Yemen diktatörü kendi felaketini hazırlıyor

Hakan Albayrak

Yemen, miadını doldurduğu halde devlet başkanlığı koltuğundan kalkmayı reddeden diktatör Ali Abdullah Salih'in inadı yüzünden aylardır kaos içinde. Devlet namına bir şey kalmadı, zaten çökük olan ekonomi iyice çöktü, sokaklar ateş altında...

Muhalefet hareketi şiddet marifetiyle bastırılmaya çalışılıyor, bastırılmaya çalışıldıkça şahlanıyor, şahlandıkça daha büyük bir şiddete maruz kalıyor, fakat hürriyet ve adalet davasından dönmüyor. Ne yazık ki Salih de istibdat davasından dönmüyor. "Gelecek seçimlerde aday olmayacağım" dediğine göre halkın kahir ekseriyetinin kendisini istemediğini kendisi de kabul ediyor, ama istifa etmeye bir türlü yanaşmıyor işte. Yangının üstüne körükle gidiyor, zalimane uygulamalarıyla sebep olduğu kaosu büyüttükçe büyütüyor, sonra da kaosun orta yerinde "Ben gidersem kaos çıkar" diyor! Güler misiniz, ağlar mısınız?

Suriye konusunda söylediğimiz şey Yemen için de geçerli: Normalde devletler devrimcileri itidale çağırırlar, ama burada bunun tersi söz konusu. Muhalifler, hiç şüphesiz, yapılan yolsuzlukların ve işlenen cinayetlerin hesabını Salih'ten sormak için yanıp tutuşuyorlar; fakat ülkenin bir an evvel kaostan çıkması uğruna bundan vazgeçmeye hazırlar. Arabuluculuk yapan Körfez İşbirliği Şûrâsı vasıtasıyla Salih'e "Şimdi istifa etmeyi kabul edersen sana yargılanmama garantisi veririz" dediler. Ne yazık ki Salih bu cazip teklifi de geri çevirdi. Hem de muhaliflerle ve arabulucularla resmen dalga geçerek!

Körfez İşbirliği Şûrâsı vasıtasıyla yapılan müzakerelerde mutabakata varılmış, taraflar 'yargılanmama garantisi karşılığında istifa' yahut 'istifa karşılığında yargılanmama garantisi' formülünde uzlaşmış ve ortaya bir anlaşma metni çıkmıştı. Geriye sadece imzaların atılması kalmıştı. Geçen hafta sonu bu iş bitecekti. Muhalifler sözlerinde durdular, anlaşmayı imzaladılar; fakat Salih son anda imzalamaktan vazgeçti. Neymiş? O giderse iç savaş çıkarmış! Sanki Husi ayaklanması onun iktidarında çıkmamış gibi.

İlginçtir; "Ben gidersem iç savaş çıkar" diyen Salih'in kendi aşireti –Yemen'deki en büyük aşiret olduğu söylenen Haşid aşireti- bile Salih'e başkaldırdı. Aşiret lideri Şeyh Sadık El-Ahmer, muhalefet saflarına katıldıklarını açıkladı. Dün Haşid milisleri ile askerler arasında çıkan çatışmalarda en az 18 kişi öldü, 42 kişi yaralandı...

Salih kendi felaketini hazırlıyor. ABD ve Körfez devletleri bu sadık müttefiklerini kurtarmak için az uğraşmadılar, ama basireti bağlanan Salih onların uyarılarına da kulak asmadı. Şimdi Körfez İşbirliği Şûrâsı arabuluculuktan çekilerek Salih'e lisan-ı hal ile 'Ne haltın varsa gör!' diyor. Amerikalılar da 'Devrimden sonra Yemen halkının yüzüne bakacak yüzümüz olsun' diye düşünerek Salih'e karşı üsluplarını sertleştiriyorlar.

Bu iş buraya kadar. Salih ve askerlerinin devam eden cinayetleri, artık geri çekilen bir ordunun son ve çaresiz top atışlarıdır. 'Onurlu bir çıkış yolu'nu kendi elleriyle kapatan Salih bu tavrını bir an evvel –çok geç olmadan- değiştirirse iyi eder. Aksi halde, yolsuzluk ve katliam suçlamalarıyla çıkarılacağı mahkemede iflahı kesilecektir. Bu, iyi senaryo! Belki de mahkemeye fırsat kalmadan kim vurduya gider.

ŞEHİTLERİN YOLUNDA VİRA BİSMİLLAH

İHH-Ankara, Cuma günü saat 19:00'da Kocatepe Kültür Merkezi'nde "Şehitlerin Yolunda Vira Bismillah" diyor...

Gazzeli bir yetkilinin de katılacağı etkinliğe davetlisiniz.

 

yenişafak