Ali Babacan Herhangi Bir Tarikata Mensup mu ?

Ali Babacan Herhangi Bir Tarikata Mensup mu ?

Yakın geçmişte kurulan Demokrasi ve Adalet (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, katıldığı programda “Herhangi bir tarikata üye misiniz?” sorusuna yanıt verdi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, gündemdeki gelişmeler ilgili değerlendirmelerde bulundu.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Radyo Karakutu’da yayınlanan Bidebunuizle programında, gazeteciler Yavuz Oğhan ve Akif Beki’nin sorularını yanıtladı. Babacan, “Merkez Bankası dövizi bulmadan para basmaya devam ederse daha fazla kur, daha fazla enflasyon olarak karşımıza çıkar” dedi. Babacan, Türkiye’nin özgürlükler, demokrasi, hukuk, medya özgürülüğü noktasında uluslararası alanda gerilediğini ifade ederek, Türkiye’nin yönetim şeklini “Otokratikleşme eğilimlerin oldukça yüksek” diye tanımladı.

Koronavirüs önlemleri kapsamında kapatılan AVM’lerin 11 Mayıs itibari ile açılmasını da değerlendiren Babacan, “Koronavirüs henüz aşısı ve ilacı yok. Bu virüs hala var ve dolaşıyor. Belki tedbirler yavaş yavaş yumuşatılabilir. ama Bilim Kurulunun önerileri önemlidir. Onların sağlık için söyledikleri herşey birinci sırada tutulur. AVM’ler açılacaksa bu belli tedbirler kapsamında olmalıdır. Tüm dünyada ikinci dalga riski var. Kararlar akıl, bilim ve istişare ile verilmelidir. Böyle midir acaba” dedi.

“BÜYÜK ÜLKELERİ KAPATARAK YÖNETEMEZSİNİZ”

“Televiyon kanallarının önemli bir bölümü ve gazeteler tamamen iktidar partisinin kontrolüne girdiği için önemli ölçüde izleyici kaybı yaşadı” diyen Babacan, “Bir tarafı tek ses haline getirdiğiniz zaman insanlar alternatiflere yöneliyor. İnsanların bir kısmını etki altında tutabilirsiniz. Ama tümünü tutamazsınız. alternatif mecralara yöneliyor. Hükümetin yeni düzenlemesi de var. Sosyal mecrayı da kontrol altına almaya çalışıyorlar. Teknoloji onu düzenlmeye çalışanlardan çok daha hızlı koşan bir alan. İşleri daha zor bu açıdan. Bugün bir YouTube kanalının yayına girmesi 30 saniye. Büyük ülkeleri kapatarak yönetemezsiniz. Büyük ülkeyi özgürleştirerek yönetebilirsiniz” diye konuştu.

“AK PARTİ’YE SORSUNLAR, BENDE MERAK EDİYORUM”

İktidar partisinin ortaklarına baktığında hayret ettiğini belirten Babacan, “Nasıl olur da böyle zihniyetlerle bir araya geliniyor. Bir yanda hayret ediyorum, bir yanda üzülüyorum. 28 Şubat döneminde siyasette değildim, işimdeydim. 28 Şubat’a dair sorular varsa muhatabı AK Parti’dir, yöneticileridir, lideridir. Bu sorular kendilerine yöneltilmeli. Gerçekten onlarda aynı fikirdeler mi değil mi? çok yakınlar ya, bende merak ediyorum doğrusu” dedi.

“28 Şubat’ın ruhu hortlamış olabilir mi?” şeklindeki soruya Babacan, “Bugün de özgürlükler kısıtlamış, hak sorunu, hukuksuzluk sorunu var. Kıyaslamak biraz zor. Üzerinden zaman geçti” diye yanıt verdi.

Babacan, zor bir süreçten geçildiğini kaydetti.

“BİZİM LİDERLİK TARZIMIZ DEMOKRATİK BİR LİDERLİK”

Bugüne kadar açık bir tehditle karşı karşıya kalmadıklarını belirten Babacan, “Ana akım medyada yok görmek gibi bir tutum var” dedi. Babacan, teşkilatlanma sürecinde olduklarını söyledi. Babacan, “Biz Türkiye için ortaya koyduğumuz perspektifinden eminiz. Sağcısı, solcusu bizim için önemli değil. Bütün vatandaşlarımız için çalışacağız. Farklı faklı liderlik biçimleri vardır. Bizim liderlik tarzımız demokratik bir liderlik. Bu halka daha iyiyi sunmak istiyoruz” dedi.

