Yerli oryantalistler

Merve Kavakçı

Oryantalizm şarkiyatçılık bilim alanının ötesinde bir şeyi ifade ediyor bugün. Doğuyu çalışmanın dışında doğunun üzerinden bir batı inşasına işaret ediyor bugün oryantalizm. Oryantalist’i de sadece şarkı yani doğuyu inceleyen biri değil, yani isim olarak değil aynı zamanda bir sıfat olarak da kullanıyoruz. Mesela, bir şeye oryantalist bir yaklaşım dediğimizde anlatmak istediğimiz bir duruş, bir bakış açısı, bir hayat felsefesi var demektir. İsim değil sıfat olarak kullanıldığında içinde bir eleştiriyi de barındırıyor, oryantalist kelimesi. Bu son derece oryantalist bir ifade dersek mesela, o zaman mevzubahis ifadenin tasvirini yaptığımız kadar bunun böyle olmasının eleştirisini de yapmış oluyoruz. Bir başka deyişle oryantalist olarak tasvir ettiğimiz hareketin, davranışın, duruşun olan halinden çıkartılıp başka bir hal, tavır, davranış haline dönüşmesi gerektiğini de vurgulamış oluyoruz. Böylece sadece olana bitene, etrafımızdaki hal ve tavra bir gönderme yapmıyoruz, aynı zamanda kendimizle ilgili de bir şey ifade etmiş oluyoruz. Bu tavır, oryantalist bir hal, hareket ise ki öyle, biz bunu tasvip etmiyoruz, yanında da durmuyoruz, biz farklı bir yerdeyiz bu konuda, diyerek aramıza mesafe koymuş da oluyoruz.

Başlıkta yerli oryantalistler derken içimizdekileri kastediyorum. Yerli ve milliyi beraber kullanmıyorum, çünkü bu ikisi birbirini tamamlayıcı olduğu kadar farklılaştırıcı da olabilir. Milli oryantalist demek kendi içinde bir çelişki arzedeceği için yerli ve fakat milli olmayan oryantalistler de denebilir. Oryantalist duruşun millisi olmaz çünkü. Oryantalist duruş başlı başına başka bir yeri merkez almayı barındırır içinde çünkü.

Bu türün dilinin en bariz örneği Batı dünyasından bahsederken “bile” ekinin çoklukla kullanılmasıdır. Avrupa’da bile bu işler böyle böyle, Amerika’da bile o öyle yapılıyor derken bahsettikleri yerden kazandıklarına inandıkları bir meşruiyet vardır. Kabul görülmenin olmazsa olmazının batıya yapılacak referans olduğuna inanırlar. Bu anlamda ilintilendirme onaylanmanın bir bileti halindedir çünkü. Bir anlamda, ben bunu düşünemem, düşünüp bulacak kapasitede değilimdir doğal olarak, ama gelin görün ki batıda da bu böyledir, diyerek topu Avrupa, Amerika üzerinden kendi kalene atmak demektir de, bu. Kabullenilmesi kültürel, sosyolojik, tarihsel veya başka bir sebepten dolayı zor bir şeyden söz ediyorsak, bu referanslar o zaman da, yadırgayacaktık ama gelin görün ki Avrupa’da, Amerika’da da bu işler böyle demeye getirmektir…

Bu türün tarihin okunmasına olan yaklaşımı da enteresan bir vak’a olarak önümüze gelir. Yerlidir ama milli olamamıştır. Burada milli olamamıştır demekle körü körüne kuru laflardan ibaret bir ulusçuluk anlayışını kastetmiyorum. Buralıdır ama aslında oralıdır’ı kastediyorum. Burayı sefilleştirme aracılığı ile oraya ait olabilmenin hülyası vardır. İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet ve ordusu tarafından fethedilişinin sene-i devriyesinde “bugün muhteşem bir uygarlık olan Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’in barbar ve bağnaz bir kabile tarafından işgalinin yıldönümü” cümlesini kurmak da buna örnektir.

yeniakit