Başbakan Erdoğan, AKP kampının açılışında, cumhurbaşkanlığı için en geç ay sonu veya haziran ayının ilk yarısı gibi adaylarını açıklayacaklarını söyledi. Sözlerinin satır aralarında ise, Köşk'e aday olması halinde partide boşluk olacağı yolundaki kaygıları gidermeye yönelik mesajlar vardı:

"Ömrümü hizmete, milletime vakfettim. Hatta ortaokul sıralarından itibaren, önce sosyal hizmetlerin, sonra siyasi faaliyetlerin içinde olduk. Hiçbir zaman kendi başımıza hareket etmedik. Bu dava isimlerle değil ilkelerle yürüyen bir davadır. Bizden önce dava taşını omuzlayan nice yiğitler vardır. Bundan sonra da bu dava kişilere bağlı olmazsızın, hor ve öksüz kalmayacaktır. Fatih Sultan Han ne güzel söylemiş, dünya devledi ebedi değildir. Fatih vefat etti ama davası, eserleri bugüne kadar ulaştı." 

“Cumhurbaşkanını milli irade seçecek”

Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilecek olmasının kaygıya sebep olmamasını isteyen Erdoğan, "10 Ağustos 2014'te, yani tam 3 ay sonra cumhurbaşkanı milli irade tarafından belirlenecek, böylece Türkiye'de yeni bir süreç başlamış olacak” dedi. 

Erdoğan AK Parti’nin adayı kim olursa olsun politikaların ise değişmeyeceğini vurguladı. Erdoğan şöyle konuştu:

"Adayımız kim olursa olsun politikalarımız, çizgimiz, yolculuğumuz hız kesmeden devam edecek, ilkelerimiz taviz verilmeksizin muhafaza edilecek, Türkiye ekonomide 2023 hedeflerine doğru kararlılıkla ilerleyecek, adayımız kim olursa olsun çözüm süreci asla sekteye uğramayacak. Kanı durdurmak, göz yaşını dindirmek, kardeşliği en güçlü şekilde tesis etmek için verdiğimiz mücadele asla yavaşlamayacak."

"Afyon bilinçli seçildi"

Erdoğan, konuşmasında sık sık 27 Mayıs 1960 askeri darbesine ve bu darbe sonucunda idam edilen Demokrat Parti’nin lideri Adnan Menderes’e atıfta bulundu. AK Parti’nin 2001 yılında kuruluş kararının da Afyon’da alındığını hatırlatan Erdoğan, 22. İstişare toplantısı için de şehrin seçilmesinin bilinçli bir tercih olduğunu vurguladı. Erdoğan şöyle konuştu: 

"13 yıl sonra bir kez daha önemli bir dönüm noktasının arifesinde Türkiye için çok önemli bir seçimin öncesinde yine Afyonkarahisar'dayız. Yeni kutlu bir başlangıcın kutlu bir dönüşümün istişarelerini burada yapıyoruz. 2001’de Afyonkarahisarda bir yandan AK Parti’nin kuruluş hazırlıklarını yaparken bir yandan da dualar ediyor bu kutlu başlangıcın ülkemiz milletimiz demokrasimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Niyet hayır akıbette inşallah hayrolsun diyorum”

"Yassıada benzeri mahkemelerde yargılanıyor olacaktık"

Erdoğan’ın konuşmasında 17  ve 25 Aralık 2013’de yolsuzluk ve rüşvet operasyonları da önemli bir yer tuttu. Operasyonlarla bir yargı darbesinin amaçlandığını belirten Erdoğan hedefin de kendisinin yargılanması olduğunu söyledi. Erdoğan şunları söyledi:

