Erdoğan: Siyaseti Dizayn Etmek İstediler

Erdoğan: Siyaseti Dizayn Etmek İstediler

Başbakan Erdoğan Alman Dış Politika Enstitüsü'nde önemli açıklamalarda bulundu.

Başbakan Erdoğan Alman Dış Politika Enstitüsü'nde konuştu.  Erdoğan Paralel Yapı'nın devleti ele geçirmek için hükümete yönelik operasyon yaptılar. Ama bunu da milletimizin desteğiyle atlattık" dedi.

İşte Erdoğan'ın o konuşması:

Bu yıl Türkiye-Almanya ilişikilerinde tarihi bir yıl olacak. Suriye, Mısır ve Arap uyanışı ve birçok meselede şunu gördük ki; Türkiye'nin AB'ye değil AB'nin türkiye ihtiyacı olduğunu gördük.

"DEVLET İÇİNDEKİ VESAYETİ ORTADAN KALDIRDIK"

Ekonomimiz yüzde 5 büyüdü. Artan nüfusa rağmen işssizlik azaldı. Borçlanma faizi düştü. Bütçemiz sarsılmaz bir disipline kavuştu. Mali alanda çok önemli yapısal gelişmeler kaydettik.

Terörün sosyal zararından bir de ekonomik boyutu vardı. Terör varken istediği reformları yapamıyorsunuz.

Son 1 yılda bunu aştık. Devlet içindeki çete ve vesayeti de ortadan kaldırdık.

17 Aralık'ta yeni bir örgüt Türkiye siyaseti dizayn edilmek istendi. türkiye'nin rotası değiştirilmek istendi. Dik duruşumuz ve halkımızın desteğiyle bunu da atlattık.

30 Mart tarihi bir dönüm noktası olacak. Siyasetin çok önemli bir zafer elde edeceğine Türkiye'de yeni bir çağın başlayacağına inanıyorum.

"2023 HEDEFLERİMİZE ULAŞACAĞIZ"

30 Mart'tan sonra çözüm sürecinden de çok büyük mesafe elde edeceğiz. Reform sürecini engellemek için hükümetimize birçok plan kuruldu.

En son 17 Aralık komplosunun da bertaraf edilmesini ardından artık bu işin sonlanacağını umuyorum.

2023'te çok büyük hedefler belirledik. 2023 hedeflerimize ulaşmamızda hiçbir kaygım yok.

Türkiye-AB Türkiye-Almanya ilişkileri dar bir çerçeveden değerlendirilemez.

"21. YY TARİHİNİ TÜRKİYE'SİZ ŞEKİLLENDİRMEK İMKANSIZ"

Meseleyi sadece göçlerle açıklamak olmaz. Osmanlı'yı dışarıda tutup nasıl Cumhuriyet'i değerlendirmek nasıl imkansızsa...

Türkiye 77 milyona yakın nüfusyla büyüyen ekonomisiyle 21. yüzyılın tarihini Türkiye'siz şekillendirmek imkansızdır.

Ortadoğu'da bir ülkede yaşanan sorunlar tüm dünyanın başını ağrıtıyor. Örneğin; Filistin sorunu. En küçük sorunların tüm dünyayı etkilediği bir ortamda anlaşmalar daha çok anlam kazanıyor.

"TÜRKİYE DÜNYA BARIŞI İÇİN BİR FIRSATTIR"

Türkiye'nin ortadoğu ve Afrika'daki tarihi ve kültürel bağları dünya için bir fırsattır.

Türkiye'nin küresel barışa hizmet etmeye hazırız. Filistin meselesine gözümüzü kapatabilir, Mısır'daki darbeye görmezden gelebilir, Suriye'deki kardeşlerimize kapımızı kapatabilir bunları da görmezden gelebilirdik. Bugün Yermuk'te bir şehrin cezalandırılmasını görmezden gelebilirdik.

Ama bunları yapmadık. Dış politikamızın gereği olarak buna sessiz kalamayız.

Her platformda küresel vicdanın sesi olmaya çalıştık. Tarih bize şunu öğretti; surlar çekerek, mayınlar döşeyerek güvende olamazsınız.

TÜRKİYE-ALMANYA BÜYÜK MÜTTEFİK

Birileri çıkıp Filistin meselesinin Avrupa'ya hiç etkisi yoktur denebilir. Ama Filistin meselesinin sosyal ve ekonomik manada Avrupa'ya bir maliyeti olmuştur. Keza Mısır ve Suriye'de de aynı şekilde.

Bugün Suriye'de 150 insan öldürüldü. Bu kayıtlı. Toplam 300 bin insan öldürüldü. 700 bin sığınmacı Suriyeli bizim ülkemizde.

Bırakın bu meselenin çözümü için adıma atmayı mülteciler için bile 130 milyon dolar yardım geldi.

Biz 2 milyar dolarlık bir harcama yaptık. 21. yy insani değerlerin damga vurmasını istiyoruz.

türkiye tüm gelişmelere olumlu katkı yapmak istiyor.

Türkiye-Almanya uzun süredir bir ortak. En çok ihracatı biz Almanya'ya yapıyoruz. İthalatta da 2. sırada. Yerleşik olarak Norveçliler 1. Almanlar 2. sırada.

İki ülkenin atacağı adımlar çok önemli. Türkiye'ye yerleşen Almanlar kendilerini 2. evlerinde hissediyorlar.

3 milyon Türk de kendini 2. evinde hissediyor. İlişkilerimizi daha da ilerletmek için daha da çaba sarf edeceğiz.

AB yolunda Almanya'nın en büyük desteğini bekliyoruz. Almanya içindeki dostlarımızdan bu sürece destek vermelerini bekliyoruz." dedi.

ÜÇÜ

Ekonomik krizin olduğu ortada. Türkiye mali disiplini ile Türkiye krize giren ülke olarak bu süreci yaşamadı. İstikrar ve güven sayesinde yüzde 4 gibi büyümeyi ortalama olarak 2013'ün ilk üç çeyreğinde yakaladık. 3,8'de şuanda dünya geneline baktığımızda ilk beş ülke içersinde yer alıyor. Türkiye'nin nerede oldupğunu gösteriyor. Bu 17 Aralık'ta yaşanan olaylarla ilgili dezenformasyonun etkisi altında olduğunu görüyorum. Türkiye'de yolsuzluk olayının olduğunu yönetimde yolsuzluk olarak değerlendirirseniz yanlış tespittir. Gezi olayları yaşadık. Mayıs ayında önce nelerin olduğunu bilmenizi isterim. O ay içinde Türkiye üçüncü havalimanı ihalesi denilen bir ihaleyi gerçekleştirdi. Bu ihalenin maliyeti, 42 milyar dolar. Buna devlet olarak bir kuruş para koymuyoruz. 20 yıl kullanım hakkı veriyoruz. Yine üçüncü köprüyü yaptırıyoruz, aynı dönem içerisinde bir otoyol ve dünyanın asma köprülerinden biri yapılıyor. Yüksek hızlı trenin aynı dönemine rastladığı dönemde çıkıyor. Burada çevrecilik adına 12 ağaç sökülüyor denilerek böyle adım atılıyor Bunlar çevreci şktşdara karşı dereyi bulandırmaktan başka bir şey yok.

"HALK BİZİ BİRİNCİ ÇIKARTIYORSA DEMOKRASİNİN GÜZELLİĞİDİR"

Demokraside haklar sandıklarda aranır, düşünce ile aranır. Sopa molotofla, cam çerçeve indirererk aranmaz. Biz yola çıkarken 3Y le mücadele dedik. Bunları başara başara buraya geldik. 30 Mart'ta seçim yapacağız asıl test burasıdır. Halk bizi burada birinci parti olarak çıkartıyorsa bu iktidar halkına layık icraatlarını yapmaya devam ediyor. Tabiki hasımlar olacaktır ama bu da demokrasinin güzelliğidir diye düşünüyorum.

"AZINLIKLARIN HAKLARINI KORUMAK GÖREVİMİZ"

Demokraside azınlıkların haklarını korumak esastır. Kalkıp çoğunlupun azınlığa egemen olmasını istemesekte azınlığın da çoğunluğa egemen şiddete başvurmasına evet diyemeyiz. Gezi olaylarında iki örnek vereceğim. Hamburg'daki Frankfurt'ta eylemler yaşandı. Şiddet uygulamaları yapıldı. Görüntüleri elimde var. Gezi mezi olayı değil. Taksim'de farklı düşüncelerim vardır. Türkiye'de opera binası yoktu. Opera binası yapma hevesim vardır. Bizim iktidarım yapacak diye yaptırmayız dediler. Yeni bir şey yapacaksanız buna karşı çıkarlar. Şu ana kadar azınlıkların haklarının korunmasında hiçbir iktidarın yapmadığını biz yaptık.

21'nci yüzyılın önemli trajedilerden bahsettiniz. Türkiye insani yardımın çok önemli kısmını yüklendi. Türkiye nasıl bir rol oynamak istiyor? Neyi harekete geçirmek istiyor? Bu trajediyi azaltmak için? İran'la bağlantılı olarak bir rol oynayabilir mi Suriye'nin çözümü konusunda?

