Dink Cinayeti Davası Tam Dokuz Yıldır Sürüyor

Dink Cinayeti Davası Tam Dokuz Yıldır Sürüyor

Yargıtay’ın “örgüt” kararını bozması ve Bakırköy 8. ACM’nin kamu görevlileri hakkında takipsizlik kararını kaldırmasıyla Dink cinayeti davası yön değiştirdi ve hız kazandı

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden dokuz yıl geçti. Türkiye gündeminde önemli bir yer tutan cinayetle ilgili dava da gündemde önemli bir yer işgal etti ve yıllardır konuşuluyor.
Olay tarihinde yaşı küçük olduğu için çocuk mahkemesinde yargılanan katil zanlısı Ogün Samast, “tasarlayarak adam öldürmek” suçundan 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. 19 sanıklı ana davada ise kapatılan Özel Yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi (ACM), 17 Ocak 2012’de verdiği kararla, tutuklu sanık Yasin Hayal’i, “tasarlayarak öldürmeye azmettirmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile cezalandırdı. Tutuklu sanık Erhan Tuncel de toplam 10 yıl 6 ay hapse çarptırıldı, Tuncel cezası yattığı süreye sayılıp tahliye edildi. Mahkeme, Ersin Yolcu’yu 12 yıl 6 ay, Ahmet İskender’i 13 yıl 4 ay ve Salih Hacısalihoğlu’nu 2 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme tüm sanıklara “silahlı terör örgütü üyeliği”nden beraat kararı verdi.
Mahkemenin cinayetin planlanarak işlendiğine fakat örgüt olmadığına dair kararı uzun süre tartışıldı.
YARGITAY BERAAT KARARINI BOZDU
Beraat kararının Yargıtay tarafından bozulması üzerine sanıklar 18 Nisan 2014’te İstanbul 5. ACM’de yeniden yargılanmaya başlandı.
Olayda ihmali olduğu öne sürülen kamu görevlileri hakkında ise yol alınamadı. Savcılığın kamu görevlileri hakkında verdiği takipsizlik kararının da 21 Mayıs 2014’te Bakırköy 8. ACM tarafından kaldırılması üzerine savcılık Adalet Bakanlığı’na başvurarak kararın kanun yararına kaldırılmasını talep etti, ancak Adalet Bakanlığı talebi reddetti. Böylece kamu görevlilerinin yargılanmasının yolu açılmış oldu.
Cinayetin ardından İçişleri Bakanlığı müfettişleri dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ve dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah hakkında inceleme başlatmıştı. Müfettişlerin Mart 2007’de raporu tamamlamasının ardından bölge idare mahkemesi “eksik soruşturma” nedeniyle kararı bozmuş 1 yıl sonra müfettişler 2. kez inceleme başlatmıştı. Bu aşamada Güler ve Cerrah ile birlikte 6 polis daha inceleme altına alındı. Müfettişler, bazı polisler hakkında soruşturma izni verdi. Ancak bölge idare mahkemesi 27 Haziran 2008’de inceleme izni verilen bazı polisler hakkındaki kararı kaldırdı.
DİNK AİLESİ AİHM'YE BAŞVURDU
Dink Ailesi iç hukuk yolları tükendiği için 21 Ekim 2008’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Trabzon Jandarma Komutanlığı ve Trabzon Emniyet Müdürlüğü’ndeki görevliler hakkında soruşturma yapılması talebiyle başvurdu. AİHM, 14 Aralık 2010’da bu 3 başvuruyu birleştirerek “soruşturma yapılmadığı, yaşam hakkının ihlal edildiği” kararını verdi. Aile bu karara dayanarak 17 Ocak 2011’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na kamu görevlileri hakkında şikâyette bulundu.
Bu şikâyet 2007 yılından beri yürütülen soruşturma kapsamına alındı ancak 2013 yılına kadar bir gelişme olmadı. 30 Nisan 2013’te yürürlüğe giren 4. yargı paketindeki “Kovuşturmaya yer olmadığı kararının etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin AİHM’nin kesinleşmiş kararıyla tespiti ve 3 ay içinde talep edilmesi halinde yeniden soruşturma açılır” hükmü kapsamında Dink Ailesi bir kez daha İstanbul Valiliği, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Trabzon Emniyet Müdürlüğü ve Trabzon Jandarma Komutanlığı görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Trabzon İl Jandarma görevlileri ile Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında dosyayı yetkisizlik kararı ile Trabzon’a gönderdi. Dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler hakkında ise “görevsizlik” kararı verdi. Güler’e ilişkin soruşturmanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmesini karara bağladı. Ancak başsavcılığın Güler dışındaki kamu personeli ile ilgili soruşturma iznine İstanbul Valiliği onay vermedi. Savcılık da 21 Şubat 2014’te “Kovuşturmaya yer yok” dedi. Dink avukatları 19 Mart 2014’te Bakırköy 8. ACM’ye başvurarak, kararın kaldırılmasını istedi. Ve Bakırköy 8. ACM 21 Mayıs 2014’te savcılığın “kovuşturmaya yer olmadığı” kararını kaldırdı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Haziran 2014’te Adalet Bakanlığı’ndan Bakırköy 8. ACM kararının kanun yararına kaldırılmasını talep etti. Bakanlık, Temmuz 2014’te başsavcılığın talebini reddetti. Soruşturmanın yürütülmesi için dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na geri yolladı.
DOSYANIN SEYRİ DEĞİŞİYOR
Trabzon’daki dosya ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki dosya, İstanbul Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nda 2007 yılından beri yürütülen soruşturma dosyasında yeniden birleştirildi. Dosya Savcı Yusuf Doğan’a verildi, ardından ifadeler alınmaya başlandı. Soruşturma kapsamında eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, emniyetteki paralel yapı soruşturmasında tutuklu bulunan eski İstihbarat Daire Başkanlığı Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı’nın “şüpheli”, cinayet davasının sanığı Ogün Samast’ın ise “tanık” sıfatıyla ifadelerine başvuruldu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce Ramazan Akyürek, Celalettin Cerrah, Ahmet İlhan Güler, Ergun Güngör, Reşat Altay ve "paralel yapı" operasyonu kapsamında tutuklu bulunan Ali Fuat Yılmazer'in, "şüpheli" sıfatıyla ifadeleri alındı. İfade veren polis müdürlerinin hepsi birbirlerini suçladı. Akyürek sorumlu müdürün Yılmazer olduğunu söyledi.
Soruşturmanın ana ekseninde Dink'in öldürüleceği bilgisini içeren F4 istihbarat raporu yer alıyor. Şüphelilere bu bilginin İstanbul'a gönderilen raporda neden yer almadığı soruluyor.
Cinayet döneminde Trabzon İstihbaratında görevli Muhittin Zenit ve Emniyet Amiri Özkan Mumcu, 'ihmali davranışla ölüme sebebiyet verme' ve 'görevi kötüye kullanma' suçlarından 13 Ocak 2015'te tutuklandı.
16 Ocak 2015'te ise Dink'in öldürüldüğü dönemde Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi'nde amir olan ve Cizre Emniyet Müdürlüğü'ne terfi ettirilen Ercan Demir hakkında yakalama kararı çıkartıldı.
Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek’in tutuklu olduğu dava devam ediyor.