“HASTA DEMOKRASİYİ İYİLEŞTİRMEYE GELİYORUZ”

Babacan, “Türkiye’de uluslararası sıralamalarda geldiği noktaya bakınız. Özgürlükler, demokrasi, hukuk, medya özgürülüğü noktasında aşağı iniyoruz. Otokratikleşme eğilimlerin oldukça yüksek olduğu ve otokrasi trendinin kötüye doğru gittiği bir ülke Türkiye. Kötünün kötüsü var. Seçim oldu geçen sene. Demokrasi ölmedi, hala hayatta ama hasta. Biz hasta demokrasi alanını genişletme mücadelesi vereceğiz” diye konuştu.

“ERKEN SEÇİMİ ZAYIF İHTİMAL GÖRÜRÜM”

Babacan, “Güç eldeyken, İstanbul, Ankara, Antalya, Adana kaybedilmişken, 2023’e kadar sürdürmek varken, bugün neden riske edilsin. Bu yıl bir seçimi ben zayıf ihtimal olarak görürüm. Erken seçim tetikleyecek iki husus olur. Birinci husus ittifak ortakları arasındaki ilişki bozulabilir, ikinci hususta ülkenin şartları zorlar. Ancak bu şartlar ülkeyi seçime götürür dedi.

Babacan, kuruluş aşamasındayken diğer partilerden partilerine geçmek isteyen milletvekilleri olduğunu dile getirerek, “Teşkilatlarımızda görev alacak kişilerin en az yarısının daha önce başka partide siyaset yapmamış olan kişilerden seçeceğiz. Parti kimliği oluşturduktan sonra gelmek isteyenleri alırız” dedi.

Ali Babacan Herhangi Bir Tarikata Mensup mu ?

Babacan, “Her hangi bir tarikata üye misiniz?” sorusuna “Hiçbir zaman olmadım. Benim annem, babam hiçbir zaman olmadılar. Ailemde hiç kimse olmadı, yakın çevremi söylüyorum. Çünkü biz açıkçası aile olarak akla çok önem veriyoruz. Ben aklımı asla hiç kimseye teslim etmedim bugüne kadar. Her zaman kendi hür irademle hareket ettim. Benden büyük tek bir irade var, o da ilahi irade. Onun haricinde ben kendi irademle hareket ettim. Hayatımın her aşamasında, AK Parti içerisinde dahi. Bunları neyden anlayabilirsiniz. Aşağı yukarı 17-18 yıllık bir AK Parti geçmişim var. Ve o süre içerisinde benim açıklamalarım var. Bütün görüntüleri tarayın, ağzımdan çıkan her şeyi tarayın. Ben hepsinin altına imzamı atarım” dedi.

Babacan, Diyarbakır Valisi ve kayyumunun AK Parti yöneticileri ile toplantı yapmasını da, “Diyarbakır’daki hadise, şu anda ki Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, ama aynı zamanda bu sistemden sonraki fiili uygulama işi öyle bir noktaya getirdik ki, bu tür tablolar açıkçası beni hiç şaşırtmıyor. Vali kime bağlı, İçişleri Bakanı’na, İçişleri kime bağlı, Cumhurbaşkanı’na. Peki Cumhurbaşkanı Diyarbakır İl Teşkilatı ile oturup toplantı yapabiliyor mu, aynı zamanda partinin genel başkanı olarak yapıyor. Cumhurbaşkanı’na bağlı çalışan vali yaptığı zaman “vay canına bu nasıl oluyor” deniliyor. Sistem baştan yanlış. Türkiye’de ne zaman Cumhurbaşkanlığı forsu ile AK Parti bayrağı yan yana konulmaya başlandı o günden bu güne dikiş tutmuyor. Sistem yanlış. Anayasa’daki Cumhurbaşkanlığı yemininde tarafsızlık var. Dolayısıyla bu sitemle Türkiye’nin devam etmesi mümkün değil. Eski sisteminde eksiklikleri var. Biz güçlendirilmiş parlamenter sistem diyoruz. Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var” şeklinde değerlendirdi.