"BÜTÜN OLAY DAİMİ ÜYELERDEDİR"

Biz BM Güvenlik Konseyi'nin ne daimi ne geçici üyesiyiz. Bütün olay daimi üyelerdedir. Daimi üyelerden bir tanesi istediği gibi BM Güvenlik Konseyi'ni bloke eder. Burada bir insanlık trajedisi yaşanıyor, ama görüldüğü gibi Rusya ve Çin bunu bloke ediyorlar. Alınan bir mesafe var mı? Yok. Şu anda BM Mülteciler Komiseri, Avrupa'ya Suriye'den mülteci almasını istiyor. 30 bin Suriyeliyi alması noktasında bir talep de bulunuyor. 30 bin Suriye'yi bile Avrupa kabul edemiyor. Biz de ise şu anda 700 bin Suriyeli var. peki şimdi şunu sormak benim hakkım değil mi? Ey Avrupa siz burada insani olarak, vicdani olarak böyle bir tabloyu, hele hele 55 bin fotoğraf karesini gördükten sonra, yaşayan insanları kimyasal silahlara, varil bombalarına nasıl teslim edersiniz? Sizlere düşen bazı görevler yok mu? Hala bu insanları kabul etmemek, böyle bir imkan tanımamak, soruyorum acaba vicdani midir?

"O BATAKLIK ZALİM ESED'DİR"

Peki bu konuda BM Güvenlik Konseyi'nin attığı bir adım var mı? Yok. Ve bakın şu anda beş üyenin beşi de, Cenevre 1'de de durumu gördük, Cenevre 2'de de durumu görüyoruz. Herkes birbiriyle farklı çekişmelerin içerisinde. Türkiye olarak biz bütün bu güçlüklerin içinde, geçen hafta İran'daydım. Söylenen bir şey var. nedir? Önce terör örgütlerini temizleyelim. Kendilerine dedim ki "Sivri sinek öldürmekle bataklığı kurutamazsınız." Önce bunun kuruması lazım, o bataklık zalim Beşar Esed'dir. Bu alındıktan sonra burada hemen seçimlere gidilmesi lazım. Burada bu baas rejiminden kurtulunması lazım. Bir taraftan da terör örgütleriyle mücadeleyi hep birlikte yapalım. BM olarak gereken müdahaleyi yapalım.

BM GÜVENLİK KONSEYİ GÖREVİNİ YAPMASI LAZIM

Esed giderse onun yerine kim gelecek? Kendilerine şunu söylüyorum. Halk kimi isterse onu gelecek. Liderler büyük olayları doğurur, bazen de büyük olaylar büyük liderleri doğurur. Olaylar var ortada, inanıyorum ki bu olaylar Suriye'de liderini doğurur. Olaya böyle bakmamız lazım. Süratle BM Güvenlik Konseyi görevini yapması lazım. BM Güvenlik Konseyi dünya barışına yönelik görevini ifa etmekten çok açık uzağa düşmüştür.

Suriye ile ilgili olarak Lavrov, dinledik. Esed'in gitmesiyle ilgili çok da istekli olmadığını duyduk. İran Dışişleri Bakanı buradaydı. İranlılar açısından bir sivrisinek değildir. Türkiye bölgesel oyuncu olmak istiyorsa, Türkiye'nin etki yapması bakımından, bütün taraflar olarak bunları bir araya getirerek uygun çözüm için ne yapabilir?

Tabi bizim görevimiz, gerek şahsım, gerek dışişleri bakanım, yapmamız gereken şey nedir, bölgedeki tüm ülkelerle ilişki halinde olmaktır. Fakat bizdeki kararlılığı bölgedeki diğer ülkelerde göremiyoruz. Mesela ben Rusya'nın devlet başkanı Putin ile çok görüştüm. Dışişleri bakanım Lavrov ile bunları çok görüştü. ABD'li yetkililerle çok görüştük, Obama başta olmak üzere. Fransa ile İngiltere ile, sizin yetkililerinizle de çok görüştük. Kararlı duruş çok önemli. Bize düşen sadece 700 bin Suriyeliye biz kapılarımızı açtık. Biz ancak bunu yapabiliriz. Ben sayın Putin ile görüştüğüm zaman ben Beşar Esed'in avukatı değilim diyor, değilseniz gerekeni yapalım. Ama gereği yapılmıyor. Biz işi kovalıyoruz. Atacağımız adımlarla inşallah olumlu bir neticeye bölge barışını yakalamaya muktedir oluruz.

Kaynak: Haber7