Yani şimdi siz!..

Abdurrahman Dilipak

Gerçekten siz Trump’un Bölgede bir barış istediğine inanıyor musunuz? Netenyahu’nun artık Gazzelilere karışı soykırım yapmayacağına inanıyor musunuz? İnanıyorsanız çok safınız demektir. Siz Netenyahu’ya mı inanıyorsanız yoksa, bu son olayları okuduğunuz gazetelerin yazdıklarına, televizyonlarınızın söylediklerine, parti sözcülerinin, kanaat önderlerinizin söylediklerinize mi inanıyorsunuz. Netenyahu Büyük İsrail hedeflerinden vaz mı geçti yani? Kudüs’ü Ebedi Başkent ilan etmekten vazgeçti, Artık Meşiah’ı beklemiyorlar mı yani. Süleyman Mabedi’nin yeniden inşasından vaz mı geçtiler? Arz-ı Mev’ud’dan vaz mı Geçtiler? Tanrılarını kıyamete zorlamaktan vaz mı geçti bunlar? Davud Koridoru, İbrahim yolu, İbrahim buluşmaları yok artık, buna inanmamızı mı istiyorsunuz. Dinler arası diyalog, İbrahim buluşmaları Nuhi yasalar da yok artık değil mi? Karay projesi, Hazara projesi hepsi iptal. Megitto da bir savaş da olmayacak değil mi? İsrail Gazzeli’lere ne kadar maddi ve manevi tazminat ödeyecek bu durumda. Aslında madem insafa geldiler, artık Lübnan için bir kıyak yaparlar. Mescidi aksanın bulunduğu bölge ne zaman özerk bölge olacak bu durumda. Gazze’ye insani yardım ulaştırmak artık herhalde sorun olmayacaktır. Bakalım Batı Şeria’dan, Cebel-i Dürz’den, Golan’dan, Lübnan’dan işgal ettiği topraklardan ne zaman geri çekilecek. Ama bu durumda Kushner çok üzülecek. Gazze için projeleri hazırlatmıştı, hatta tanıtım afişleri bile hazırlanmıştı. Trump da hayallerini ertelemek zorunda mı kalacak. Gazze açıklarındaki, Doğal gaz konusu ne olacak?

WEF / Dünya Ekonomi Formu 31 Ekim 2023'de yayınladığı Fütüristik bir Makalede “Ajanda 2030 çerçevesinde “sürdürülebilir kentsel dönüşüm” konusu ele alınmıştı.. Bu makalede global anlamda 7 model alınacak ketten birisi Filistin’e bağlanacak olan Gazze idi! Pedefolik, Siyonist, Satanist Global Reset çetesinin 2023 ön görüsü ve 2030 hayalin içinde Trump planı nereye oturuyor acaba. Peki bizim “8’li Masanın sakinleri” bu gerçeklerin farkında değiller mi? Onların İstihbarat örgütleri, Dışişleri Bakanlıkları ne iş yapar. Gerçekler onlar Klaus Schwab'ın makalesinden haberdar değiller miydiler.

Bana kalırsa habersiz olmaları mümkün değil. Adamlar bunu yayınlamışlar. Zaten Emlak Komisyoncusu Trump, Gazze için düşündüklerini defalarca söyledi. Kushner buradaki yatırımlar için Türkiye’den müteahhid almak da istiyordu. Gazze’lileri Türkiye’ye tehcir etmek istediklerini, Gazze’nin yeniden yapılandırılması için finansman için Arap şeyhlerinin kapısı çalmaktan söz ediyorlardı.

Bunlar bilmiyoruz diyorlarsa unutmuşlardır. Ya da bilmek istemiyorlar. Kısa süreli bir PR için bu açıklamalar değer miydi. Yarın gerçekler ortaya çıkınca ne diyecekler.. Türkiye’nin Amerikan planında Gazze’de jandarma görevi yapması yerine, Gazze halkını korumak için Ya da Gazze’ye yardım için kara, hava ve deniz gücü oluşturması, benim nazarımda, sadece Müslümanların nazarında değil, vicdan sahibi herkesin nazarında daha saygın bir yer olurdu. Eğer Gazze’lilerle barışacaklarsa, herhalde artık Kamil bir Filistin devletine de razı olurlar. Netenyahu’nun aklı başına geldi ise koalisyon ortaklarını nasıl ikna edecek?. Trump Evengelikleri nasıl ikna edecek? Chabat’ı kim ikna edecek? Damat Kushner bunu yapabilecek mi? Berat Albayrak Kushner ile Dahlan ve Chabat konusunu konuşurken işlerin bu noktaya geleceğini hiç düşünmüş mü idi? Bu arada Amerikan Yahudi Lobisini kim ikna edecek. Önümüzdeki günlerde ilginizi çekecek bu konularda önemli bilgiler vereceğim inşallah.

