temelleri çöktüğü halde, uyduruk bir iddianame ile kamu davası açılmıştır. Yargılama sırasında, iddianamedeki iddiaların tamamı çürütüldüğü halde, somut hiçbir kanıta dayanmadan sanıklara çok ağır cezalar verilmiştir” ifadelerini kullandı.

Toraman, bir ceza soruşturmasının, Terörle Mücadele şubesinden Yargıtay’a kadar pek çok aşamadan ve denetimden geçtiğini anımsatarak, “Eğer, emniyet aşamasında yapılan hukuk ihlalleri, savcının gözünden kaçıyorsa, mahkemenin gözünden kaçıyorsa ve Yargıtay’ın da gözünden kaçıyorsa, burada ‘adli bir hatadan’ değil, ‘hukuk cinayetinden’ söz etmek gerekir!dedi.

BU YARGI KARARI UĞUR MUMCU’NUN EŞİNİ BİLE İKNA EDEMEDİ

“İstiklal Mahkemeleri’nin 70-80 yıl önce karara bağladığı bir davadan değil, 2000 yılında başlatılan, operasyonun başladığı günden bugüne kadar bütün evrakların zabıt altında olduğu, Yargıtay’ın karar verdiği bir davadan söz ediyoruz” diyen Toraman, “Bu dava dosyasını, devletin bütün kurumları incelemeye almalıdır. Bu davanın hazırlık soruşturmasından Yargıtay aşamasına kadar nasıl bir hukuksuzluk yapıldığı ortaya çıkacaktır! Uğur Mumcu’nun eşini bile ikna edemeyen bu yargı kararının, kamu vicdanını ikna edebilmesi imkansızdır!” şeklinde konuştu.

YÜZEYSEL BİR İNCELEMEYLE BİLE BOZULUR

Cüneyt Toraman, 28 Şubat darbesinin faillerinin yargılandığı bir konjonktürde, Umut davasında verilen kararın, yüzeysel bir incelemeyle bile bozulması gerektiğini hatırlatarak, Bu davanın sanıkları üzerinden yürütülen Selam-Tevhid soruşturmasına haklılık kazandırmak için, bu davanın sanıkları hakkında verilen mahkumiyet kararlarının onanması için birilerinin devreye girdiği söylentilerine inanmak istememiştim. Ama Yargıtay’ın onama kararı vermesi, bu konudaki şüpheleri güçlendirmiştir” dedi.

YARGITAY ASLA YANLIŞ KARAR VEREMEZ

“Ceza yargılamasında Yargıtay ‘son kapı’dır!” diyen Toraman, Bu usulsüzlüklerin Yargıtay’da ortaya çıkarılması ve giderilmesi gerekirdi! Yargıtay’ın hata yapması kabul edilebilir mi? Türkiye’deki bütün mahkemelerin kararlarını denetleyen bir yargı kurumunun, bu davada ‘terör örgütü’ olup olmadığını, bu davanın sanıklarının terör örgütü mensubu olup olmadığını, iddia edilen eylemlerle ilgili somut kanıt olup olmadığını bilmemesi düşünülebilir mi? Yargıtay’ın, geç karar vermesi anlaşılabilir ama asla yanlış karar veremez!”diye konuştu.

 

yeniakit