Yasin'in Şehadetini Kerbelaya Benzetti

Yasin'in Şehadetini Kerbelaya Benzetti

PKK’nin, Diyarbakır'da Kurban eti dağıtırken şehit ettiği 16 yaşındaki Yasin Börü ve 3 arkadaşının şehadetinin, Kerbela’da şehid edilem İmam Hüseyin ve 72 Yareni’nin şehadetine benzeten Başbakan Ahmet Davutoğlu, "şehidimiz Yasin Börü de sembol olarak Hazr

PKK’nin tahriki sonucu 35 kişinin can verdiğini hatırlatan Davutoğlu, bunlardan birinin Bingöl’deki saldırıda hayatını kaybeden Amasyalı başkomiser Hüseyin Hatipoğlu olduğunu söyledi.

Şehid Yasin Börü ile Hüseyin Hatipoğlu’nun aynı hain örgüt tarafından katledildiğini belirten Davutoğlu, şöyle devam etti: ''Yasin Börü, belki güvenlik güçlerimizden değil ama kurban eti dağıtmak için, hayır, hasenat için arkadaşlarıyla yola çıkan Yasin Börü'yü, 16 yaşındaki Yasin Börü'yü üçüncü kattan aşağı attılar, taşla başını ezdiler, katlettiler. Şimdi oynanan oyuna karşı sembol iki isim, Hüseyin Hatipoğlu ve Yasin Börü. Biri Türk, biri Kürt. Ama bu hainlerin elinde şahadet şerbetini tattıkları gibi eminim ahirette de dünyada olduğu gibi omuz omuza 'şehitler' olarak haşrolacaklar. Bu da şuna işarettir ki böyle bir Vandalizm, terör geldiğinde Türk, Kürt, Arap hiçbir özellik taşımadan, herkesi aynı anda katlediyor. Aslında Muharrem ayı yaklaşırken şehidimiz Hüseyin Hatipoğlu da vatandaşımız ve bu anlamda şehidimiz Yasin Börü de sembol olarak Hazreti Hüseyin'in makamına yükseldiler. Muharrem ayı yaklaşırken Kerbela'da nasıl Hazreti Hüseyin şehit olmuşsa, bu kardeşlerimiz de eşkiyaların ve fetret çıkarmak, kardeşi kardeşe düşman etmek isteyenlerin ellerinde şehit oldular.''

''Fetrete kesinlikle izin vermeyeceğiz''

Konuşmasında, "Şimdi HDP'nin de CHP'nin de Demirtaş'ın da Kılıçdaroğlu'nun da hesap verme vaktidir" ifadesini kullanan Davutoğlu, ''Türk'ü Kürde kırdırmak isteyenler, Kürdü Türk'e düşman etmek isteyenlere izin vermeyeceğiz, vermeyeceğiz. Şimdi, gelip sığındığımız Amasya'dan haykırıyoruz, aşk şehri Amasya'dan diyoruz ki, bizim siyasetimiz aşk ve muhabbet siyasetidir. Türkü Kürte, Kürt'ü Türk'e ve bu topraklarda yaşayan herkesi, Aleviyi Sünniye, Sünniyi Aleviye kardeş kılma siyasetidir. Nasıl Ferhat Şirin ile bir aşkla, muhabbetle buluşmuşsa, bu toprakların doğusu batısıyla, kuzeyi güneyiyle aşkla, muhabbetle buluşacak Allah'ın izniyle'' diye konuştu..

Milli birliği, devletin düzenini esas almak üzere, kamu düzenini en güçlü şekilde ihdas edeceklerini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti: ''Şimdi biz bazı tedbirler almaya başlayınca, bu tedbirleri yasal çerçeveye oturtma kararlılığı gösterince hemenbirtakım çevrelerden sesler yükselmeye başladı. 'Türkiye otoriterleşiyor mu?', 'Türkiye polis devleti haline dönüşüyor mu?' diye. Peki, Yasin Börü'nün, Hüseyin Hatipoğlu'nun hunharca katledilmelerine niye sessiz kaldınız? Bilsinler ki Türkiye'nin dirliği, düzenliği söz konusu olduğunda, kamu düzeni söz konusu olduğunda her türlü tedbiri hiç çekinmeden alacağız. Ama özgürlükleri de kararlılıkla koruyacağız ve geliştireceğiz. Demokrasi ve özgürlüklerden bir nebze dahi fedakarlık etmeyeceğiz.

Ama eğer iki, üç gün içinde bin 122 bina yıkılmış, yakılmışsa, bu binaların içinde kuran kursları var, müzeler var, 214 tane okul var, okul. Öğrenciler için yapılan okul. Onlar o okulları yakarak bu ülkenin gençlerinin, çocuklarının geleceğini yakmak istediler. Bu binaların içinde AK Parti binaları var. Neden o AK Parti'ye saldırdılar biliyor musunuz? Demek istediler ki, 'Bu bölgede sadece biz siyaset yaparız. Siyaset yapma özgürlüğü bize aittir'. Biz de onlara, buradan, Amasya'dan diyoruz ki, 'Siz ne yaparsanız yapın, bu ülkenin her bir karışında siyaset yapmaya, milli birliği korumaya, savunmaya devam edeceğiz.''

''Suç işlemeye niyetleri var''

"Bu baskılara direnen kahraman belediye başkanlarını Ankara'ya çağırdığını" belirten Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Hepsi tam bir kararlılıkla ifade ettiler, 'Ne yaparlarsa yapsınlar bu Vandalizme geçit vermeyeceğiz' dediler. Onları da Amasya'dan selamlıyorum. Her bir Güneydoğu ve Doğu Anadolu'daki belediyemizi selamlıyorum. Kahramanca hem al bayrağı, hem AK Parti bayrağını oralarda dalgalandırdıkları için. O binaları, ambulansları yakanlar yıkanlar bunları yapabilecekler, siyaset özgürlüğünü yok edecekler, insanlarımızın, vatandaşlarımızın seyahat özgürlüğünü yok ederek, yolları kesecekler, fikir özgürlüğünü yok ederek kendileri dışında düşünenleri 3. katlardan atıp katledecekler... Bütün bu özgürlükler yok edilirken susanlar, şimdi biz bunların hesabını sormak için tedbir aldığımızda seslerini yükseltecekler. Yok öyle yağma. Biz bu ülkenin hiçbir semtini, mahallesini, köyünü, kasabasını, ilçesini, ilini, eşkıyaya, teröristlere, Vandalizme teslim etmeyiz, mağdur etmeyiz. Gereken tedbirleri de alırız.''

Davutluğu’nun katliam 11 gün sonra gelen bu açıklamalar “gecikmiş açıklamalar” olarak değerlendirilse de,  Hz. İmam Hüseyin ve yarenlerinin şehid edildikten sonra mübarek bedenleri atlara çiğneten Yezid’in yolundan giden PKK’den, silah ve bıçaklarla şehid ettikleri şehid Yasin (16), şehid Hasan Gökgöz, şehid Riyad Güneş ve şehid Hüseyin Dakak’ın, nazik bedenlerinin üzerinden arabayla geçilmesinin hesabının sorulacağına dair söz vermesi şehid ailelerinin yüreğine su serpti.