Fethullah Gülen tam 8 ay boyunca...

Fethullah Gülen tam 8 ay boyunca...

Zaman yazarı Ahmet Kurucan, Fethullah Gülen'in onca saldırıya rağmen 8 ay boyunca sadece sustuğunu yazdı...

Zaman gazetesi yazarı Ahmet Kurucan, Fethullah Gülen'in diklenmeden dik durduğunu iddia etti.

Ekmeleddin İhsanoğlu'na oy istediği ve ikinci kez beddua ettiği söylenen Gülen'in olay sohbetleri için yazar, "şahsı adına değil devleti, milleti, dini adına duyduğu kaygı ve endişeleri dile getiriyor. " ifadelerini kullandı. 

Zaman'ın ilahiyatçı kökenli yazarı Kurucan, 17 Aralık süreciyle birlikte Gülen'e ağır hakaretler edildiğini, buna karşın 8 ay boyunca sadece sustuğunu savundu.

"Hayat tevam ediyor" başlıklı yazısında baskı ve zulüm gören Hz. Muhammed ve İslam büyüklerinden örnekler veren yazar, daha sonra sözü Gülen'e getirdi. İşte o yazıdan bir bölüm:

8 AY BOYUNCA HEP SUSMUŞ

"Bir de Hocaefendi’ye bakın. Bırakın ömrünü adamış olduğu hizmet davasına karşı yapılan onca zulümleri, 8 ay boyunca en yüksek seviyeden ve en yüksek perdeden yapılan hakaretleri nazara alın sadece. Defalarca yazdım; bir insan olarak etkilenmemesi mümkün mu? Bu yaşına kadar onuruyla, şerefiyle, haysiyetiyle yaşamış bir insan. 400’ü aşkın kelime, kavram ve hakaret cümlesi insafsızca boca edildi üzerine medya takip kurumlarının verdiği listelere göre. Buna rağmen 8 ay boyunca sadece sustu. Kelime-i vahide ile olsun mukabelede bulunmadı. Ve işte yeniden başlayan sohbetlerde 4, 6 ve 7 Ağustos’ta herkul.org sitesinde yayınlanan sohbetlerinde kendisini gördünüz. Hüzün, gam, keder yüzünden okunuyor, satır aralarından değil bizatihi satırların içinde şahsı adına değil devleti, milleti, dini adına duyduğu kaygı ve endişeleri dile getiriyor. 

FIKRALAR VE HİKAYELER DE ANLATIYOR

Bununla beraber yüzünde tebessümler, dilinde latifeler de var. İnsanı tebessüme salan şakalar da yapıyor, fıkralar ve hikâyeler de anlatıyor. Davranış bilimcileri ne der bilemem ama ben âmiyâne bir şey diyeyim sözün geldiği bu aşamada; öncelikle yukarıda dediğim gibi hayatın acısıyla-tatlısıyla devam ettiğinin göstergesi. İki; bu rahatlık onca suçlamalara rağmen kendinden emin oluşun, diklenmeden dik duruşun, ilke ve prensiplerine güvenin ifadesi. Ve üç, yazıya başlık yaptığımız gibi hayat devam ediyor. Örnek oluyor bu tarzıyla bizlere.

Yanlış anlaşılmasın; Ömer Hayyam felsefesiyle: “Geçmiş günü beyhude yere yâd etme/ Bir gelmemiş ân için feryat etme/ Geçmiş gelecek masal bunlar hep/ Eğlenmene bak ömrünü berbat etme.” demek değil bu. Ya da Lale devri şairi Nedim gibi “Bir safa bahşedelim gel su dil-i nâşâde/ Gidelim serv-i revânım yürü Sadabâd’e/ İşte üç çifte kayık iskelede âmâde/ Gidelim serv-i revânım yürü Sadabâd’e.” demiyorum. Ama her şeye rağmen hayatın da devam ettiğinin bilincinde olunması gerektiğini söylüyorum.

Başa döneyim; dün Nur talebesi olmak ateşten bir koru elde tutmak demekti bu topraklarda. Bugün de değişen bir şey yok gibi. Necip Fazıl ile bitireyim:

“Zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerde?

Bazı geriden gelen, yüzbin devir ilerde!

Yeter senden çektiğim, ey tersi dönmüş ahmak!

Bir saman kâğıdından, bütün iş kopya almak.”