Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

Bir itirafla kurtulmak ve de ‘Cürm-ü meşhûd / Suçüstü yargılaması’

'15 Temmuz Darbe Hıyaneti’ üzerinden 100 gün geçiyor.. 

Amerikan emperyalizminin en hassas entrika merkezlerinin kucağında oturup, ‘Beni misafir eden bu koca millete saygısızlık olmasın diye buradan ayrılmıyorum..’ diyebilen Pennsylvania Şeyhi’ne bağlılıklarını ve onun hayalhanesinde ürettiği vaatlerinin, halüsinasyonlarının bir lâf’u güzaf olduğunu akletmeye başlayanlardan niceleri, etkili şekilde itiraflarda bulunmaya, çözülmeler görülmeye başlandı. 

Ama asıl karar merkezlerinde bulunanların bir itirafla affedilmeleri bile ma’şerî vicdanı, kamu vicdanını yaralar. 

***

Bizim hatırlatmalarımız, ‘toplu tasfiye’lerde haksızlıkların daha fazla olması ihtimali dolayısıyla, gereken dikkatin gösterilmesinedir. 

Nitekim, açığa alınan 40 binden fazla öğretmen içinden ilk yapılan incelemeler sonunda son olarak, 3400’ü vazifelerine iade edilmişler, 20 Ekim günü yapılan açıklamalara göre.. Demek ki, bir ‘mağduriyet’  varmış.. Bu ‘mağduriyet’, sadece maddî bakımdan uğranılan zararı değil; ondan da daha yıkıcı olanı, insanın rûhunda meydana gelen büyük travmaları ve de sosyal hayatta, etraftaki herkesin gözünde ‘suçlu’ gibi gösterilerek, en yakın dostların bile insanın yakınından uzaklaşması faciasını da içerir.

***

Ve, itiraflar.. Öyle itiraflar yapılıyor ki, kan dondurucu..

‘Darbe hıyaneti’ sırasında, FETÖ’cü subayların Kara Harp Okulu’ndaki eylemlerini organize ettiği bildirilen Kur. Alb. İlhami Polat’ın yargıç eşi (ve de Yargıtay’da tetkik hâkimi olan) Suzan Polat, itiraflarda bulununca, ‘etkin pişmanlık’ hükümlerinden faydalandırılmış, serbest kalmış.. Ki, bu hanım, Mart-2014’de Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan ‘gizli güvenlik toplantısı’nın ses kayıtlarının yayınlanmasını engellemek amacıyla Youtube’a getirilen yayın yasağını, Yargıtay- 13. Ceza Dairesi’nde hâkim olan -ve F.G.’ye bağlı olduğunu bildiğini söylediği-  eniştesi Fatih Özaydın’ın tavsiyesi üzerine kaldırdığını itiraf ve ordu içindeki FETÖ’ye bağlı olduğunu iddia ettiği 20 subayı da deşifre etmiş.. 

Bu yargıç hanım, ‘15 Temmuz günü öğleyin eve gittiğimde İlhami evdeydi. Misafirleri vardı.. Sonra hep beraber ayrıldılar. Kendisi heyecanlıydı, tedirgindi. Ancak bana hiçbir şeyden bahsetmedi. 16 Temmuz sabahı gördüğümde bana, kendisini affetmemi, emrin büyük yerden olduğunu, Fethullah Gülen’in emir verdiğini  söyledi’ demiş.. 

***

Onun o kadar etkili kararları alıp ülkeyi emperyalist odaklara ve haber ağlarına peşkeş çekmesinden sonraki bu itirafları ve serbest kalması, ‘Bu kadar kolay mı?’ dedirtiyor insana.. 

Bu kadar kolay ise.. Sizler, eyy, çok daha önemsiz yerlerde bulunanlar, ne duruyorsunuz.. Pensylvania Şeyhi’nin hayal ve halüsinasyonlarına aldanarak hıyanet ettiğiniz milletin bağışlayıcı kollarına siz de atılınız. Sizi kurtaracak olan, akıl ve vicdanınızı kullanarak Allah’dan ve milletten af dilemek duygusudur. 

***

M. Macit isimli bir subay pilot da, ifadesinde, ‘Hareket başladığı ve kendisine emirler verildiği zaman Cemaat’in darbe yapmakta olduğunu anladığını,  Meclis’i, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni bilerek bombardıman ettiğini’ açıklıyordu. 

O da, çok vatansever birisi olduğunu söylemiş ve bağışlanmasını istemiş.. 

***

Bir diğer nokta..

Muhakeme usûlü hukukunda, ‘Cürm-ü meşhud /suçüstü yargılaması’ diye bir özel durum vardır.

Ceza, sadece intikam duygusu için değildir; benzer suçları işleyecekler için caydırıcılık etkisi yapması gerekir.

Kendi halkına ve ülkesine karşı darbeye katılıp, bombardıman uçağı kullanan bir için aylarca sorgulama gerekmez. Kanunsuz olarak bombardıman uçağı, tank, vs. silah kullandığı belirlenenler için başka suç delili aramaya ne gerek vardır; hemen cezalandırılır; yanlışlık varsa, ne de olsa, idâm da yok; temyizde düzeltme yolu açık.. 

‘Cürm-ü meşhud /suçüstü’, burada uygulanmayacaksa; yargılama usûlünde niçin vardır? 

Geciken adalet, adâlet değildir. 100 gün geçti, henüz yargılamalar başlamadı. 

stargazete

Bu yazı toplam 764 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar