Riyad İle Türkiye Arasında Soğuk Rüzgarlar

Riyad İle Türkiye Arasında Soğuk Rüzgarlar

Ortadoğu konuları uzamanı Abdel Bari Atvan, Arabistan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin soğuduğuna değinerek, “ Türkiye’nin beklenmedik en açık tepkisi Suriye ile barış olacaktır” dedi.

Ortadoğu konuları uzamanı Abdel Bari Atvan yazısında Türkiye’nin durumuna ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın son zamanlarda Ankara’nın siyasi yaklaşımlarının değişmesiyle ilgili tutumlarına ve bunun sonuçlarına değindi.

Abdel Bari Atvan şunları yazdı: “Bu günlerde Recep Tayyip Erdoğan’ın beklenmedik tutumları ve eylemleri bir hayli fazla ve çeşitlidir. Öyle ki insanın tüm bunlara yetişebilmesi için ara ara nefes alması gerekmektedir. Ama en beklenmedik ve açık tepki; Suriye ile barış, bu ülkeyle müzakerelere başlanılması ve Türkiye hükumetinin Suriye’ye karşı tüm askeri ve siyasi bakışını değiştirmesi olacaktır.

Biz bu konu hakkında defalarca konuştuk ve Türkiye’nin ikinci adamı olan Binali Yıldırım’ın “Suriye’deki savaşın faydasız olduğu, kan gölünün durması gerektiği ve komşu ülkelerle sıfır sorun politikasına dönülmesi” yönündeki konuşmalarını birçok kez aktardır. Ama bu defa konu yeni ve bu konu hakkındaki vurgulamalar bu kez Erdoğan’ın kendisinin ağzından ve belki de bu, bazılarının kalbini tutuşturacak ve bazılarını da kalp krizinden öldürecek en büyük beklenmedik hareket.

Erdoğan kendisini destekleyen halkın karşısında, ülkesinin komşu ülkelerle sorunlarını geride bırakacağını söyledi. Erdoğan, Türkiye Hükumetinin Milli Güvenlik Konseyinden sonra önemli kararlar alacağını açıkladı.

Erdoğan liderliğinde, Başbakan, güvenlik ve askeri üst düzey yetkililerinin katılımıyla gerçekleşen bu Milli Güvenlik Konseyinde hangi kararlar alınacağını bilmiyorum ama Erdoğan’ın komşu ülkelerinden büyük sorunları geride bırakacağı ülke, Türkiye’nin bu günlerde terörizm, Ankara ve İstanbul’daki patlamalar, Kürtlerin Suriye’nin kuzey sınırları boyunca bir Kürt devleti kurma beklentileri gibi çırpınıp durduğu bütün sorunların kaynağı olan Suriye’dir.

Tabi biz Türkiye’nin; Irak’la, Mısır’la, İran’la ve hallolma yolunda olan Rusya ile olan sorunlarını inkâr etmiyoruz. Ama bu sorunların tamamı ikincil sorunlardır ve bu sorunlar doğrudan Suriye meselesine bağlıdır. Türkiye’nin bu meseleye karşı politikasını değiştirmesi halinde bütün sorunlar hallolacaktır.

Biz bu yazıda Erdoğan’ın bu konudaki bütün açıklamalarının içeriğini araştırıp değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu açıklamaların ve içeriklerin özetinden aşağıdaki konuları elde edebiliriz.

İlk olarak: Erdoğan hükumetinin Washigton ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi konusuna siyasetin ve basının ani yaklaşımı, Avrupa Birliğinin idam cezasının yeniden yürürlüğe girmesi halinde Türkiye’nin Avrupa Birliğine girme müzakerelerini durdurması yönünde yaptığı tehditleri görmezden gelme ve önemsememe, Amerika’da yaşayan Türk tebliğcilerden olan ve resmi olarak başarısızlıkla sonuçlanan Türkiye’de gerçekleşen darbede parmağı olduğu öne sürülen Fetullah Gülen’in iade edilmemesi halinde Türkiye ve Amerika ilişkilerinin kopması ihtimali.

İkinci olarak: Binali Yıldırım’ın Suriye ile ülkesinin yeniden ilişkilere başlaması ihtimali hakkındaki açıklamalarıyla birlikte, Türkiye ve Arabistan arasındaki ilişkilere hâkim olan soğukluk ve Suudi medyasında Türkiye’de başarısızlıkla sonuçlanan darbe hakkında yaşanan karışıklık ve panik. Bu durumu Arabistan’ın resmi kanallarından El-Ahbariyye ve yarı resmi olan El-Arabiye’nin darbeye destek veren yayınlarında görebiliriz. Darbenin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra bu kanallar kendilerini toparlasalar da yine de darbenin başarısızlıkla sonuçlanmasına gereken tepkiyi göstermediler.

Üçüncü olarak: Suudi Dışişleri Bakanı Adil El- Cübeyr, Brüksel’de Körfez Arap ülkeleri ve Avrupa Dışişleri Bakanlarının oturumunda çok ilginç açıklamalarda bulunarak şunları söyledi: “Suriye krizinin çözümü için bir ümit bulunmaktadır. El-Cubeyr bu açıklamasıyla eş zamanlı olarak, ülkesinin IŞİD ile mücadelede Suriye’deki muhalifleri desteklemeye devam ettiğini de belirtti. İlginç olan husus şu ki, El-Cübeyr her zamankinin aksine, Suriye’de siyasi bir çözüme dair ümitliydi ve kesin olarak Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad’ın ya barışçıl bir şekilde ya da savaşla gitmesinden bahsetmedi. Olayların sürecinden öne geçmek ve hızlı sonuçlar almak istemiyorum ama şunu söylemekte de kuşku duymuyorum; Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad aşağıda bahsedilen deliller nedeniyle Türkiye’de başarısızlıkla sonuçlanan bu darbede en büyük kazanadır; ister bu darbe gerçek olsun ister düzmece.

İlk olarak: Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin yakınlaşması kesindir ve bu ilişkilerin görülmemiş bir stratejik işbirliği aşamasına girmesiyle, belki de Amerika ve Türkiye arasındaki ilişkiler bozulacaktır. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov önceki gün Moskova ve Ankara arasında Suriye konusunda sağlam işbirliği vurgusunda bulundu.

İkinci olarak: İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan ile telefon görüşmesi, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın fazlasıyla takdirini kazandı. Bu telefon görüşmesinde Hasan Ruhani, Erdoğan’ı yaşanan darbeyi başarısızlıkla sonuçlandırmasından dolayı tebrik etti ve ülkesinin Türkiye ile işbirliğine hazır olduğunu söyledi. Belki de bu konu Rusya ve İran’ın Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin eski haline dönmesi için aracılıklarının bir başlangıcı olabilir.

Üçüncü olarak: Suriyeli muhalif tarafların üç gün önce siyasi meydandan kaybolması ve en azından şimdiye kadar bu tarafın heyetinin Erdoğan’la dayanışma için Ankara’ya gitmemiş olmasıdır.

Türkiye’de sahne değişecek ve Türkiye darbeden sonra, eski Türkiye ile farklı olacak ve tabi Erdoğan’ın durumu da.