Yeni Akit’e saldırı

Merve Kavakçı

Charlie Hebdo ölümlerinden sonra ifade özgürlüğüne olan sadakatlerini göstermeyi şiar edinen kemalist Cumhuriyet’çilerimiz, karikatürleri gazetelerinde yayınladılar. İfade özgürlüğü dediklerine bakmayın, bizimkilerinki kestirmeden veya yapmacıktan ifade özgürlüğüne saygı. Kemalist düzenden güç alarak hayatta her yaptıkları gibi çifte standardlı bir bağlılık, ifade özgürlüğüne. Gören de liberal zannedecek mevzu bahis bu cenahı. Zannedersiniz, özgürlük adına saygı duymayacakları kimse yok. Ama turnusol kağıdı testi hemen yardıma koşar gerçek renklerini belli etmekte.

Alın başörtüsü meselesini, ki ifade özgürlüğünün tam ortasında bir meseledir bu ülkede. Hebdo’nun karikatürlerine sahip çıkıp, İslami hassasiyeti olan insanları irrite etmeyi hiç mesele yapmayanlar acaba nerede ve nasıl biz kadınların başlarını örtme hürriyetini savunmuşlardır... Daha doğrusu savunmuşlar mıdır? Sadece yazdıkları ve söyledikleri için hapislerde çürütülen 28 Şubat mağdurlarına sahip çıkmışlar mıdır? Mesela, Yakup Köse çocuk haliyle hapislerde ömür tüketirkenki en tabii vatandaşlık hakkı olan protesto hakkını kullanmış ve fakat örgüt bağlantısı yaftası ile derdest edilip, mapus edilmiştir, şimdi de ikinci kez parelel tezgahın bir hamlesiyle bu sefer de eşine ve çocuklarına hayatı zehir etmek adına demir parmaklıklar ardına atılmıştır, bu Cumhuriyetçi özgürlükçülerimiz Köse için bir çift laf etmişler midir? Ya Salih Mirzabeyoğlu için?.. Bir çift laf, hapishanede sistematik olarak gördüğü insanlık dışı muameleye dair bir yazı kaleme almışlar mıdır?..

Onun için diyorum “bizimkilerin” modernliği de batılılığı da çağdaşlığı da hep kopyacı, hep taklit hep samimiyetten uzak çifte standartlı...

Bir çifte standart da emniyet güçlerinden. Cumhuriyet gazetesinin provokatif Hebdo karikatürleri yayınından sonra “olur da saldırıya uğrar” endişesi ile gazeteyi koruma altına alan polislerimiz, Yeni Akit’e yapılan saldırı karşısında daha pasif bir rol üstlenerek kapı, pencere indiren öfkeli cumhuriyetçilere sessiz kalmayı tercih etmiş. Koca koca taşlar camlarda delik açıp, gazete önündeki araçlar hasara uğratılırken emniyet güçlerimiz ne yapıyordu anlamak mümkün değil. Tabii asıl üzerinde kafa yorulması gereken soru ifade özgürlüğü cam pencere indirmenin, insan yaralamanın neresindedir sorusu...

Bu arada Cumhuriyet’ten de çıt yok. Kendi gibi bir yayın kuruluşu olan bir başka gazeteye saldıranları, öfkelerini dindiremeyip taşa, sopaya sarılanları neden görmezden geliyor. Peki, Cumhuriyet bu konuda yalnız mı dersiniz... Ne acıdır ki değil... O da bir başka yazı konusu olacak ayrı bir mesele...

yeniakit