Sadr, yaptığı açıklamada, yürütülen savaşta ölenlerin cesetlerinin teşhir edilmesine karşı çıkarak işkence edilmemesi çağrısında bulundu. Kendisine bağlı silahlı grup olan Barış Tugayları başta olmak üzere Şiilerden oluşan Halk Toplulukları ve diğer çatışan unsurların, ahlak dışına çıkmadan mücadelelerini yürütmeleri gerektiğini belirten Sadr, "İster Irak güvenlik güçleri, ister Halk Toplulukları ve Barış Tugayları isterse 'yüzsüz milisler' olsun, cesetleri teşhir eden, işkence yapan veya kafa kesenlerin mutlaka cezalandırılması lazım" dedi.

Ordu birliklerinin de hassas davranması gerektiğini hatırlatan Sadr, askeri birliklerle hareket edip savaşan kesimlere, "Ordunun savaşında yanında durarak konumunu güçlendirin. Sürekli işbirliği ve istişare içerisinde olun. Kurtardığınız bölgelerin güvenliğini onlara teslim edin. Ordunun gücü, Irak ve halk için güvencedir" çağrısında bulundu.

Sadr, güvenlik güçlerinin özgürleştirilen bölgelerin yeniden imarı için hükümet makamlarıyla işbirliği içinde hareket etmelerinin şart olduğu aktararak, kurtarılan ve özgürleştirilmesi beklenen bölgelere insani ve gıda yardımı ulaştırılmasının ihmal edilmemesini sözlerine ekledi.

Musul'un 10 Haziran 2014'te DAİŞ'in kontrolüne geçmesinden sonra terör örgütü ve Irak ordu birlikleri arasında devam eden çatışmalarda tarafların birbirlerine karşı acımasız uygulamaları dikkati çekiyor. DAİŞ, rehin aldıkları askerlerin kafalarını kesip cesetlerine yaptıkları işkenceyi sosyal medyada yayımlarken, ordu birlikleri de ele geçirdikleri militanlara benzer yöntemler uyguluyor. Özellikle Şiilerden oluşan Halk Toplulukları mensupları, Irak ordu birlikleriyle DAİŞ'ten geri aldıkları bölgelerde yaptıklarıyla tepki topluyor. Irak Parlamentosu'nda tartışma konusu olan karşılıklı olarak cesetlerin teşhir edilmesi ve ölüye işkence görüntülerinin çokça yayımlanması üzerine Şii ve Sünni din adamları, zaman zaman yaptıkları çağrılarla "insanlık dışı" yöntemlere son verilmesi çağrısında bulunuyor.

(AA)