Türkiye"nin dinle mücadelesi

Merve Kavakçı

Türkiye"nin dinle mücadelesi

 

Malûm medya, ağız birliği etmişcesine duyuruyor. Ağız birliği etmişçesine demek aslında doğru da değil, zira ağız birliği var, zira hepsi aynı ağzın sözleri. Hepsi aynı "kaynaklı". Kalem oynatan işçiler farklı sadece. Olay çatıda, namazda. Nasıl "olay" olmasın? Ortalık kaynamasın? Bir grup liseli ne yapmış etmiş, hadlerini bilmemişler, namaz kılacak yer aramışlar, gözden ırak bir yerler olsun da üstümüze uylatmayalım demişler, çatıya kim çıkacak diye omuz silkmişler, bir güzelce kılarız namazımızı ineriz kimsenin ruhu duymadan demişler, çıkmışlar, durmuşlar kıyama.

Olay bu.. Vay sen haddini nasıl da bilmezsin diye dövünmeler, sövünmeler... Haberi okuyorum, ifadeler dikkatle seçilmiş. Vesaire, vesaire "iddia edildi" gibi ifadelere tenezzül edilmiş. "Namaz kıldıkları iddia edildi!.." "Ders sırasında kıldıkları iddia edildi!.." Bakla da bu noktada çıkıyor! Mesele namaz değilmişçesine, kendilerinden beklenenin üstünde bir zekayla "ders sırası"nı sokuşturuyorlar ki; pak, temiz ve bir o kadar da dindar Anadolu insanını karşılarına almasınlar. Toplu kılınmış namaz. "Toplu" kelimesi, sıfatı, tasviri de özel efekt görevi ifa ediyor burada. Toplandılar yürüyorlar. Dağı taşı ezerek, evleri yıkarak, toplu halde eylem yapıyorlarmışçasına. Toplu namaz kılıyorlar. "Toplu" cemaat işlevselliğinde kullanılmış zannedeceksiniz akılları sıra. Oysa topluyla bilinçaltına gösterilen mesaj cemaatin halkta uyandırdığı sempati ve normallilikten çok aykırı. İşin özünde militarist ruha yapılan vurgu yatıyor. Aman ha çocukların üzerlerine yapıştırılan militarist ruhta bir eksiklik olmasın! Bir de olayın gerçekliğinin araştırılması var ki; evlere şenlik bir tabloyla karşılaşmak işten bile değil. "İddia edildi" bu nedenle özenle seçilip yerleştirilmiş. Biraz sıkıştırıp, bu bilgiyi, iddiayı size taşıyan kim diye sorsanız, iddia edileni oracıkta çürütme şansınız çok yüksek. Amiral gemileri battıktan sonra onlardan medet umamayanlar, yalana dönmeyecek de ne yapacak...
Gelelim asıl olması gereken tartışmaya. Diyelim "iddialar" doğru ve öğrenciler vakit namazlarını çatıda kılıyorlar. Bu neden yanlış? Ortada bir yanlış olduğu muhakkak. Ancak bu yanlış namaz kılmakla mı alakalı, yoksa namazı çatıda kılmak zorunda kalmakla mı alakalı? Eğer birincisi ise, yani okulda namaz kılmak başlı başına bir sorunsa, bu, namaz kılmayan kitleyi neden rahatsız ediyor? Kıldıkları kendi namazları, harcadıkları kendi zamanları değil mi? Öbürlerine ne oluyor? Şimdi kimse çıkıp efendim biz namaz kılmayanlar kendimizi baskı altında hissediyoruz, bu çocuklar dama çıkıp namaz kılınca teraneleri okumasın. Çocuklar damda! El-insaf. Gözlerinizden uzakta!
Ama tabiî, biliyoruz ki; mesele ne çatı, ne baca, ne de kapı eşiği. Mesele namazın kılınıyor olmasında. Mesele on yıllardır milleti dininden soğutma pratikleri yapılmasına rağmen o soğumanın bir türlü istenen kıvama gelmemesinde. Mesele dinle uğraşmada. Tersten okuyalım. Mesele çocukların Allah"a kulluk görevini yapabilecekleri tek mekân olarak ancak damı bulabilmelerinde. Bu çocukları çatıya çıkartanın ne olduğu sorusu üzerinde durmak lazım.
"Batılılaşalım! Batılılaşalım!" diyenlere sormak lazım. Batı'nın din hürriyetini nereye koymak isterler? Anayasal haklardan olan kimsenin dinî inancı gereği kınanamayacağı hükmünü nasıl anlarlar? Geçen hafta Teksas"ta bir mezuniyet törenine katıldım. Oldukça kalabalık bir Müslüman öğrenci kitlesi de diplomalarını aldı bu gecede. Bir ara baktım, başörtülü Müslüman kızlar ortadan kaybolmuşlar. Gözlerim onları ararken gördüm ki, törenin yapıldığı salonun bir köşesinde namaz kılıyorlar. Mezuniyet kepleriyle "cemaat" halinde namaza durabiliyorlar. Amerikalı Hıristiyan öğretmenleri orada, müdürleri orada. Teksaslı veliler orada. Hiçbiri bu manzarayı yadırgamıyor. Dönüp bakmıyor bile. Morumsu mavi kepler, tepelerinden sarkan sarı ve morlu püsküller birer birer secdeyle buluşuyor. Gelişmişlik budur işte!! Herkesi olduğu gibi kabul etmek, yadırgamamak!..

 

vakit