ABD’li gazeteci Tucker Carlson, The American Conservative dergisine verdiği röportajda, Arizona eyaletinin Phoenix kentinde Turning Point USA tarafından düzenlenen AmericaFest konferansında yaptığı açıklamaları savundu. Carlson, “Müslüman nefreti”nin, İsrail’in çıkarlarına hizmet eden dış politikaları meşrulaştırmak için kullanılan “klasik bir psikolojik operasyon” olduğunu söyledi.
Carlson, son on yıllarda “radikal İslam” olarak tanımladığı eylemler nedeniyle öldürülen tek bir Amerikalı tanımadığını belirterek, buna karşılık uyuşturucu ve dijital bağımlılığın yaygınlaşması gibi nedenlerle hayatını kaybeden, işini kaybeden ya da sosyal ve psikolojik çöküş yaşayan çok sayıda insan tanıdığını ifade etti.
ABD toplumunun, kendi ifadesiyle, “İslam’la hiçbir ilgisi olmayan geniş çaplı bir yıkıma” maruz kaldığını dile getiren Carlson, bazı platformların Amerikan toplumsal dokusu için herhangi bir dış tehditten daha büyük bir tehlike oluşturduğunu savundu. Carlson, bireylerin kimlikleri ya da dini aidiyetleri üzerinden değil, eylemleri üzerinden sorumlu tutulması gerektiğini vurguladı.
Öte yandan Carlson, ABD-İsrail ittifakının Amerikan çıkarları açısından giderek “bir yük” haline geldiğini söyledi. Aynı konferans kapsamında yapılan kamuoyu yoklamalarında ise “sözde radikal İslam” ABD için en büyük tehdit olarak sıralandı.
Ayrıca, “Somaliland”ın tanınmasına ilişkin kararın ardından geniş çaplı kınamaların yükseldiği, bu kapsamda yarın acil bir toplantı yapılmasının planlandığı bildirildi.
İsrail’in Ekim 2023’te Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarını başlatmasından bu yana eleştirilerini sertleştiren Carlson, söz konusu savaşı “soykırım” olarak nitelendirdi. Carlson, İsrail makamlarını suçları gizlemek amacıyla gazetecileri kasıtlı olarak hedef almakla suçladı ve Washington’un Tel Aviv’e verdiği koşulsuz desteğin, ABD’yi Gazze’de yaşananlardan ortak sorumlu hâle getirdiğini ifade etti.