Avrupa'da Müslümanlara Yer Yok

Avrupa'da Müslümanlara Yer Yok

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi (ODIHR) tarafından 28 Nisan’da Viyana’da düzenlenen “Müslümanlara Karşı Nefret Suçlarıyla Mücadelede Kolluk Güçleri ve Toplum İlişkilerinin Geliştirilmesi” konulu top

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi (ODIHR) tarafından 28 Nisan’da Viyana’da düzenlenen “Müslümanlara Karşı Nefret Suçlarıyla Mücadelede Kolluk Güçleri ve Toplum İlişkilerinin Geliştirilmesi” konulu toplantıya katılan uzmanlar ve toplum liderleri fikirlerini beyan etti.

Avusturya Diyanet İşleri Başkanı Fuad Sanaç, Avrupa’da Müslümanlara yönelik düşmanlığın, İslâm’ın hukuk sistemi içinde tanınmaması ve kanunlara yansıtılmamasından kaynaklandığını söyledi. İslâm’ın bütün Avrupa ülkelerinde yasal olarak tanınması gerektiğini belirten Sanaç, “Demokratik ülkelerde yazılı kanunlar geçerlidir. Avrupa’da, İslâm’ın yasal olarak kabul edilmesi lazım. İslâm’ın tanınması, ‘insanı insan olarak kabul etmek’ demektir” dedi.

İslâm’ın tanınmamasının Müslümanların mezarını, düğününü, evliliğini, ibadetini, din dersini, örf ve adetlerini kabul etmemek anlamına geldiğini ve bütün problemlerin bundan kaynaklandığını ifade eden Sanaç, “Çünkü insanlar kendisini evinde hissetmiyor, gelecek görmüyor, o ülkenin dilini öğrenmiyor, ‘bir gün döneceğim’ diye yatırım yapmıyor” diye konuştu. Sanaç, “Yahudi, Katolik, Protestan ve Budist cemaatlere verilen hakları biz de istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Yeni Nesil Daha Çok Düşman Oluyor

Yeni neslin daha fazla İslâm düşmanı olarak yetiştiğini kaydeden Sanaç, eğitimin önemine dikkati çekerek, şunları söyledi:

“İslâm düşmanlığının yanlış bir şey olduğu, sevginin, saygının ve hoşgörünün ilkokuldan itibaren öğretilmesi lazım. Bu sorun bir günde, haftada, ayda veya yılda çözülecek bir sorun değil. Gelecek nesillere yatırım yapılmalıdır. Okula giden öğrencilerin yarısı din derslerine katılmıyor. Bu çocukların en azından bütün inançlara saygı duyulması için hoşgörü veya etik dersleri alması lazım.”

Tesettürlü Kadınlar Daha Fazla Zorluk Yaşıyor

Avusturya İslâm İnisiyatifi Başkanı Tarafa Bagajati, İslâm’ın hukuk sistemi içinde tanınmasının, kanunlara yansıtılmasının ve uygulamanın önemli olduğunu belirtti. Müslüman kadınların günlük yaşamda daha fazla ayrımcılığa maruz kaldığına dikkati çeken Bagajati, bunu Müslüman kadınların eskiye oranla daha eğitimli olmasından, iş ve statü talebinde bulunmasından kaynaklandığını söyledi. Müslüman kadınların iş başvurularında ayrımcılıkla karşılaştıklarını belirten Bagajati, “Özellikle başörtülü kadınlar iş bulmak için daha fazla zorluk yaşıyor” dedi. Müslümanlara yönelik nefret suçlarının tespit edilmesinin zorluğuna dikkati çeken Bagajati, insanların nefret suçuyla karşılaştığını ancak kayıt altına alan görevlilerin söz konusu suçları nefret suçu olarak kaydetmediğini vurguladı.

Minareye Bile İzin Verilmiyor

Müslümanlara yönelik ayrımcılığın bir başka göstergesinin “minare yasağı” ile ortaya çıktığını ifade eden Bagajati, “Bazı eyaletlerde camilere minare yapılmasına izin verilmiyor. Bazı yerlerde mimari ve dizaynla ilgili şartlar öne sürülerek minareler engelleniyor. Bu aslında Müslümanlara yönelik dolaylı yollardan yapılan bir ayrımcılıktır” diye konuştu.

Twitter, facebook ve youtube gibi sosyal medya üzerinden Müslümanlara yönelik saldırıların arttığını kaydeden Bagajati, bunların engellenememesinin en önemli nedenlerinden birisinin ‘server’lerin ABD, Rusya ve Çin’de olmasından kaynaklandığını söyledi.

Belçika Müslümanları Temsil Kurumu (EMB) eski Başkanı Şemsettin Uğurlu ise Müslümanların Avrupa’da eğitim, istihdam ve konut edinme başta olmak üzere hayatın hemen her alanında ayrımcılıkla karşılaştığını belirtti. Aşırı sağ partilerin İslâm karşıtı söylemlerine müsamaha gösterilmesini eleştiren Uğurlu, İslâm karşıtı söylemlerin yaygınlaşmasında ve geniş kitlelere ulaştırılmasında basın yayın organlarının ve son dönemde artan oranda sosyal medyanın önemli rol oynadığına dikkati çekti.

Avrupa’da ulusal ve uluslararası düzenlemelerde ırkçılığın açık bir şekilde suç kabul edildiğini ifade eden Uğurlu, “Dolayısıyla insanlar ırkçılık adı altında bir şey yapmamaya gayret ediyorlar ancak ırkçılık üzerinden yapılamayan birtakım ayrımcılık ‘İslâm karşıtlığı’ adı altında Müslümanlara karşı yapılmaktadır” dedi.

“İslâmofobi” Kavramı Kasıtlı Olarak Kullanılıyor

“İslâmofobi” kelimesinin kasıtlı olarak kullanıldığını aktaran Avusturya Diyanet İşleri Başkanı Fuad Sanaç, “Avrupa’da İslâm düşmanlığı var mı, var. Buna ‘İslâmofobi’ diyorlar. Bir kere bunun tarifi yanlış. Fobi insanın korkusudur. Bir insan yüksekten korkuyorsa, örümcekten korkuyorsa buna bir şey yapamazsınız. Bunun adı İslâm korkusu değil, İslâm düşmanlığıdır. Antisemitizm var, o zaman Antiİslâmizmin de kabul edilmesi lazım” diye konuştu.

Yasal düzenlemelerin yanında uygulamaların da önemli olduğunu belirten Sanaç, “Müslümanlara hakaret eden olduğu zaman İslâm düşmanlığı olarak kayıt etmiyorlar, sokakta saldırıya uğramış diye kaydediyorlar ve geçiştiriyorlar. Bu konuda gerekli tedbirleri almalılar” dedi.