Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta (FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta (FOTO)

Ankara'da 601., Sakaryada 628,

Ankara inanç Özgürlüğü Platformu 601. Hafta...

Ankara inanç Özgürlüğü Platformu bu hafta basın açıklamasını Hacı Bayram Camide yaptı.

Açıklama Mısır zindanlarında şehid olan İhvan liderlerinden MUHAMMED MEHDİ AKİF (12 Temmuz 1928 – 22 Eylül 2017) için kılınan gıyabi cenaze namazı ve ardından basın açıklaması gerçekleştirdi.

Platform adına açıklamayı Elden Ele Derneği yönetim kurulu üyesi Mustafa Kılınçer gerçekleştirdi.

Açıklama :

Merhum Muhammed Mehdi Akif 26 yıldan fazla Mısır zindanlarında kalmıştır.

İhvan-ı Müslimin kurulduğu günden bu yana Dünya Müslümanları adına inandıklarının bedelini her dönem canlarıyla mallarıyla ödemiş ve bu gün de olduğu gibi ödemeye devam etmektedir.İhvanın tarihi sanki bir şehadet secersi gibidir. Hasan Elbenna dan başlayarak günümüze kadar devam etmektedir..

Mısır kadim tarihinden bu yana zindanlarını dolduran Yusufları nasıl var olmuşsa Firavunlarıda eksik olmamıştır. İşte bu gün bir yusufun şahadetini anarken modern Mısırında değişmediğini görmüş oluyoruz..

Müslümanlıkları bîçârelerin öyle büyük
Bir cinâyet ki: Cezâlar ona nisbetle küçük!


Ama inanıyoruz ki

ACZİN Kİ EZİLMEKTİ BÜTÜN HAKKI DİRİLDİ

ZÜLMÜN Kİ ZEVAL AKLINA GELMEZDİ GEBERDİ.

Hayatı iman ve cihattan başka bir şey değildi. O hayatı boyunca aziz İslam uğruna ve yüce Allah’ın yolunda, her türlü fedakarlığı göze alan ve gerçekleştiren rabbani bir alimdi. İslam ümmetinin bu kahramanı alimi, rabbimizin rahmetiyle kuşatmasını ve bizleri de onun gibi azizlerin yolundan ayrı düşürmemesini niyaz ediyoruz..

İslam ümmetinin başı sağ olsun

Görüntünün olası içeriği: 9 kişi, yazı

Sakarya 628. hafta: 12 yıllık süreçte sorunlar değişmedi

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 12 yıldır gerçekleştirdikleri cumartesi eylemleri boyunca toplumun temel sorunlarının çözülmediğini belirterek “Adalet ve hakkaniyet temelli olmayan bir sistem çözüm değil sorun üretir. Sorun, öncelikle sistem sorunudur; yönetici değil.” dedi

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 12 yıldır gerçekleştirdikleri cumartesi eylemleri boyunca toplumun temel sorunlarının çözülmediğini belirterek “Adalet ve hakkaniyet temelli olmayan bir sistem çözüm değil sorun üretir. Sorun, öncelikle sistem sorunudur; yönetici değil.” dedi 

12 yıldır her cumartesi, Bulvar AKM önünde toplanarak basın açıklaması yapan Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 628. haftaki açıklamasında “12 yıl önce konuştuğumuz sorunlar her neyse; bugün de benzer sorunlarla boğuşuyoruz. Toplumun etnik, mezhebi, kültürel, sınıfsal, sosyal ve ekonomik fay hatları hâlâ gergin. İzlenen politikalar, bu gerilim noktalarındaki sorunlara çözüm getirmedi. Daha kötüsü, “çözüyormuş” gibi yapılan açılımlar, daha çatışmacı süreçlere evrildi. Sosyal barış ve adalet beklentisinin yerini, kutuplaşmalar ve şiddet sarmalı aldı. Ne yazık ki, tüm bu gelişmelerin sonunda eşitlendiğimiz tek nokta, olağanüstü hal oldu.” dedi ve ekledi: “12 yıldan beri yaptığımız açıklamalara bakıyoruz ve maalesef hep aynı sorunları görüyoruz. Çünkü ilk günden dediğimiz gibi, adalet ve hakkaniyet temelli olmayan bir sistem çözüm değil sorun üretir. Sorun, öncelikle sistem sorunudur; yönetici değil. O yüzden yönetenlerin tamamen değiştiği bir dönemde dahi “yeni” denilen Türkiye, bize eskisini hatırlatıyor. Biz ise tüm bunlara karşı yerimizi, hakkın ve halkın yanında tutuyoruz. İfsad edenlere karşı ıslahı savunuyoruz. 12 yıldır olduğu gibi bugün de sözümüzü iyilik ve doğruluk uğruna yükseltiyoruz.” 

Açıklamada, yaşanan sorunlar karşısında çözüm üretmesi gereken siyasetin hamasete dönüşmesinin getirdiği sıkıntılara dikkat çekildi ve şöyle denildi: “Gücü tek elde toplamak için verilen tüm uğraşlar, gelinen noktada tel tel dökülüyor. Her şey, tek merkezden kontrol edilmek isteniyor ama eldeki ipler de çözülüyor. Zaten yargı sistemi, adalet ile bağını koparmış halde. 15 Temmuz kalkışması sonrasında darbeciliğin, darbecilerin tasfiyesi diye başlayan süreç, erkenden tüm toplumsal muhalefete yöneldi. Paranoya büyüdükçe, herkese ajan yaftası vuruluyor. Hukuk norm olmaktan çıkmış. Gündelik hayat ise hem siyasetin hem de ekonominin sorunlarında boğuluyor. Güvenlik politikaları, daha güvensiz bir coğrafya üretiyor. “Komşularla sıfır sorun” derken, yine “sırf sorun” politikasına döndük. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi, gündemi güvenlik kurulları, savaş dili belirler oldu. Siyaset geliştirmek yerine hamaset yapılıyor. Bir dönem ayaklar altına alındığı söylenen etnik milliyetçilik, yeniden baş tacı ediliyor… Güce ve çıkara göre pozisyon alanlar için bunların bir önemi yok. Her devrin adamı olmayı başaranlar, yalnızca şahsi menfaatlerini gözetenler gemilerini yüzdürmeye devam ediyor. Onlar, iktidar sofrasından nemalandıkları sürece, iktidar seçkinlerinin kim olduğuna ya da ne yaptıklarına aldırış etmiyorlar.”

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 628. Hafta Basın Açıklaması 

Değerli dostlar, Sakarya’nın duyarlı insanları, 

12 yıl önce, 28 Şubat darbe sürecinin baskıcı ve yasakçı uygulamalarına karşı kurduğumuz platformumuz, bugün 13 yaşında. 627 haftayı; adaleti ve özgürlüğü herkes için savunmayı şiar edinerek geride bıraktık. Bu süreçte şüphesiz birçok şey değişti ve birçok şey aynı kaldı. Sistemin kabuğuna bakanlar için değişim büyük; özdeki çürümeyle dertlenenler içinse değişen pek bir şey yok. 

12 yıl önce konuştuğumuz sorunlar her neyse; bugün de benzer sorunlarla boğuşuyoruz. Toplumun etnik, mezhebi, kültürel, sınıfsal, sosyal ve ekonomik fay hatları hâlâ gergin. İzlenen politikalar, bu gerilim noktalarındaki sorunlara çözüm getirmedi. Daha kötüsü, “çözüyormuş” gibi yapılan açılımlar, daha çatışmacı süreçlere evrildi. Sosyal barış ve adalet beklentisinin yerini, kutuplaşmalar ve şiddet sarmalı aldı. Ne yazık ki, tüm bu gelişmelerin sonunda eşitlendiğimiz tek nokta, olağanüstü hal oldu.

Güce ve çıkara göre pozisyon alanlar için bunların bir önemi yok. Her devrin adamı olmayı başaranlar, yalnızca şahsi menfaatlerini gözetenler gemilerini yüzdürmeye devam ediyor. Onlar, iktidar sofrasından nemalandıkları sürece, iktidar seçkinlerinin kim olduğuna ya da ne yaptıklarına aldırış etmiyorlar. Yeryüzü sofrasındaki nimetlerde, tüm kulların hakkı olduğunu savunanların sesleri ise tamamen kısılmak isteniyor. Bir dönem “şu okullar olmasa maarifi ne güzel yönetirdim” diyen zihniyet, bugün “şu muhalefet olmasa memleketi ne güzel yönetirdim” diyor. Lakin olmuyor, yönetilemiyor. Sadece merkezi değil yerel yönetimler için de geçerli bu. Çünkü metal yorulmadı, çoktan çürüdü. Değil balık, tuz bile koktu.

Gücü tek elde toplamak için verilen tüm uğraşlar, gelinen noktada tel tel dökülüyor. Her şey, tek merkezden kontrol edilmek isteniyor ama eldeki ipler de çözülüyor. Zaten yargı sistemi, adalet ile bağını koparmış halde. 15 Temmuz kalkışması sonrasında darbeciliğin, darbecilerin tasfiyesi diye başlayan süreç, erkenden tüm toplumsal muhalefete yöneldi. Paranoya büyüdükçe, herkese ajan yaftası vuruluyor. Hukuk norm olmaktan çıkmış. Gündelik hayat ise hem siyasetin hem de ekonominin sorunlarında boğuluyor.

Güvenlik politikaları, daha güvensiz bir coğrafya üretiyor. “Komşularla sıfır sorun” derken, yine sırf sorun” politikasına döndük. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi, gündemi güvenlik kurulları, savaş dili belirler oldu. Siyaset geliştirmek yerine hamaset yapılıyor. Bir dönem ayaklar altına alındığı söylenen etnik milliyetçilik, yeniden baş tacı ediliyor. 

12 yıldan beri yaptığımız açıklamalara bakıyoruz ve maalesef hep aynı sorunları görüyoruz. Çünkü ilk günden dediğimiz gibi, adalet ve hakkaniyet temelli olmayan bir sistem çözüm değil sorun üretir. Sorun, öncelikle sistem sorunudur; yönetici değil. O yüzden yönetenlerin tamamen değiştiği bir dönemde dahi “yeni” denilen Türkiye, bize eskisini hatırlatıyor. Biz ise tüm bunlara karşı yerimizi, hakkın ve halkın yanında tutuyoruz. İfsad edenlere karşı ıslahı savunuyoruz. 12 yıldır olduğu gibi bugün de sözümüzü iyilik ve doğruluk uğruna yükseltiyoruz.

Açıklamamızı Fatır Suresi’nin 10. Ayeti ile tamamlıyoruz:

“Kim izzeti istiyorsa, artık bütün izzet Allah'ındır. Güzel söz O'na yükselir, salih amel de onu yükseltir. Kötülükleri tasarlayıp düzenleyenler ise; onlar için şiddetli bir azap vardır. Onların tasarladıkları boşa çıkıp bozulur.”

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu