Davutoğlu'ndan Sert Çıkış

Davutoğlu'ndan Sert Çıkış

Türkiye'nin 11 yıllık başarı hikayesinin bir şekilde yok edilmeye çalışıldığını belirten Davutoğlu, özellikle dış basının Türkiye'yi terörle ilişkilendirme çabalarına dikkat çekti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Bazı çevreler El-Kaide tehdidi üzerinden Esad'ı ehveni şer gibi göstermek istiyorlar. 150 bin Suriyelinin ölümünden sorumlu bir rejimin baskısını örtbas etmek için ikisi arasında kıyaslarla bir ehveni şer görüntüsü vermeye çalışıyorlar" dedi
İşte Davutoğlu'nun açıklamalarından satırbaşları:

MÜLTECİ POLİTİKAMIZI "RADİKAL ÖRGÜTLERE YARDIM" OLARAK LANSE ETMEYE ÇALIŞTILAR

Öte yandan, Türkiye'nin Suriye'den gelen mültecilerle ilgili tavrının örnek gösterilen bir tavır olduğunu vurgulayan Ahmet Davutoğlu, bir başka kesim tarafından mülteci politikası üzerinden Türkiye'nin radikal örgütlere yardım ettiği algısının oluşturulmaya çalışıldığını söyledi.

TÜRKİYE'NİN BAŞARI HİKAYESİNİ KARARTMA ÇABASI

Gerek tırla ilgili oluşturulan hava, gerekse de uluslararası medyaya pompalanmak istenen ve malesef Türkiye içinde de bazı kesimlerin destek verdiği bu kampanya herşeyden önce Türkiye'nin bu başarı hikayesini karartarak Ortadoğu halklarını harekete geçiren bu güzel örneği başka bir yere çekme çabası.

ERDOĞAN İÇİN ATILAN "MÜCAHİT" SLOGANI "JIHADIST" DİYE DIŞ BASINA POMPALANDI

Star'ın haberine göre, bunun en çarpıcı örneklerinden birisi, heyecana gelerek, oradaki hissiyat içinde Türk halkının "mücahit" kavramına verdiği anlamı da düşünerek Sayın Başbakanımıza bir slogan atılıyor. Niye atılmasın ki? Kıbrıs'taki direnişi yapanların adı da "mücahit"ti.

Benim gerçekten de bir müslüman olarak da, bir entelektüel olarak da son dönemde neo-oryantalistlerin yaptığı operasyonun en can alıcı kavramlarından birisi, cihat kavramı üzerinde yapılan operasyondur.

Bu, tekrar söylüyorum, neo-oryantalist bir tavırdır.

Şimdi, hem istiklal harbimiz başladığında, Hint müslümanlarının bir anda kollarındaki bilezikleri dahi, kulaklarındaki küpeleri dahi kadınların "madem ki Türk kardeşlerimiz sıkıntıdadır, madem ki bir cihat fetvası yayınlanmıştır TBMM tarafından, bunu vermek bizim için artık bir dini vecibedir" diye o yardımları gönderirken, ya da Kıbrıs'ta direniş yaparken kullanılan "mücahit" kavramı unutulacak... Bir özgürlük mücadelesi, bir onur mücadelesi olarak cihat insanın kendi nefsine karşı ahlaki mücadelesinin adı da cihattır.

Böyle bir kavram, özellikle 11 Eylül etkisiyle de bu özünü kaybederek terörle özdeşleştirilmeye çalışıldı. Bir kere, bizim bu özdeşleştirmeyi reddetmemiz lazım. Bu bizim kabul edebileceğimiz birşey değildir.

TUHAF BİR ANEKTOD

Trajikomik bir anektoddur: Prag'dan Saraybosna'ya atadığımız büyükelçimiz Cihad Bey, benim danışmanımdı. 11 Eylül'den sonra New York'a görev için gittiğinde karşılayan arkadaşları havaalanında ona seslerini duyurmak için "Cihad" diye bağırıyor. Bir anda aradaki herkes yere yatıyor. Savaş deklarasyonu gibi.

CİHAD KAVRAMINI YIPRATTILAR

Bu kavram yıpratıldı. Malesef. Belli çevrelerin, İslamofobik çevrelerin bu kavramı kirletmeye çalışmasını anlarız da, Türkiye'de bu kültür içinde yetişmiş, ve her Hint müslümanıyla karşılaştığında "Anadolu'dan cihat fetvası gelince istiklal harbimizde yardım ettiniz" diye onlara övgüyle, iltifatla, kadirşinaslıkla bakan çevrelerin bu cihat kavramını böyle kirletmesini, kendi gazetelerinde kullanmasını anlamak mümkün değildir.

BU BİR HAÇLI ZİHNİYETİDİR

Hele bunu İngilizce'ye çevirip. "Jihadist" diye çevirip. Sayın Başbakanımızın başka bir kodla anılmasına sebep olmak hiçbir ahlaki temeli olmayan saldırgan bir tutumdur, açık söylüyorum. Bir haçlı zihniyetidir. Veya bir neo-oryantalist zihniyetin bir yansımasıdır.
Kimse buna tolerans gösteremez. "Jihadist" kavramının Batı'da ne anlama getirildiğini, bu kavramın nasıl kirletildiğini bileceksiniz. Ve o derecede önemli bir kavram, İslam kültürü içinde kendi nefsine karşı yapılan ahlaki mücadeleyi içeren bir kavramın böylesine kirletilmesine isyan etmeyeceksiniz, orada saf, aşkla, saygıyla bu kavrama önem vermiş bazı kimselerin "mücahit" diye Başbakanımıza slogan atmalarını "Jihadist" diye çevirip, terörle cihadı yanyana getirmeye çalışacaksınız, bunun ne eleştiri boyutu vardır, ne iyi niyet boyutu vardır. Bu açık bir şekilde, sadece Sayın Başbakanımıza değil, İslam medeniyetine, inancına karşı saldırgan bir tutumdur.

BIRAKIN BUNUNU İSLAM DÜŞMANLARI YAPSIN

Bunu açıkça ifade etmek lazım. Bu İslamofobik bir tutumdur. Bırakın bunu İslamofobik çevreler yapsın. Bırakın bunu İslam kültürüne, medeniyetine zaten düşman olan o ırkçı çevreler yapsın. Ama siz yapmayın. Ne kadar ihtilaf edilirse edilsin, biz bu kavramların kirletilmesine izin verirsek... Terör terördür. Terörün İslam kavramıyla imalı olarak bile özdeşleştirilmeye çalışılması bir tuzaktır. Bu tuzağa bizim düşmememiz lazım.