Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Olmuyor efendim olmuyor!

Ne kadar uğraşsa da olmuyor. Uğraşı uğraşı değil çünkü. CHP’den söz ediyorum. CHP’nin derdi beni üzdü, bana neyse… İnsanız üzülüyoruz tabii, içinde bulunduğu cendereyi görünce CHP’nin haliyle üzülüyoruz yani. Ne de olsa onlar da bu ülkenin siyasetinin bir parçası, gece gündüz kafası ütülenen bizleriz yani. Ama olmuyor. Bir türlü beceremiyor, zincirlerini kıramıyor CHP. Kıramaz tabii diyebilirsiniz, doğru siz de haklısınız derim ben de. Zincirin adı CHP zira. Nasıl kırsın ki. Bir öyle bir böyle kıvranıp duruyor da hayır! Bir türlü olmuyor, kıskıvrak yakalanmış CHP. Hani sosyal bilimlerde “nature-nurtüre” doğa mı yetiştirme mi diye bir tartışma vardır ya tam da buna örneklik CHP’nin hali. Bu konuyu işlerken öğrencilere önce bazı özelliklerin tabii olarak yani doğuştan mı yoksa sonradan mı edinildiğini sorar bunun üzerinden tartışırız. Fıtratı itibariyle mi bir şey olduğu hal ve şekildedir, yoksa sonradan mı olduğu hale evrilmiştir, bir başka deyişle çevresel faktörler rol oynamış mıdır, oynamamış mıdır diye sorarız. CHP’yi de bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor diyorum. Sonda söylemem gerekeni başından söyleyeyim. Mesele CHP olunca tabiat ve onunla gelen fıtrat üzerinde durmak gerekiyor.

CHP sonradan olma değil de başından beri ne ise o. Çevresel faktörlerle değişen gelişen, evrilen, çevrilen bir oluşum değil. Fıtratı gereği olanda “kalakalmış” olan. Zincir benzetmesi de burada devreye giriyor. Zincirini kır ey CHP diyoruz, olmuyor, zincir de CHP çünkü. Eli, kolu, ayağı, dili zincir adamın. Kendini kilitlemiş, “zincirlemiş zincir”…. Öyle ki mümkün değil, kırılması. Doğru da, adama zincirini kır diyoruz, yani kolunu kes, bacağını kopart diyoruz bizimkisi de olacak iş mi… Olmaz tabii.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu memleketi Antalya’da konuşma yapıyor. Antalya Ticaret Borsası’nda Sivil Düşünce Platformu’nun düzenlediği bir program bu. Konu Anayasa değişikliği paketi. O sırada eline bilgi ulaşıyor. AK Parti gençlik teşkilatından aralarında başörtülü bir kızın da olduğu grup tartaklanmış, başörtülü olanın başörtüsü çekilmiş açılmış, arbede yaşanmış, halk müdahale etmiş. Yer belli, zaman belli, failler belli hayırcı CHP’li kadınlar. CHP hep aynı, hep hırçın hep “hep bana hep banacı”. Hayır vereceksen ver, oradaki evetçilerden ne istiyorsunuz be CHP!? Ama bu kadarla da kalmıyor CHP, CHP Genel Başkan yardımcısı geliyor, başörtülü kıza saldıran şirret kadınlara sahip çıkıyor. Neymiş, ana kız yürüyüşe çıkmışlarmış da…. Olayın internete düşen görüntüleri öyle demiyor ama. CHP’li şirret kadınların, polisin yaklaşmasıyla oradan bir kaçışları var görmelisiniz. Suçlu değilseniz ey CHP’li şirretler neden kaçıyordunuz… Hem suçlu hem güçlü olmaya çok alışkın bu CHP. Pardon düzeltiyorum, hem suçlu hem güçlü olmak CHP’nin fıtratında var zaten, sonradan edinilmiş bir alışkanlık değil. Onlar bu ülkeyi sadece kendilerine ait gördüler hep. Sorun tam da burada. Oysa artık 1960’ların, 70’lerin, 80’lerin ve hatta 90’lar ve 2000’lerin Türkiyelisi yok artık! Halk bilinçli, teknoloji ileri, halkı önceleyen bir idare anlayışı… Hepsi mevcut. Saldırı gerçekleşir gerçekleşmez, kürsüdeki halk temsilcisi bakanın haberi oluyor. Şahit olanlar telefonlarına sarılıyor, görüntüler alınıyor, polis aranıyor, hemen geliyor. O arada CHP’li hayırcılar, kaçmaya yelteniyor. Toplanan kalabalığın tepkisi görmeye değer, “nereye kaçıyorsunuz, durun, gitmeyin, işte polis geliyor”. CHP genel başkan yardımcısının söylediklerine bakın bir de polisin geldiğini görünce tabana hız veren ana kıza bakın. Suçsuz olan kaçar mı, mağdur olan ortadan kaybolmaya bakar mı… CHP’li olunca bakar. Çünkü bunlar yıllarca, on yıllarca bu ülkede hem suçlu hem güçlü oldular ve hesap vermeden yollarına devam ettiler. Ama hayır, o Hayırcı eski Türkiye! Antalya AK Parti Kadın Kolları İl Başkanı Esra Özkoç’un dediği gibi bu basit bir saldırı değil, hukuka başvurulacak. Bu da Yeni Türkiye! 

yeniakit

Bu yazı toplam 793 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar