Hür Dava Partisinden Suruç Değerlendirmesi

Hür Dava Partisinden Suruç Değerlendirmesi

Suruç olayının Türkiye’yi Suriye’ye çekmek için yapılan başarılı bir operasyon olduğunu belirten HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu, olaydan sonra incirlik üssünün yeniden ABD’ye açılmasına dikkat çekti.

Suruç ilçesinde meydana gelen patlamadan sonra Türkiye’de yükselen şiddet ve değişen gündem hakkında değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tanrıkulu, Suruç olayının milat olduğunu ve Türkiye’yi Suriye’ye çekmek için yapılan başarılı bir operasyon olduğunu ifade ederek, patlamadan sonra incirlik üssünün ABD’ye açılmasına dikkat çekti.

IŞİD’le mücadele adı altında kurulan koalisyon güçlerinin, Türkiye’yi Suriye’ye çekmek için bugüne kadar yapmış olduğu baskılardan bir sonuç elde edemediğini belirten Tanrıkulu, ancak bu güçlerin Suruç’ta patlama olduktan sonra bu hedeflerine ulaştıklarını söyledi.

Suruç patlamasının daha ilk saatlerde IŞİD’in üzerine atıldığını ve onlar aleyhine propaganda yapıldığını belirten Tanrıkulu, fakat şuana kadar IŞİD’in bu saldırıyı üstlenmediğine dikkat çekti.

Amerika ve Türkiye’nin daha önce yapılan konuşma ve müzakereleri neticesinde İncirlik üssünün ABD’ye açılmasına karar verildiğini ifade eden Tanrıkulu, Suruç’ta meydana gelen olayın ise bahane olarak kullanıldığını belirtti.

Türkiye’nin koalisyona katılmasında bazı şartlarının olduğuna vurgu yapan Tanrıkulu, bu şartların; uçuşa yasak bölge ilan edilmesi, Suriye’de güvenli bir bölge oluşturulması ve mültecilerin oraya yerleştirilmesi olduğunu söyledi.

“Koalisyon neticesiz, erken seçim kaçınılmaz”

Genel seçimler sonrası hükümet kurulma çalışmalarına da değinen Tanrıkulu, koalisyon görüşmelerinde de bir neticenin çıkmayacağının görülmesi nedeniyle önümüzde erken bir seçimin kaçınılmaz olduğunu gösterdiğini ifade etti.

“Çözüm süreciyle bölge PKK’ye bırakıldı”

AK Parti’nin özellikle IŞİD saldırılarıyla ve PKK’nin yapmış olduğu saldırılara karşı yaptığı operasyonların, kaybettiği prestijini yeniden kazanmaya yönelik olabileceğine değinen Tanrıkulu, “Özellikle çözüm süreciyle beraber bölgenin PKK’ye bırakılması, PKK’nin silahlandırılması ve bu silahlı unsurların köylere, ilçelere ve şehir merkezlerine inmesi, Kürdistan’da halkın ve iş adamlarının haraca bağlanması, yol kesilerek Kürdistan halkının mağdur edilmesi ve sivil halka yapılan baskınlar, kaçırılmalar, şantajlar hep görmezden gelindi.” ifadelerini kullandı.

“Hükümet, çocukların dağa kaçırılışını görmezden geldi”

Aynı süreçte sol kesimden insanların Kobani’ye gönderilerek orada savaş eğitimi almalarına göz yumulduğuna dikkat çeken Tanrıkulu, “Türkiye içinde özellikle sol kesimden Marksist, Leninist, Sosyalist ve Kominist düşünceye sahip kişiler, Kobani’ye götürülüp 3-5 aylık savaş eğitiminden geçirildi. Bu kişilerin eğitimden sonra tekrar Türkiye’ye gönderilmesi aslında çok büyük tehlikelerin ülkeyi beklediğini gösteriyordu. 13 -15 yaşlarındaki çocukların güvenlik güçlerinin gözleri önünde dağa kaçırılmaları hükümet tarafından görmezden gelindi.” şeklinde konuştu.

“6-7 Ekim’de masum insanlar katledildi”

PKK’nin 7 Haziran’da kırsal kesimde halktan baskı yaparak büyük oranda oy topladığını, HDP’nin silah zoruyla aldıkları oylardan sonra kibre kapıldığını söyleyen Tanrıkulu, “Şehir merkezlerinde Kürt halkına dönük yol kesmelere, sokak kontrollerine, insanlara korku veren şiddete ve muhalif olan insanların susturulmasına şahit olduk. 6-8 Ekim olaylarında birçok masum insan katledildi.” diye konuştu.

HDP/PKK eylemlerinde Kürt halkının can ve malının tehlikeye girdiğini, binlerce işyerinin yakıldığının altını çizen Tanrıkulu, “Bugüne kadar çözüm süreci adı altında yürütülen karşılıklı danışıklı dövüş oldu ama biz bunların herseferinde halka fayda vermeyeceğini ve çözümsüzlük olduğunu dile getirdik. Ve nihayetinde seçimden önce ve seçimden sonra HDP ve PKK’nin tavrının değiştiğini gördük. Daha çatışmacı bir dil kullanılması, tehditler yağdırılması ve PKK/KCK tarafından çözümün bittiği ve her taraftan “Serhıldan” çağrıları yapıldığı bir zamanda Suruç bombasının patlaması aslında bir işaret fişeği olduğunun kanıtıdır.” dedi. (M. Sıddık Bilge/Emrah Deniz - İLKHA)