Nesil Emniyeti ve Tüp Bebekler

Nesil Emniyeti ve Tüp Bebekler

Suiistimale açık bir konu olan Tüp bebek metodu ile gebelik oranı %20'dir. Meşru mudur ?

İbrahim Küçük / Tevhidhaber.com

Nesil Emniyeti ve Tüp Bebekler

Aziz İslam hukuku malumdur ki beş esası emniyete alır. Bunlar:

   1 - Akıl emniyeti

   2 - Din emniyeti

   3 - Nesil emniyeti

   4 - Can emniyeti

   5 - Mal emniyeti'dir.

   Başka bir değimle İslam bu beş esası emniyete almamış ya da beş esası koruma gayretine girmemiş hiç bir olguyu devlet niteliğinde görmez. Bir devlet İslam devleti olmasa da en azından bir sosyal devlet olarak bu beş esası gözetmek zorundadır. Uluslararası fıkıh bağlamında baktığımızda, İslam devletinin gayri müslim bir devleti sosyal devlet statüsünde kemal manada tanımış olması içinde bu beş emniyet gereklidir. Diğer yönden İslam bu beş esası insani temel hak ve özgürlükler bağlamında görür ve bu beş esasın en iyi İslam Hukuku ile korunabileceğini vahy-i ilahi ile tebliğ eder. Beş esasın emniyeti gerek aklen gerekse fıtraten elzemdir. Gayr-i müslim bir sosyal devlet beşeri ya da muharrif kitap tanımları çerçevesinde beş emniyeti koruduğunu, koruyacağını iddia etse de sistemleri nakıstır. Örnekleri aktarmaya gerek duymuyoruz. Çünkü sosyal devlet statüsünde olan batı ve doğu devletlerinin toplumsal yapılarının çöküşü ortadadır. Akıl, din, can ve mal emniyetlerini sağlamış gibi gözüken medeniyet toplumlarında nesil emniyetinin hali içler acısıdır. İslam'ın olmadığı yerde iman ve haya yoktur. İman ve hayanın olmadığı yerde ise nesil emniyetinden söz edilemez.

   Asıl konumuza dönecek olursak İslam'da nesil emniyeti de olmazsa olmaz bir emniyettir. İslam hukuku ukubat (ağır cezalar) babında yer alan haddi zina hükmü de nesil emniyeti ile ilintilidir. Usul uleması zinanın haram olmasındaki hikmet nedir sorusuna cevap ararken nesil emniyeti konusu da ister istemez fıkıh usulünde gündeme gelmiştir. "Zinanın haramlığı taabbudi midir değil midir?" sorusuna alimler üç ana başlıkta farklı görüş bildirmiştir. (Taabbudi; sebebi, hikmeti akılla anlaşılmayan uyulması gereken  emir demektir.) Zinanın haramlığı taabudi midir değil midir tahkikinde ortaya çıkan görüşleri sıralarsak, nesil emniyeti ve tıbbi gelişmeler konusunu daha net anlayabileceğiz inşallah. Ulemanın üç ana başlıktaki farklı görüşleri şunlardır:

   1. Görüş: Zina taabbudi sebeple haramdır. Biz haramlığındaki hikmeti kavrayamayız. 

   2. Görüş: Zinanın haramlığı taabbudi değildir. Hikmeti açıktır. Asliyette nesil emniyeti sebeptir.
 
   3. Görüş: Zinanın haramlığı hem taabbudidir hem de ibadidir. Yani zinanın haram kılınmasıyla nesil emniyeti ve ahlaki ifsad gibi sebepler olduğu gibi hem de hikmetini kavrayamayacağımız sebeplerde vardır.

   Bu kısma kadar usul hakkındaki kısa bilgileri şu sebeple aktardık: 

   1- Öncelikle İslam'ın emir ve nehylerini mutlak bir sebebe, hikmete bağlanması anlayışının yanlış olduğunu izah için. Çünkü Rabb olan Allah-u Teâla' dır. Dilediğini emreder, dilediğini nehyeder. Biz kullarda bu emir ve nehiylerin bir kısmının sebep ve hikmetlerini anlayabiliriz bir kısmını da anlayamayız. Hal böyleyken kul olarak bize düşen itaat etmektir. Misal verecek olursak; ayakta bevletme tahrimiyesini illaki prostat kanserine bağlamanın yanlışlığı gibi. Sağlık gerekçeleri de hiç şüphesiz haram ve kerehatlerle ilintilidir ancak ayakta bevl tahrimiyesinde ilahi bir sebep, hikmet arayacaksak ilk başa namazın necasetten taharet şartını koymak gerek. Zira namaz kılmayan bir kişinin prostat kanseri korkusu ile oturarak bevletme sünnetini yerine getirdiği halde manevi kanser olan namazsızlığı görmemesi farz, vacib, sünnet gibi hükümlere sadakatindeki samimiyetsizliğini ve istikametsizliğini ortaya koyar. 
 
