Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

İnsan olan ağlar

Mesajımızın can damarı şu gerçektir: "Doğrusu güldüren de, ağlatan da Allah"tır." Necm Suresi/44.

Doğdukları günden beri İslam"a ve Müslümanların hayat tarzına yönelik hakaret, iftira ve ithamda bulunanlar ne zaman ağlanacağını ve ne zaman güleceğini bilmeyen insanlardır. Allah"a karşı işledikleri iğrenç suç ve günahı hesaba katmayarak yaşayanlar için merhameti büyük olan Rabbimiz böylelerini şu şekilde uyarır: "Artık kazanmakta olduklarının cezası olarak, az gülsünler, çok ağlasınlar." Tevbe suresi/82.
Malum zihniyetin ağlama ve gülme hali alabora olmuştur. Ne zaman ağlanır, ne zaman gülünür konusu, onlar için geçersizdir. Tek suçu kendisini yaratan Rabbine kulluk ve ibadet olanların hayatına, gidişatına gülenlerin işlediği suç çok ağırdır: "İşte siz onları alaya aldınız. Sonunda onlar ile alay etmeniz size beni yad etmeyi unutturdu. Siz onlara gülüyordunuz." Müminun Suresi/110.
Peki, güldükleri Müslümanlar ne yapıyor, ne diyorlardı ki malum insanlar onlara gülüyorlardı? Rabbimiz bu konuya da açıklık getirir ve buyurur: "Zira kullarımdan bir zümre: "Rabbimiz. Biz iman ettik öyle ise bizi affet, bize acı. Sen, merhametlilerin en iyisisin" demişlerdi." Müminun suresi/109.
Müslüman insanları anlayamayanlar, kavrayamayanlar, sürekli onlarla alay ederler ve hayat tarzlarını ülke kalkınmasına engel görürler ve içki masalarında katıla katıla gülerek ömür geçirirler. İşte bu acı gerçeği Mutaffifin Suresi adeta tablolaştırır ve şu gerçeği ortaya kor:
"Günahkârlar, bir zamanlar müminleri küçümser, onların tertemiz, fakat mütevazı hallerine bakıp gülerlerdi. Onların yanından geçerken, birbirlerine göz kırparak onları alaya alırlardı. Ve müminlere reva gördükleri alay, eziyet ve işkenceden sonra taraftarlarının yanına dönerken, içlerinde en ufak bir burukluk duymaz, aksine, bu çirkin davranışlarıyla övünerek, büyük bir gurur ve keyifle evlerine dönerlerdi. Müminleri gördüklerinde: Yazık, bunlar gerçekten de doğru yoldan iyice sapmışlar. Şu dar kafalı, gerici yobazlara bakın, sınırsız zevk ve eğlence içinde hayatı doyasıya yaşamak varken, aslı var mı yok mu belli olmayan, ahret sevabına inanarak, akılsızlık ediyor, doğruluk, dürüstlük, fedakârlık gibi safsatalarla hayatı kendine zehir ediyorlar, derlerdi. Oysa onlar, müminlerin inanç ve yaşantıları üzerinde gözcü ve denetleyici olarak görevlendirilmiş değillerdi. Kendileri günahlar içinde yuvarlanırken, müminlere acıyormuş gibi onların doğru yolda olup olmadıklarına hakemlik ve şahitlik etmeye hakları yoktu. Ama bugün de müminler, inkârcıların cehennemdeki perişan haline bakıp gülecekler. Ve son gülen, gerçekten de iyi gülecek. En güzel altın işlemeli koltuklar üzerinde oturup arkalarına yaslanırken, cehennemliklere bakarak onlara soracaklar: Nasıl, inkârcılar yaptıklarının cezasını gördüler, değil mi?"  Mutaffifin Suresi/29–36. Ayetler kısmen açıklanmıştır.
Tarihimizde, tüm Peygamberler, nice Müslüman devlet başkanları, Allah dostları, ülkesinin ve milletinin sorumluluğunu üslendiğinin farkında olan devlet adamları; mazlumlar için, garipler için hep ağlamışlardır. Ağlamak, Rabbimize karşı acziyetimizin, milletimize karşı sorumluluğumuzun bir göstergesidir. Bu dünyada bu inanç ve niyet ile ağlayanlar, ahrette gülecek, Allah"a isyan ederek gülenler ise, ahrette ağlayacaklardır.
Üç beş tane koyuna çobanlık yapacak kapasitede olmayanların, 2 milyar Müslüman"a çobanlık yapma niyetinde olanları anlaması, kavraması zaten düşünülemez.
Biz Müslümanlar yine Rabbimizle irtibatımıza devam kararı alırken, O"nun açıklamalarını dinlemeye devam edelim:
"Ağlayarak yüz üstü yere kapanırlar. Kur"an okumak onların saygısını artırır." İsra Suresi/ 109.
"Onlara, çok merhametli olan Allah"ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlardı." Meryem Suresi/58. Cuma mesajımızı Ahkaf Suresinin 20. Ayetinin açıklamalı meali ile bitiriyor, cümlenize selam ve saygılar sunuyoruz.
"Allah"ın tek rab ve ilah olduğunu yok sayan, görmezlikten gelen inkârcılar ateşin karşısına çıkarıldıkları gün, Allah, onlara şöyle diyecek: Size vermiş olduğum bütün güzelliklerinizi dünya hayatında hoyratça harcayıp tükettiniz ve size bu nimetleri vereni hiç hesaba katmadan onlarla sefa sürdünüz. Böylece ahrete elleriniz bomboş bir halde geldiniz. O halde, yeryüzünde hak hukuk tanımayıp küstahça büyüklük tasladığınız ve bile bile doğru yoldan çıktığınız için, bugün alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız." Ahkaf Suresi/20.

yeniakit

Bu yazı toplam 1220 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar