İsrail askerlerinin 31 Mayıs 2010'da düzenlediği Mavi Marmara saldırısından 7 yıl sonra iki ülke arasında varılan anlaşmaya göre şartlardan biri hayatını kaybedenlerin yakınları ve mağdurların İsrail aleyhine açtığı davalarda, yasal hasmın Türkiye Maliye Bakanlığı olmasıydı.

Karar'ın haberine göre bu şart Maliye Bakanlığı avukatının mahkeme dosyasına sunduğu dilekçedeki 'ruhsuz' ifadelerle krize neden oldu.

Mavi Marmara kurbanlarının istediği tazminatın 'fahiş' olduğu ve askeri müdahalenin 'göze alınarak' yola çıkıldığı iddiaları ölenlerin yakınları başta olmak üzere kamuoyunun farklı kesimlerinin tepkisini çekti.

Bu süreçte İsrail'in ödediği tazminatın ölenlerin yakınlarına ödenmeyeceğine ilişkin söylentiler de sosyal medyadan hızla yayıldı.

Karar'ın edindiği bilgilere göre, Mavi Marmara konusu, saldırının yaşandığı 2010 yılından sonra yeniden Bakanlar Kurulu gündemine geliyor.

Türkiye'deki davanın düşmesi sonrası Mavi Marmara'nın yabancı mağdurları kendi ülkelerinde İsrail aleyhine açtıkları davaları sürdürüyor.

ABD, İngiltere, İspanya ve Afrika ülkelerinde açılan davaların sonuçlandırılması için Mavi Marmara avukatlarıyla hukuki mücadeleye devam ediyor.

Lahey'de de İsrail'in savaş suçlusu olarak soruşturulması için yapılan başvuruyla ilgili inceleme savcılık tarafından yapılıyor.

Savcılığın ölenlerin sayısını az bularak Lahey için 'hafif' değerlendirmesi yaparak çevirdiği dosya, Lahey Ön İnceleme Mahkemesi tarafından iki kez açtırıldı. Mağdur avukatlarının itirazlarını haklı bulan mahkemenin, Lahey'in bu konuda soruşturma yapması ısrarı savcılığın dosyayı üçüncü kez incelemesini sağladı.

Türkiye'deki davanın düşmesi ve anlaşma İsrail'in dosyanın kapanması için kullandığı argümanlar arasında.