Pakistanlı Sünni Alim: Şuurlu fetvalar Şii-Sünni Vahdetini Arttırıyor

Pakistanlı Sünni Alim: Şuurlu fetvalar Şii-Sünni Vahdetini Arttırıyor

Pakistan Alimler Birliği Partisinden on bir yetkili, İran İslam Cumhuriyeti’nin Pakistan’ın Lahor eyaletindeki İslami Kültür ve İlişkiler Teşkilatının yetkilileriyle bir araya geldi.

Pakistan Alimler Birliği Partisinden on bir yetkili, İran İslam Cumhuriyeti’nin Pakistan’ın Lahor eyaletindeki İslami Kültür ve İlişkiler Teşkilatının yetkilileriyle bir araya geldi.
Pakistan Alimler Birliği Partisi Genel Sekreteri Emced Çaşti ilk olarak şu ifadelerde bulundu: ‘Bu partinin kurulma ve faaliyetlerini sürdürme amacı, Muhammedi (s.a.v) sistemi yaymak ve Allah’ın Resulü ‘nün Risalet’ini ve şahsiyetini korumaktır.
Pakistan Alimler Birliği Partisi Pakistan’da Ehl-i Sünnet’in en büyük siyasi ve dini partisidir. Bu partinin yetkilileri İran İslam İnkılabının zaferinden önce İmam Humeyni (ra) Paris’teyken onu desteklemiş ve emirlerine itaat etmiştir.
Tekfirci grupların yaptıklarına karşıyız ve onu kınıyoruz ve İslam mezheplerinin yakınlaşmasını, Şii ve Sünni arasında birlik olmasını istiyoruz. Filistin halkını savunma, Yemen konusu, Baki mezarlığına yapılan saygısızlık ve radikalizmle mücadele gibi konularda bizim partimizin duruşu İran İslam Cumhuriyeti ile aynı yöndedir.’
Daha sonra Pakistan Alimler Birliği Lideri Pir Seyyid Muhammed Masum Hüseyin Şah Nagavi bir konuşma yaptı ve şu ifadelerde bulundu: ‘İmam Humeyni (ra) Filistin değerlerini desteklemiş, dünya Müslümanlarına yapılan zulme itiraz etmiş ve Sünni ve Şii arasında vahdet dalgalarını dünyada daha da alevlendirmiştir.
İmam Humeyni, İmam Hamanei ve Ayetullah Sistani’nin İslam mezhepleri arasında yakınlık ve Şii ve Sünni arasında vahdet hakkındaki fetvaları, Şii ve Sünni arasındaki yapay bölünmelerin yüzde 90’ını gidermiştir. Bu fetvaların ardından aradan 1400 yıl geçmesiyle birlikte Muhammedi (s.a.v) sistem yeniden kendini göstermiştir. Bu yüzden Pakistan Alimler Birliği Partisinin kurucusu merhum Abdülsettar Han Niyazi, İran inkılabının ıtrını alınca, “bu devrim sadece İran devrimi değil, İslami bir devrimdir” nidasını haykırmıştır.