İçeride başka şeyler konuşuluyor, dışarıda başka şeyler. Çok sayıda kaynak, Katar ve Türkiye'nin son dönemde Hamas liderlerine sert bir mesajlar ilettiğini, ABD yönetimi tarafından formüle edilen anlaşmanın, bölge tamamen çökmeden önce Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için son fırsat olduğunu belirttiklerini aktarıyor. Her iki ülke de bunun belirleyici bir an olduğunu ve süreci geciktirme veya savuşturma girişimlerinin bağların kopmasına ve Hamas'ın uluslararası izolasyonunun daha da derinleşmesine yol açabileceğini vurguladı. Hamas'a verilen mesaj kesin ve netti: Eğer şu anda açık olan fırsat penceresinden yararlanmazsa, bu pencere kapanacak ve bunun bedeli geri döndürülemez olabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin ateşkesi denetlemek üzere Gazze'ye asker göndereceğini duyurdu. Erdoğan, müjdeyi verdi: “Anlaşmanın sahadaki uygulamalarını takip edecek görev gücünde Türkiye olarak inşallah biz de yer alacağız.” İsrail Gazze'de bir evi hedef alarak onlarca kişiyi şehit etti.

Konuşurken herşey çok güzel: "Hazreti Nebi’nin ve ondan önce gelen peygamberlerin bizlere emaneti olan Kudüs için mücadele etmeyi azim ve kararlılıkla sürdüreceğiz" deniyor. "Meşruiyetini doğrudan milletimizden alan TBMM daima hak’kın, haklı’nın ve mazlum’un yanında yer aldı” diyoruz da, sahi her zaman, her konuda böyle mi idi? Bu aileyi, gençliği perişan eden yasayı çıkartmıştı, Lanzaroteyi? Tek parti dönemine gitmiyorum zaten, açık oy gizli, tasdik, Meclis adına yargılama yapan, İstiklal Mahkemeleri kararlarını geçelim, birileri çıkıp “Meşruiyet arayışı”ndan söz ediyor, “Uluslararası sistem”in gözünde. Bütün NORM’larımızı, STANDART’larımızı onlara uydurmaya çalışmıyor muyuz? Bu arada, TBMM’nin kuruluşundan bu yana, en büyük dostluk grubu İsrail dostluk grubu oldu, 2007’de, en küçük dostluk grubu ise Filistin oldu. AK Parti ve MHP üyelerinin yarıdan fazlası dostluk grubuna üye oldu o zaman. TBMM madem bu konuda böyle, neden denetim yetkisini fiilen bu kadar kıstınız. Batıdan dayatılan yasalar ve uluslararası sözleşmeler konusunda AKP Parti-CHP, MHP-HDP birlikte hareket ettiler. Nasıl oldu bu iş. Şimdi Resullerin bize emaneti olan emaneti, Trump’un liderliğinde, Netenyahu’nun onayı ile, Kushner’in yazdığı senaryoya uygun olarak, Tony Blair'in önümüzdeki 5 yıl boyunca Gazze Şeridi'ni yönetme planının ayrıntılarına göre mi yöneteceğiz. Sahi, biz niye bir İslam Barış gücü kurmuyoruz, Hz. Ömer beyannamesi’nden söz etmiyoruz. Kudüs’ün statüsünü konuşmuyoruz. Abbas’a Doğu Kudüs’te bir başkent vermek sorunu çözecek mi?

Daha önceki seferlerimizde Türk Askeri BM kararı ile bölgeye gidiyordu. Şimdi Trump, Netanyahu, Abbas ve Kushner’in daveti ile, Gazzelilerin ellerindeki silahlar toplanırken, asayişi sağlamak ve verilecek görevler için orada olacağız.

Basında yer alan haberlere göre, Jared Kushner'ın özel sermaye şirketi Affinity Partners, Suudi Arabistan, Katar ve BAE'den gelen milyarlarca dolar ile ayakta duruyor.. Kushner bu parayla İsrail'in en büyük finans kuruluşlarından biri olan Phoenix Holdings'e ortak oldu. Phoenix, işgal altındaki Filistin topraklarında faaliyet gösteren milyarlarca dolarlık şirket. Gazze’nin yeniden yapılandırılması onun politik ajandasında yer almasının yanında ticari faaliyetlerinin de bir parçası. Aynı proje BM ve UCM tarafından uluslararası hukuka göre açıkça yasadışı olarak kınanmaktadır. STK'lar ve gözlemciler, Phoenix'in yerleşimle bağlantılı şirketlerdeki hisselerinin yaklaşık 4,5 Milyar dolar olduğunu ve bir bölümün de bölgenin politik olarak yeniden dizayn edilmesi için kullanılacağını düşünüyorlar.. Bu, Filistinlilerin mülksüzleştirilmesinin paraya çevrilmesidir; yatırımcıların toprak hırsızlığı ve vahşet yoluyla para kazanması demektir.. Bu siyasi kriz üzerinden planlanan girişimi ile Kushner'ın kişisel serveti itibarı ile dolar milyarderleri arasında biri artık. Bu kanlı servet Trump ailesinin kanlı saltanatının pekiştiriyor. Ayrıca Jared Kushner'a yabancı iş bağlantıları konusunda aileden biri olarak kamu adına da fiilen karar veren biri.