   2- Usul hakkındaki kısa değerlendirmemizin ikinci sebebi; günümüz tıbbındaki gelişmeler zinanın haramlığı ya da kadının tek kocalı olması meşruiyeti gerekçelerini mutlak nesil emniyetine atfetme görüşünü askıya almıştır. Yani zinanın haramlığı ya da kadının tek kocası olabilmesinin hikmet-i sebebi sadece nesil emniyeti olsaydı, DNA testleri sayesinde nesil emniyeti sağlanmış olurdu(!) Dolayısıyla zina, kadının tek kocası olması gibi hükümlerde mutlak sebep nesil emniyeti değildir. Fıtri kabuller, ahlaki gerekçeler, toplumsal kabuller gibi daha birçok bilemediğiz sebepler bahsi geçen hükümleri işlevsel kılar. 

   3- Nesil emniyeti, zina, tıbbi gelişmeler ve usul başlıklarındaki ilintilerden biride; bu günkü tüp bebek ve benzeri uygulamalarla nesil emniyetinin tehlikeye atılıyor olmasıdır. Zira nesil emniyetinin korumaya alınmış olmasının hikmetlerinden biride insanların bireysel usulünde (yukarıya doğru soyu) ve bireysel fürûunda (aşağıya doğru soyu) kendisine nikâh haram olan bir mahremi ile evliliğine engel olabilmektedir. Bu sebepledir ki İslam Hukuku sütkardeşlik, evlat edinme ve nüfus sicili gibi konularda son derece hassastır. İşte bu hassasiyeti zedeleyici en şedit fiil zinadır. Konumuz tıbbi gelişmeler ve nesil emniyeti olduğu için zina ve nesil emniyetini teğet geçiyoruz. Nesil emniyeti vucubiyeti ile ilintili tıbbi gelişmelere bakacak olursak karşımıza üç versiyonda hadisenin vukuu bulması mümkündür.

   1- Kadının kendi rahminde suni yolla erkeğin menisinin zerk edilerek döllenmesi.

   2- Bir kadının yumurtası anne olmak isteyen ama yumurta sorunu olan bir kadının rahminde erkeğin menisi ile döllenmiş olması.

   3- Çocuk sahibi olmak isteyen kadın ve erkeğin kadındaki tıbbi engeller sebebi ile "taşıyıcı anne" adı altında başka bir kadında erkeğin menisini suni zerk yolu ile döllemek.

   Bu üç madde nesil emniyeti, soy usulü ve furuu, fıtri kabulsüzlük gibi konularla ilintilidir. Yaşadığımız şu zaman diliminde yukarıdaki üç yolla çocuk sahibi olunabilmektedir. Burada biz mü'minlerle alakalı kısım nedir dersek; Önce şunu belirtelim ki yukarıdaki 2. ve 3. madde İslam Hukuku'nda meşru bir tedavi metodu ile çocuk edinme şekli değildir. Başka bir kadının yumurtasının anne rahminde baba menisi ile döllenmesi gayr-i meşrudur. Çünkü burada yumurta verici kadında taşıyıcı kadında tıpkı sütanne hükmündedir. Yumurta vericinin başka kadınlara da verdiği yumurtalar vesilesi ile doğabilecek tüm bebekler hükmen sütkardeş gibidirler ve bu bebeklerin ileride olabilecek nikâhları meşru değildir.
 
   İslam Hukuku'nun nesil emniyeti bağlamından meşru görülebilecek tek yol 1. maddedeki halidir. Bu da suni zerk yolu ile çocuk edinebileceklerin aralarında meşru nikâh olmasına bağlıdır. Kişisel olarak konuyla ilgili tavsiyemiz şudur: Çocuk sahibi olma konusunu takdir-i ilahiyi göz ardı ederek boşanma aşamasına getirecek kadar büyütülmemelidir. Nice peygamberlerin çocuk sahibi olma ya da olamama konusundaki Kur'an kıssaları hatırdan çıkarmadan meşru tedavi yolları aranmalıdır. Özellikle Türkiye gibi nesil emniyetine İslami hassasiyette yaklaşmayan bir toplum ve kanun nizamında yaşadığımızı bilerek tüp bebek tedavisinde İslami hassasiyeti olan mütehassıs  kurumlar iyice tahkik edilerek tercih edilmelidir. Çünkü bu konu suiistimale açık bir konudur. Tüp bebek metodu ile gebelik oranı %20'dir. Ekonomik külfeti azımsanmayacak boyuttadır. Özellikle özel hastanelerin ticari kurum gibi işletildiği şu toplumda para kazanmak adına olmadık vaadler sunularak maddi ve manevi kayıplar olabilmektedir. Ayrıca nesil emniyeti ve meşruiyet kaygısı gütmeyen sağlık kurumu ya da mütehassıs başka bir erkeğin menisini kocanın menisiymişçesine suni yolla zerk edebilmektedir. "Çocuğumuz olmuyor" psikozuna girerek akl-ı selim davranma yeteneğini kaybetmeden çevredeki ya da aile etrafındaki cahil cuhelanın laflarına aldırmadan varsa tedavi yolu yoksa Âlemlerin Rabbi olan Allah-u Teâla'dan niyaz ederek meşru sınırlar dahilinde sıkıntılarımızı aşma yollarını aramalıyız. Yazımızı Hz. İbrahim(a.s) ve Hz. İsmail(a.s)'in Kur'an'da geçen mübarek duası ile bitirelim inşallah.
"Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin." (Bakara 128) 

 

Tevhidhaber / Arşiv