Yaz tatilinde ne okuyalım

Abdullah Büyük

Hepimizin malumu olduğu üzere mukaddes kitabımızın ilk emri "Oku"dur. Bilinebilen/görülebilen her şey okumanın objesidir. "Okumak" denilince yalnız kitap okumak akla gelmemelidir. Sadece bir kitap değildir okumak. Bir yıldız, bir ateş böceği, bir mazlumun gözyaşı, bir gül yaprağı, bir çocuğun dünyaya gelişi, bir insanın dünyadan ayrılışı, çok istediğimiz bir şeyi elde etmek ya da çok sevdiğimiz bir şeyi kaybetmek ve hepsinden önemlisi bir insan da okunabilir. Okunmalıdır da.


Yukarıda ifade ettiğimiz şekilde bir bakış ve algılayış, var olan her şeyi bir kitap yani okunabilir bir obje bilen bakıştır. Böylesi bir bakış açısıyla bakan biri elbette ki bütün varlıkları da kitap olarak görecektir. Bundan da öte kitabı bir varlık, yani sahip olunabilecek en kıymetli hazine olarak kabul edebilecektir. Eğer kitabı en kıymetli hazine olarak görebilirsek bilgiyi de gerçek bir krallık olarak kabul edebiliriz. Ama ne yazık ki bizler ne varlığı kitap olarak görebiliyoruz ne de kitabı bir hazine. Ve yine ne yazık ki dünyada en az okuyan milletlerden biriyiz.


Bilim ve teknikteki bütün ilerlemelere rağmen, kitap okumak asırlardır ilim öğrenme metotlarından birisi olmuştur. Kütüphanelerimizdeki kitaplarla eğer ciddi bir ilişki içine girebilirsek aramızda gizli bir sevgi oluşur. Bilgisayar ve CD dünyasında bu sevgi ve sıcaklığı pek hissedemeyiz. Yeni bir kitabın kokusu bazen sabahleyin fırından aldığımız taze bir ekmek kadar güzeldir, eğer koklamasını bilebilirsek. Her kitap bize yeni bir dünyanın kapısını açacaktır, eğer bakıp da görebilirsek.


Okuyamayan toplumlar yenilikleri takip edememişler, yerlerinde saymışlardır. Maalesef günümüz Türkiye'si de aynı şeyi yaşamaktadır. Ülkemizde çok ciddi bir okumama hastalığı mevcut. Ama maalesef bu hastalığın çaresini bir türlü bulamıyoruz. Batı dünyasında kitap, bir insanın ihtiyaç listesinde 18. sırada yer bulurken ülkemizde maalesef 222. sırada yer alabiliyor. Dünyada kitaba para harcayan ülkeler sıralamasında yine maalesef sıralamaya bile giremiyoruz. Ülkemizde yeni çıkan bir pop ya da arabesk kaseti 1-1,5 milyon satarken yeni çıkan bir eser ancak 1000 veya 1500 civarında satabiliyor.


Peki, ne yapmalıyız?


Evet, içinde bulunduğumuz bu acı durumdan nasıl kurtulmalıyız? Bilirsiniz alışkanlıklar zor kazanılır ve zor kaybedilir. Öyleyse öncelikle kitap okuma alışkanlığı kazanmak için zaman ayırmalıyız. İşe çok küçük vakit dilimlerinden başlayabiliriz. Mesela, günde sadece 20 dakikamızı kitap okumaya ayırabiliriz. Ama hangi şartlar altında bulunursak bulunalım mutlaka bu 20 dakikayı okuyarak geçirmeliyiz. 20 dakikada ne olur? Demeyin. 20 dakikada 10 sayfa kitap okuyabiliriz. Günde 10 sayfalık bir okumayla ayda 300 sayfa okumuş oluruz. Bu da ayda 1 veya 2 kitap demektir.


Evet, öyleyse bu yaz tatilinde öncelikle kitap okumak için vakit ayırma alışkanlığı kazanalım. Sıkıntı ve üzüntülerimizi okuyarak atalım. Bakın bu hususta Montesguie ne diyor: "Çeyrek saatlik bir okumayla gideremediğim hiçbir üzüntüm olmamıştır."


Nasıl bir okuma?


Mümkün olduğu kadar tek bir kitap okumamalıyız. En az 2 tane kitabı elimizin altında bulundurmalıyız. Biri zihnin en dingin anlarında okunması gereken "ağır" bir eser, diğeri yatmadan önce okunacak "hafif" bir eser olmalıdır.

yeniakit