Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

İnsan, imanı kaybedince kaybolur

Şuur: Anlayıştır; bir şeyi anlayıp, kavramak ve idrak etmektir. Ayrıca; bir olay karşısında düzgünce aklını kullanmak gibi manalara da gelir.
Bir de; Rûhî olayların nefsimizde cereyan etmesiyle vasıtasız bir surette bilinmesi halidir.
Şuur; zihin, irade ve kalble sıkı bir irtibat halindedir. İslâm"ın emir ve yasaklarına itaat kişiye şahsiyet kazandırır. Kişinin şuurdan gelen şahsiyeti tesir ve temayüllerle renklenir.
İslâm, kalp temizliğine önem vermiş ve kalbin temiz tutulmasını farz kılmıştır. Şuur kanalları kontrol edilmezse, kalbimize meşru olmayan düşünceler girmeğe başlar. Kalbini dikkate alıp üzerinde durmayan bir kimsenin bütün uzuvları ilahi yasakları ihlal etmeye başlar.
Mesela: Bir hanımefendiye kötü gözle bakan kimseyi gördüğümüzde: "Şuursuz adam" deriz. Haramın her türlüsünü tereddüt etmeden işleyen birini gördüğünüzde yine; "şuursuz" deriz.
Tartı için terazi ve kantar kullanılır. Altını elektronik terazide, odunu da kantarla tartarlar. Mü"min hassastır, anlayışlıdır; eşyanın iç yüzünü bilme şuurundadır. Bu yönüyle elektronik teraziye benzer.
Gerçek iman şuuruna eremeyenler ise kantara benzer. Kantarla ince şeyler tartılmaz, Kur"an"ın helalindeki hikmeti çözemez, haramdaki inceliği düşünemezler.
Kur"an"ın şuura bakışı:
¥ Şuursuz; olaylardaki iyi ve kötü yönleri ayıramaz sonuçta günah işler, zulüm yaparlar.
"Onları ancak hak (gerçek bir sebep ve hikmetli bir gaye) ile yarattık. Fakat onların çoğu bilemezler." Duhan. 39
¥ Şuursuz; yaptığı işin iyi mi kötü mü olduğunu bilmez; yakıp yıkar ama düzelttiğini söyler.
"Bunlara "yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde biz ancak ıslah edicileriz derler. İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir." Bakara. 11,12
¥ Şuursuz; bilmeden başkalarına önder olur ve onların helaklerine de sebeptirler.
"Onlar bilmeyerek, kendilerinden başkasını helâke sürüklemiş olmuyorlar" En"am. 26
"Hâlbuki onlar, hilekârlığı (başkasına değil) ancak kendilerine yaparlar da farkında olmazlar." En"am. 123
¥ Şuursuz; gizli plan ve program peşindedir. Allah"ın(cc) kendine hazırladığını hesaba katmaz.
"Fesat planları hazırlıyor. Allah"ın kendilerini yere batıracağına yahut şuurlarının eremeyeceği cihetlerden kendilerine azab gelip çatacağına emin mi oldular artık." Nahl. 45
"Onların hesabı, Rabbimden başkasına ait değildir, eğer ince düşünürseniz." Şuara. 113
¥ Şuursuz; hadiselerin inceliğini idrak edemez. Bu, iman ve inanç işidir. Midesini düşünüp kalbini ihmal etmiş olan kimsedir:
"...Onların kalbleri vardır, bunlarla idrak etmezler..." Araf. 179
"... Anlamayan bir toplum olmalarından dolayı Allah onların kalplerini çevirmiştir." Tevbe. 127
"Halbuki biz, onu (Kur"an"ı) iyice anlayabilmelerine mani olmak için yüreklerinin üstüne perdeler, kulaklarının içine de ağırlık koyduk." En"am. 25
¥ Şuursuz; gerçekleri duymazlıktan gelir, hakikate kulak verip dinlemez. Dinlese de rahatsız olur.
"Onların kulakları vardır, bunlarla işitmezler." Araf. 179
"Biz onların kalpleri üzerine mühür basarız. Onlar hakkı işitmezler." Araf. 100
"...Onların yoksa... işitecek kulakları mı var?" Araf. 195
"Onlardan sana kulak verenler vardır. Fakat sağırlara Sen mi duyuracaksın? Hele akılları da olmazsa." Yunus. 42
¥ Şuursuz; gerçekleri göremez. Esas olan kalp gözüdür. Kalp gözü açık olup baş gözü göremeyen, görenlerin anlamadıklarını anlarlar:
"Onların gözleri vardır, bunlarla görmezler." Araf. 179
"Onların yoksa görecekleri gözleri mi (nesi) var?" Araf. 195
"İçlerinde sana bakanlar da vardır. Fakat körlere hele gerçeği görmüyorlarsa sen mi doğru yolu göstereceksin? " Yunus. 43
"Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun. Çünkü gerçekte gözler değil göğüslerdeki kalpler kör olur." Hac. 46
İnsan, imanı kaybedince kayboluyor. İmana sahip çıkan insan olabilmek şuuruyla...

 
AKİT

Bu yazı toplam 3472 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar