“Yimakh shemo”

Abdurrahman Dilipak

Hedefine ulaşmayan beddua, lanet, döner sahibini bulur.

Siyonistler Mescidi Aksa’nın bahçesindeki ağaçları yakıp kaçarken, “Ağlama duvarı”nın önünde bekleyenler hep birden, savaş naraları atarken; “Klasik Yahudi laneti” olarak adlandırılan “yimakh shemo” bedduası okuyorlardı. Diyorlar ki, “Onların köklerini kazıyalım, adlarını tarihten silelim”.. Onlar Filistinliler ve Mescid-i Aksa’daki tüm Müslümanlar.

Great Reset, Öjenik hareket, CoVID komplosu, Starlink, Neuralink, 5G senaryosunun arkasındaki akılsızlık, böyle bir şey. Bu akılsızlık Hristiyan dünyasına da bulaştı. Bütün Kızılderilileri yok ettiler. Bütün kara derilileri köleleştirdiler, bütün sarı derililer sömürüldü. Çünkü bu akılsızlar “onlar için” insanlaşma aşamasını tamamlamamış maymunlar”dı.

Bakın anlayın artık, (Darwin 12 Şubat 1809’da doğdu, 19 Nisan 1882’de öldü)  CoVIDist Neo Darwinciler fikir babalarının bıraktığı yerden devam etmek istiyorlar. Ya hu, 1962 yılına kadar batıda Hayvanat Bahçelerinin yanında İnsanat Bahçeleri de vardı! Bugün bize insan hakları, Demokrasi dersi verenler İnsanat Bahçelerinin kaldırmaya karar verdiklerinde ben 13 yaşındaydım. 

Ya hu, bugün savunduğunuz “Ulus devlet” ve “Uluslararası düzen”, Westefelya’da Vatikan ile Derebeyler arasında sömürü mirasını paylaşamadıkları için 100 yıl süren savaşı bitirmek ve bu kanlı mirası paylaşmak ve savaşı bitirmek üzerine kurulmadı mı! Tabii bizim “Milli Eğitim”de bunlar anlatılmaz. Onun için yaşanan gerçeği anlatsanız da anlamazlar. Bunlar dinin de, tarihin de geni ile oynadılar. Gelenek yerine modern bir cultur’u dayattılar. Medeniyet kavramının içini boşaltıp yerine folklor, bilim, teknoloji ile doldurup bizi “Homo economicus - Homo Politicus”a dönüştürdüler. “Ucuz iş gücü”, “ucuz asker”, “ucuz tüketiciler”e dönüştürüldük. Artık bizi “Din, ahlak ve gelenekten bağımsız BİREYler” olarak tanımlıyor. Kimliğimizde cinsiyetimiz resmen GENDER olarak tescillendi. Artık cinsel kimliğimiz bile VEHBİ değil KESBİ! “Toplumsal cinsiyet”i “eşitlik” mi, “adalet” mi seviyesinde tartışıyoruz!

Birileri “Yimakh shemo” bedduası okuyor, birileri Great Reset’in fedailiğini üstlenmiş, onların tetikçiliğini yapıyorlar. Hem de “Yeni Uluslararası düzene uyum için çok hızlı hareket edince bazı aksiliklerin çıkmasından” hayıflanabiliyorlar.

Asıl sorun burada. Peker’in açıklamaları, Ağar tartışmaları, bir sonuç!

Sağlık, Gıda-Tarım, Şehircilik, İçişleri, Adalet, MSB, Milli Eğitim, Sanayi-Teknoloji, Ulaştırma Bakanlıklarının siyasileri, politika ve bilim kurulları, bürokrasisi bütüncül, asimetrik bir bakış açısı ile bakmadıkları için bazı gerçekleri anlamıyorlar. Bu süreç Yasama, Yürütme ve Yargıyı kilitledi. Ciddi bir savrulma yaşanıyor. Bugün bu savrulmanın siyasette, toplum hayatında, ekonomide yıkıcı etkilerini görüyoruz, ama hâlâ yeterli bir özeleştiri yapmadığımız için, kendi içimizdeki yanlışı görmek yerine, başka yerlerde arıyoruz suçu ve suçluyu. Aslında kendi dışlarında da olumsuz birçok örnek var. Ama gerçek bundan ibaret değil. Aslında bu işin içi-dışı kalmadı. Hepsi birbirini destekliyor, kullanıyor. Asıl sorun da bu. Kim kimdir belli değil. Herkes her şeyi kullanıyor. Herkes ötekini suçluyor ve kendini aklamaya çalışıyor. Oysa farkı fark etmek çok zor artık. Birbirlerine çok benziyor birileri, sadece maskeleri, sloganları farklı. Ve kimse kendi nefsini sorgulamaya yanaşmıyor. Övünüyor ve sövüyor. İşte İsrail’i cür’etkar kılan da bu. İsrail bizim günahlarımız, cahilliğimiz, tefrikamız, korkaklığımız kadar güçlü. İsrail’in gücünün kökleri bizim içimizde. Bunu görelim. Dua etmeden önce Tevbe edelim. Cüzdanlarını, nefislerini haramla dolduranlar ellerini Allah’a uzatmadan önce üstlerindeki, içlerindeki Necaset ve Hades’ten tahir olmaları gerek. Değilse Allah işlerinizi sarp dağlara sardıracak, üstünüze pislik yağdıracak. Düşmanlarınızı, sizin yardım ettiğiniz, ya da karşılarında sessiz kaldığınız zalimleri başınıza musallat edecek. “Ya Rab içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak etme!”

Bize denmedi mi, “Zalimlere yardım etmeyin, sonra ateş size de dokunur”.

 

Zulm ile abad olunmaz. Haram malla-makamla, para ile saadet olmaz. Övündüğünüz mal ve çocuklarınız bu dünyada da ahirette de başınızın belası olur! O haksız elde edilen mal ve para öbür dünyada cehenneminiz için sizi yakacak odunların parası olur.

Düşmanlarımızın şerlerinden, tehditlerinden emin olmak için Allah’ın yardımına muhtacız. Onun şartı da belli. 10 Emrin birçok yasağını birden ihlal eden iktidar ve muhalefetten birilerinin rehberliğinde biz bu zaferi kazanamayız. Onların yaldızlı sözlerine kanmayın. Önce onlardan kurtulmamız gerek. Yarın bu devletin, yani bu milletin, bu ülkenin başına bir iş gelecek olursa, laik, İslamcı, sağcı, solcu, Türk-Kürt, Sünni-Alevi ayırt etmeden hepiniz için aynı bedduayı okuyacaklar, “Yimakh shemo” diyecekler. Haksızlıklar karşısında susan dilsiz Şeytanlardan olursak sonuç bu. Yarın bir başkası da onların başına bela olur. Bu dünya kan ve gözyaşları dolar, taşar. Şunu görelim, bizim birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok; birlikte kazanacağımız bir zafer var. İnsanlar ittihad yapmalı, erdemli insanlar ve mazlumlarla ittifaklar kurmalıyız ve başkalarının temel haklarına yönelik tehdit oluşturmayan ve değer üreten herkesle nimet-külfet dengesine dayalı ittifaklar kurmalıyız. Bizim İsrail’de, Amerika’da, AB ülkelerinde, Çin’de, Rusya’da, Hindistan’da ittifak yapacağımız insanlar var. Kendi evimizde hainler de vardır. Hz. Lut’u, Hz. Nuh’u hatırlayın. Ya da Hz. Musa nerede yaşamıştı. Hz. İbrahim nerede Hakka ulaştı! Her zaman, her yerde iyiler ve kötüler vardır. Namuslu insanlar namussuzlar kadar cesur ve akıllı değilse işimiz zor. Zira karanlık aydınlığın yokluğudur. Aydınlık gelince karanlık yok olur. Bu Siyonist çeteye ve onların işbirlikçilerine karşı hep birlikte “LA” diyelim. Onları iyi tanıyalım. Bunlara destek verenlerin ikiyüzlülüklerini anlayın. DSÖ, Bill Gates, Elon Musk gibi kişi ya da kuruluşların bunların Truva atı olduğunu bilelim, aklımızı onlara teslim etmeyelim. Yoksa onlardan olursunuz!

Bu “yimakh shemo(mam)”cular “Klasik Yahudi lanet kültürü” en bilinen, dini kisve giydirilmiş öfke, düşmanlık, ırkçı sloganlarından birine dönüşmüştür.

Geçmişte, bu lanet Hz. İsa’ya karşı da yapılmıştı! Purim ve Haman ile başlayan bu lanetten bir zamanlar Sabbatai Zevi de nasiplenmiş. Adolf Hitler için de bu lanet okunmuş. Tabii Hitler’in şahsında Almanlara karşı da! Bugün ağlama duvarı önündeki bu lanetin  görünen hedefinde Filistin halkı ile beraber, Mescidi Aksa’da İbadet eden ve her ülkeden Müslümanlar vardı. Yani lanetin hedefinde tüm dünya Müslümanları var. (Bunu görün artık CoVID’ist Bill’in adamları).O gün orada Şehid olan Filistinlilerin tabutunun üzerinde Türk Bayrağı da vardı. Yani önünde Filistin, arkasında İslam dünyası da olsa, asıl hedefin Türkiye olduğunu görelim artık. Bu ağzımıza, burnumuza, kulaklarımıza ve gözümüze takılan maskelerden bir kurtulsak, gerçeği göreceğiz, ama CoVID belası ile ev hapsindeyiz(!).  Ellerine düşerseniz görürsünüz, AK Parti, CHP’li, MHP’li, HDP’li bakmazlar. Gözü olup görmeyen, kulakları olup duymayan, kalpleri olup hissetmeyenlerin vay haline. Selâm ve dua ile.