Trump bu kirli oyunlarına Arap ülkeleri yöneticilerini bulaştırdığı gibi Türkiye’yi de bulaştırmak istiyor. Türkiye’ye Gazze’de inşaat işi vermek, Tahliyeleri söz konusu edilen Gazzeli tutuklu ve mahkumların tehciri konusunda Türkiye’ye de teklifte bulunmaya hazırlanıyor. Öte yandan nadir elementler konusunu masaya getiriyor. Trump için siyaset ve ticaret eş zamanlı konular.

Nadir Toprak Elementleri konusunun, ABD yönetimi tarafından hangi mutfakta, nasıl pişirildiği artık bilinen bir konu. 5 Mart 2025’de Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi, Avrupa Alt Komitesinde konu ele alınmış. Konu başlığı “Doğu ve Batı arasında Türkiye”. Toplantıda özetle Trump yönetiminin Türkiye’deki 694 milyon ton nadir toprak elementi konusunu acil ve önemli bir gündem olarak ele aldığı eğer geç kalınırsa o boşluğu Çin’in dolduracağı belirtiliyor. Bunun için de hemen harekete geçmekten söz ediyorlar.. Çin’in dünyadaki işlenmiş kritik minerallerin %92’sini kontrol ettiği belirtiliyor bunun da ABD ve AB için risk oluşturduğu not ediliyor.

Türkiye’yi yönetenler, ülkemiz ve bölgemiz yavaş yavaş siber bir savaşın içine çekilirler, oynanan oyunun farkındalar mı acaba? Merak edenler, şuraya bakabilirler. Bakın bu, StarLink, NeuraLink, 5G entegrasyonu, nesnelerarası iletişim, otonom akıllı sistemler, yapay zeka ve yapay bilinç insanlığın, HAARP, DARPA anasını sağlatacak. Biz Gazze ve Ukrayna ile oyalanırken, dünyada çok tehlikeli, başka şeyler de oluyordu ki, Gazze bir uyanışa , farkındalığa dönüştü.

İsrail'in Gazze'yi yoğun bir şekilde bombaladığı sırada ABD gözetiminde gizli bir “İsrail-Arap askeri ittifakı”nın kurulmuş. The Washington Post‘a göre bu ülkeler İsrail güçleriyle, askeri ve istihbari gizli bir eğitim anlaşması yapmışlar. Dosyaların, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı'nın "Bölgesel Güvenlik Yapısı" aracılığıyla İsrail'i Bahreyn, Mısır, Ürdün, Katar, Suudi Arabistan ve BAE olmak üzere 6 Arap ülkesiyle bir “güvenlik ağı” oluşturmuşlar.. Grup, 2022-2025 yılları arasında hava savunma, tünel savaşı ve İran'ın nüfuzunun kırılması konularında ortak tatbikatlar gerçekleştirmek üzere defalarca bir araya gelmiş. Bu toplantılar zaman zaman İsrailli subayların ve diğer grub üyesi ülke yöneticilerinin katılımı ile Katar'ın El Udeyd Hava Üssünde yapılmış.

Yani Şarm el Şeyhte toplanan Arablar ABD, İngiltere ve İsrail'in gizli müttefikleri. Bu örgütlenme “Five Eyes”,’i örnek alıyor. Bu yapı 2. Dünya Savaşı'ndan kalma bir istihbarat paylaşım ağı. Bu ağ ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan oluşuyor. Bu ülkeler, sinyal istihbaratı (SIGINT), siber casusluk ve terörle mücadele gibi alanlarda ham verileri bile paylaşıyorlar.. Genişletilmiş versiyonları da var: “Nine Eyes“ (Danimarka, Fransa, Hollanda, Norveç eklenerek) ve “Fourteen Eyes” (Almanya, Belçika, İtalya, İspanya, İsveç) oldu.. Doğrudan "Arab Five Eyes" diye bir resmi isim yok, ama sızan ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) belgelerine göre, İsrail ve 6 Arap ülkesi arasında ("Six Blind Countries” / Altı körler: "Bahreyn, Mısır, Ürdün, Katar, Suudi Arabistan, BAE) gizli bir güvenlik ağı kurulmuş. Gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar. Bu, tam bir "istihbarat ittifakı" gibi işliyor ve “Five Eyes”e benzer şekilde istihbarat paylaşımı, ortak eğitim ve savunma koordinasyonu içeriyor. Buradan bakınca Gazze barış planı, Şarm el Şeyh buluşması, hatta daha önceki 8’li toplantı aslında çok başka ve tehlikeli bir yapının varlığına işaret ediyor. Aslında BOP’ta da ABD, Türkiye, İngiltere, Mısır böyle bir yapının üyeleri değil mi. Dün ABD, İngiltere gelip bize “Bağdat Paktı, RCD, CENTO” kuruyorlardı. Bugün de bunları kuruyorlar. Anlayacağınız Şark cephesinde yeni bir durum yok. Selam ve dua ile.