Cevzet Soysal  Nerde ?

Cevzet Soysal Nerde ?

Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, Batman'da 1998 yılında Hizbullah Cemaati bağlantısı nedeniyle kaçırılarak katledilen...

Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, Batman'da 1998 yılında Hizbullah Cemaati bağlantısı nedeniyle kaçırılarak katledilen Cevzet Soysal cinayetinin arkasında Gülen Terör Örgütü'nün olduğu açığa çıkarılmasına rağmen, devletin bugüne kadar cinayeti aydınlatmamasına sitem etti.
 
NTV'de Oğuz Haksever'in sunduğu 'Yakın Plan' programının canlı yayın konuğu olan Uzun, Gülen Terör Örgütü'nün işlediği faali meçhul cinayetlerden birinin de Batman'da 1998 yılında Pınarbaşı Mahallesi'ndeki evinin önünden çalıştığı TPOA'ya gitmek üzere servis beklerken Hizbullah Cemaati bağlantısı nedeniyle kaçırılarak katledilen Cevzet Soysal cinayeti olduğunu söyledi.
 
"Öldürmüşler, gömmüşler nerde olduğu belli değil"
 
FETÖ'nün işlediği Cevzet Soysal cinayetine 2015'te yayınlanan İN isimli kitabında yazdığını aktaran Uzun, "Bir şey daha söyleyeyim, çok çok önemli bu ve kitabımda yazmıştım. Cevzet Sosyal diye bir şahsı 1998 yılında Batman'da kaçırıyorlar. Şu ana kadar şahsın ölüsü, dirisi hiçbir şeyi bulunmuş değil. Oysa bunu evinin önünden alıp kaçıran polis memuru anlatıyor, 'ben kaçırdım' diyor. Bana, 'böyle böyle emir verildi' diyor. Öldürmüşler, gömmüşler nerde olduğu belli değil" bilgisini paylaştı.
 
"Cinayet aydınlatılmadı, çok acı verici"
 
FETÖ'nün Cevzet Soysal'ı kaçırıp bir aya yakın işkence ettikten sonra katletmesinin altında yatan nedenin Hizbullah Cemaati ile irtibatı olduğunu söyleyen Uzun, devletin bu güne kadar cinayeti aydınlatmamasına sitem ederek, "Öldürülen kim? Güya Hizbullahçı ki; adamın hiçbir eylemi yok, Allah rahmet etsin. Drajen bir kişi değil, ama kaçırtan, bunu öldürten cemaatçiler. Bugüne kadar bu konu da aydınlatılmadı, çok acı verici bir şey bu" ifadelerini kullandı.
 
Olayın geçmişi
 
Batman TPOA’da çalışan Cevzet Soysal (44) 1998 yılında işe gitmek için çıktığı evine bir daha geri dönemedi. Geride yaşları 1,5 ile 17 arasında değişen 6 çocuk kaldı. O gün 15 yaşında Mücahit Soysal’ın babasını bulmak için çaldığı tüm kapılar yüzüne kapandı. Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un yeni çıkan İN isimli kitabında itirafları yayınlanan eski istihbaratçı Hulusi Cemil Altınlı, kayıp Cevzet Soysal'ın akıbeti ile ilgili çarpıcı bilgiler verdi.
 
Dönemin Batman Emniyet Müdürlüğü’nde görev Hulusi Cemil Altınlı, 17 Aralık sonrası görevden alınan paralel yapı mensubu iki polis müdürünün emriyle Cevzet Soysal’ı sabah işe gitmek için evinden çıktığı sırada kendilerine JİTEM süsü vererek kaçırdıklarını anlattı. Altınlı, Cevzet Soysal’ın daha sonra Batman’ın Beşiri ilçesi yakınlarında B. isimli Polis memurunca boynu kırılarak şehid edildiğini ve Beşiri kırsalına gömüldüğünü itiraf etti.
 
Hulusi Cemil Altınlı, Paşa Kapısı Cezaevi’nde yatarken paralel yapı tarafından kumpas kurulan ve aynı cezaevinde yatan Emniyet Müdürleri Emin Arslan ve Mustafa Aral’a paralel yapıyla ilgili itiraflarda bulundu. Uzun’un “Kendisini tanıyorum, yazdıklarının doğru olduğuna inanıyorum, yüzde 10’u yalan olabilir’ dediği itiraflarda 1999 yılında Batman’da Cevzet Soysal’ın, Sofi Sıddık Öz’ün, Kazım Uysal’ın JİTEM süsü verilerek kaçırıldığı dile getiriliyor. 
 
Kitapta “1-Hizbullah mensubu Cezvet Soysal’ın kaçırılıp infaz edilmesi ve Beşiri kırsalına gömülmesi” başlığı altında şunlar anlatılıyor:
 
CC ve A.A, Hizbullah örgütüne karşı istihbarattan ve TEM sorgudan karma bir ekip kurdular. Adını da ‘Faili Meçhulleri Araştırma Ekibi’ koydular. Bu ekipte İstihbarattan ben, Ömer K. ve Aydın M. yer aldık. Üçümüz de aynı zamanda cemaat mensubuyduk. Başımızda C Büro amiri vardı. O da Fethullahçıydı. TEM sorgudan da Muammer komiser B., C., ve İ., isimli polisler vardı.
 
Cevzet Soysal’ı 1999 yılında Pınarbaşı Mahallesi’ndeki evinin önünden çalıştığı TPOA’ya gitmek üzere servis beklerken ben, Ömer ve Aydın kendimizi JİTEM görevlisi olarak tanıtarak (Böyle söylememizi C. müdür istiyordu, yasadışı işlerde hep kendimizi Jitemci olarak tanıtmamızı söylüyordu) arabaya bindirip kaçırdık. Kırsal alanda Muammer Komiser’in ekibine teslim ettik. Bahçelievler Mahallesi’nde Polis Cem’in evine götürdüler. Geceleri kırsala götürüp işkenceyle sorguluyorlardı. En son C ve A isimli müdürlerin talimatıyla B., tarafından boynu kırılmak suretiyle infaz edildi ve Beşiri kırsalına gömüldü.” 
 
Hulusi Cemil Altınlı'nın Cevzet Soysal’ı öldüren ekibin kaçırdığı ve 30 gün boyunca illegal olarak işkenceyle sorguladığı isimler arasında saydığı Kazım Uysal da olayı doğrulayarak, “1999 yılı, Haziran ayında Batman Devlet Hastanesi’ne gittim. Hastane çıkışı, yolun karşısında sivil bir araçla polisler önümü kesti ve ifade vermem gerektiğini söyleyerek zorla arabaya bindirdiler. Emniyete doğru ilerlerken farklı bir yöne saptılar. Ellerimi arkadan kelepçeleyip, yüzüme kar maskesi taktılar. Arabada üzerimi kartonla örtüp ayaklarını üzerime uzattılar” dedi.
 
O günden sonra kendisine 24 gün boyunca bir inşaatın zemin katında işkence yaptıklarını anlatan Uysal, “Daha sonra beni bir tarlaya bıraktılar. Orada başka polisler gelip resmi olarak gözaltı işlemi yaptı. 6 sene hapis yattım. O binanın bugünkü Batman Emniyet Müdürlüğü binasının o zamanki inşaatı olduğunu, resmi gözaltı günlerinde kulağıma gelen ezan sesi sayesinde anladım. Beni kaçıranlar JİTEM süsü vermek için komutanım, binbaşım diye birbirlerine hitap ediyorlardı. 24 gün boyunca gözüm bağlıydı ve kendimi, Batman ile Diyarbakır arası bir yerde sanıyordum” şeklinde konuştu. 
 
“Ancak işkence yaptıklarını bazı kişilerden de saklıyorlardı” diyen Uysal, “Çünkü birileri gelince beni kuytu bir köşeye götürüyorlardı. 24 gün boyunca gözüm kapalıydı seslerini duydum, konuştuk. O dönem görev yapan polisleri gösterseler beni kaçıran 3 polisi de tanırım. Ben hapisteyken eşim, 7 çocuğumuza su satarak, ayakkabı boyayarak baktı” dedi. Uysal’ın kayıp olduğu günlerde Mazlumder yoğun bir kampanya yaparak ortaya çıkarılmasını sağlamıştı.  
 
Kitapta yer alan bilgiler üzerine ulaştığımız Cevzet Soysal’ın oğlu Mücahit Soysal, babasıyla ilgili ilk somut bilgiyi 16 yıl sonra Yeni Şafak’tan öğrendi.
 
17 yıldır babasıyla ilgili en küçük bir bilgiye dahi ulaşamadıklarını belirten Soysal, babasından haber almak için emniyete gittiğinde tehdit edildiğini kaydetti. Soysal, şunları anlattı; “Babam 9 Kasım 1998 günü evimizin önünden bir Toros arabaya bindirilerek kaçırıldı. Bir daha haber alamadık. Bundan 5 yıl önce Batman Emniyet Müdürlüğü, Terörle Mücadele Şubesi’ne gittim. Kapıdan içeri dahi alınmadım. Bir gün arka kapıdan girerek müracaat kısmına ulaştım. Babamın 11 yıldır kayıp olduğunu ve bir haber olup olmadığını sordum. Ancak, ‘Bu olayın üzerine çok gitme, sonun baban gibi olmasın’ diyerek tehdit edildim. Bana bir daha gelmememi, başımın belaya gireceğini söylediler.” diye konuştu. Cevzet Soysal’ın oğlu Mücahit Soysal, babası kaybolduğunda 1,5 yaşında olan kardeşinin bugün 17-18 yaşlarına geldiğini gözü yaşlı anlattı. 
 
Sabri Uzun’un kitabında ifadeleri yer alan polis memuruna Yeni Şafak ulaştı. Cezvet Soysal’ı kaçıran, Kazım Uysal’ı bir ay boyunca gözleri kapalı ve bilinmeyen bir yerde sorgulayan polis memurunun verdiği bilgilerle Kazım Uysal’ın aktardığı bilgilerin benzerlik göstermesi dikkat çekti. Kazım Uysal’ın Batman Emniyet Müdürlüğü’nün yeni binasının inşaatında sorgulandığını doğrulayan polis memuru Cezvet Soysal’ın öldürülmesiyle ilgili olarak “Emniyet içerisindeki paralel yapılanma kendilerini başarılı göstermek için maalesef o hukuksuzluğu yaptılar. Yıl 2015 olmuş. Bu gerçekler 17 - 25 Aralık süreçlerinden sonra sayın Cumhurbaşkanımız söyledikten sonra anlaşıldı.” dedi.
 
Batman’da ikamet eden Soysal ailesinin daha önce yetkililerden yardım istediği ancak kimsenin ailenin feryadını duymadığı ortaya çıktı.
 
Temmuz 2009'da İlke Haber Ajansı’na (İLKHA) konuşan Cevzet Soysal’ın eşi Kaside Hanım “Eşim sabah işe gitmek için evden çıktı. Kızım kucağımda olduğu halde ben de onunla kapıya kadar çıkmıştım. Baktım ki bir araba evimizin biraz ilerisinde durmuş. Ben de başımı fazla da dışarı çıkarmadım. Eşimi arabaya koyduklarını gördüm. Ancak arkadaşları olduklarını düşünmüştüm. Kaçırıldığını gören komşumuz yaklaşık on dakika geçmeden evimize gelip eşimin kaçırıldığını bana söyledi. Ben de, “Arabaya koyduklarını gördüm; ama arkadaşları olduğunu sanıyorum” deyince, komşumuz, “Hayır, Cevzet Abi’yi polisler kaçırdı’ dedi.  Komşumuz olay yerine daha yakındı. Eşiyle beraber Cevzet’i kaçıranların polisler olduğunu görmüşlerdi. Bunun üzerine merak ettik. İşyerine gidip gitmediğini öğrenmek için işyerini aradık ancak işyerine gelmediğini söylediler. Emniyete gittik, bize buraya öyle birinin getirilmediğini söylediler. Sonraki gün tekrar gittik, ifademizi aldılar. Eşimin arkadaşlarının isimlerini vermemizi isteyerek bizlere hakaret ettiler. İfademizi alan memur elindeki dosyayı fırlatarak “Körü körüne gitsin” dedi. O akşam evimize gelerek arama yapıp gittiler. Daha sonra bir kez daha bizleri çağırıp ifademizi aldılar. Bizlere “Ölü de olsa, diri de olsa biz onu bulacağız” dediler. Şu ana kadar da herhangi bir gelişme olmadı.” şeklinde feryat ettiyse de o dönem kimse aileye yardımcı olmadı.
 Kaynak : Hürseda Haber