“Eğer bu operasyonlar başarıya ulaşsaydı inanın şu anda başta şahsım olmak üzere bakan arkadaşlarım çalışma arkadaşlarım, partimizin bazı yöneticileri, mensupları hatta gazeteciler, işadamları Yassıada benzeri mahkemelerde yargılanıyor olacaktı. Bütün planlar buna göre yapılmıştı. Senaryo buna göre yazılmıştı. Şahsımla ilgili söylenen neydi biliyor musunuz ele geçen belgelerde? Şahsımın dönemin başbakanı olarak anıldığı iddianameler dahi hazırlandı, bunlar elimize geçti. Seçilmiş hükümet bir yargı darbesiyle görevden uzaklaştırılacak, CHP’nin MHP’nin, AK Parti'ye sızmış tuzlukların katılımıyla yeni bir koalisyon hükümeti kurulacaktı. Bunlar hazırlandı. MHP’nin merhum Alparslan Türkeş’in kemiklerini sızlatacak biçimde millet ve milliyet mefkuresini ayaklar altına alarak hainlere vagon olması işte böyle bir beklentinin neticesiydi. Aramıza sızmış tuzlukların en zor zamanda çekip gitmeleri işte böyle bir ikbal beklentisinin sonucuydu. Hamdolsun Rabbim bunlara fırsat tanımadı. Millet bu apaçık darbe girişimine imkan vermedi”

“Gençler darbeleri öğrensin”

Erdoğan, özellikle 25  yaşın altındaki gençlere 17 ve 25 Aralık operasyonlarının anlatılması gerektiğini söyledi. Gençlere sağlam kaynaklardan 27 Mayıs, 12 Eylül darbeleri ile 28 Şubat’ı okumalarını tavsiye eden Erdoğan şöyle konuştu: 

"Bu darbeci zihniyet o kadar tembel, o kadar uyuşuktur ki darbe planlarken dahi yenilik yapma zahmetine girişmez. 27 Mayıs’ın darbe planları neyse gidin araştırın, 12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın, diğer darbe girişimlerinin, 17 ve 25 Aralık darbe girişiminin planları da bire bir, tıpa tıp aynıdır. Darbeleri sadece askerler yapmaz. İnanın, yaşadığımız her darbe ve darbe girişiminde, silahlı güçlerin rolü, asgari düzeyde kalmıştır. Demokrasimize yönelik müdahaleleri, silahlı güçlerden daha ziyade bazı yargı mensupları yapmışlardır, bazı medya kuruluşları, bazı sermaye çevreleri, bugüne kadarki her müdahalede ve müdahale girişiminde bunlar baş rol oynamışlardır. Sokağa dökülen, tahrik edilen, hatta eline silah verilen gençler, hemen her müdahalede piyon olarak kullanılmıştır”

“27 Mayıs ve 17 Aralık aynı senaryo”

Erdoğan konuşmasında sık sık 27 Mayıs darbesi ile 17 Aralık operasyonu arasında bağlantı kurdu: 

"27 Mayıs'ta nasıl bir senaryo varsa 17 Aralık sürecinde de aynı senaryo vardı. O gün hukuk, bazı hukuk adamları tarafından nasıl çiğnendiyse 17 Aralık sürecinde de aynen öyle çiğnendi. O gün nasıl manşetler atıldıysa bu yaşadığımız süreçte de aynı manşetler atıldı, o gün gençlik nasıl sokağa döküldüyse bugün de gençlik aynı şekilde sokağa döküldü. Benim ümidim ve arzum şudur; İnşallah ilk darbenin yüzüncü yılında yapılmak istenen 17 Aralık darbesi tarihimizdeki son darbe girişimidir. 30 Mart seçimleri inşallah yüz yıllık darbeler tarihini artık kapatmıştır. 30 Mart, CHP'nin semboli haline geldiği, yani ihtilal ruhunun adeta cenaze namazının kılındığı tarihtir."

Bahçeli’nin çizimine gönderme

Erdoğan konuşmasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin cumhurbaşkanı adayı için muhalefet partileri arasında belirlenebilecek ‘çatı adayı’ çizimine de değindi. Erdoğan’ın sözleri salondakileri güldürdü: 

"Şimdi cebirden ümidi kestiler, kendilerini geometriye vermişler. Üçgenler çiziyorlar, iç açılarını, dış açılarını topluyorlar, cetvel, pergel, gönye sanki cumhurbaşkanlığı seçimine değil de LYS imtihanına hazırlanıyorlar. Böyle bir durumun içindeler. Zaten geometriden anlasalardı paralelle iş tutmazlardı, ondan da anlamıyorlar, çünkü iki paralel çizgi sonsuza kadar birbirine değmez. Bunu görmeleri gerekir. Paralelle iş tutanın da yolu milletle, devletle, iktidarla hele hele Çankaya ile hiç kesişmez."

Kaynak: Al Jazeera