Ya bu deveyi güdecekler…

Ya bu deveyi güdecekler"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş Celal Bayar Üniversitesi öğrencilerini parti genel merkezinde kabul ediyor ve sohbet esnasında şunları söylüyor:

"Ankara'da Hacettepe Üniversitesi'nde türbanlı öğrencilerimiz, hemşire veya doktor adayı olan bayan arkadaşlarımız diyorlar ki, biz erkek muayene etmeyiz. Erkek kadavrasına el sürmeyiz. Şimdi arkadaşlar dünya bundan çok çekti. Çok özür diliyorum ama Sayın Erbakan'ın eşi niye öldü biliyor musunuz? Halen içim yarılır. Gittiği hastanede bayan doktor yok gece diye erkek doktora el sürdürmedi ve kadıncağız öldü. Yani içim sızlıyor"

Bu asılsız ve münasebetsiz söze uygun cevabı, rahmetli Nermin Erbakan'ın hastalık sürecini yakından bilen isimlerden Şeref Malkoç vermiş:

"Bu söylediği hiçbir şekilde doğru değil. Ahlaki değil. Hiçbir siyasetçinin yapacağı iş değil. Allah akıl versin. Hiçbir zaman erkek, kadın doktor problemi olmadı. İlk defa böyle bir şey duyuyorum. Saçma sapan bir şey. Allah akıl fikir versin. Yalan uydurarak, üstelik Sayın Erbakan'ın merhum eşinin hatırasına saygısızlık yaparak yalanına destek yaratıyor. Kesinlikle doğru değil"

Sayın Malkoç'un cevabına birkaç cümle de biz ekleyelim:

Hz. Peygamber zamanında kadınlar da savaşa katılırlar, genellikle geri hizmetlerde çalışırlar, gerektiği zaman da bizzat silahlı çatışmaya girerlerdi. Yaralıları tedavi ederler, kadın erkek ayırmazlar, hepsine el sürer ve tedavi neyi gerektiryorsa onu yaparlardı.

Aksine bir zaruret, bir ihtiyaç bulunmadıkça kadınların kadınları, erkeklerin de erkekleri tedavi etmeleri islâmî âdâb ve beşeri münasebet kaidelerine daha uygundur. Kızlar bunu kast etmişler ise onların inancına saygı göstermek gerekir, ama asla el dokunmama, tedavi etmeme gibi bir kural yoktur ve dinini bilen bir Müslüman doktor da bunu söylemez.

Eğer dinimize göre cinslerin birbirini tedavi etmeleri yasak olsaydı CHP'liler ile İslam'a inanmayanların buna da saygı göstermeleri gerekirdi. Bir başka gereklilik de demokrasi ve insan hakları adına bu kızların tıp tahsilinden mahrum edilmemeleri, inançları ve sınırlarına göre tıp hizmeti vermelerine imkan tanınması olurdu.

Farklılığa tahammül edemeyen, halktan aldıkları oya değil, güce dayanarak kendi inanç, inançsızlık ve ideolojilerini herkese dayatmayı din edinenler hep böyle yaparlar. Yalan yanlış, eksik güdük bilgilere dayanarak İslam hakkında konuşur, sahih İslam'a uymayan anlayışlarını savunur, farklı anlayış ve yaşayışları mahkum eder, bir suç, bir kusur gibi ilan eder, engellenmesi için çağrıda bulunurlar. Ama bunların devresi bitiyor; ya bu deveyi güderek siyaset yapacak veya bu davayı (böyle bir siyaset tarzını) terk edecekler. İkisini de yapmazlarsa hiçbir güç, onların tarih olmalarını engelleyemeyecektir.

Ateş'in İmam Hatipli kızlarla ilgili düşüncelerini de gelecek yazıda ele alalım.


yenişafak