Karamsar düşünmeyi, karamsar konuşmayı ve yazmayı sevmem, hep ümitvar olmayı tercih ederim.
Fakat elinize bir harita aldığınızda son gelişmelerle birlikte Türkiye’nin nasıl bir kuşatma altında olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz.
Son zamanlarda Güney Kıbrıs Rum tarafının Siyonistlerin yığınak noktası olduğunu izleyip duruyorduk. Zaten oradaki İngiliz ve Amerikan üsleri İslam dünyasına karşı yürütülen savaşın merkezlerinden biriydi.
Buyurun, şimdi buna bir de Türk tarafı eklendi. Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’tan askerini çekmesini isteyen, elçiliğini kapatmasını isteyen, tesettüre tahammül edemeyenler son seçimde Cumhurbaşkanlığını kazanmış durumda.
Burnumuzun dibindeki bütün Yunan adaları Amerikan üsleriyle donatıldığı gibi Ege’den Trakya’ya her yer sanki ABD savunma bakanlığı gibi.
Bu arada iki yıldan beri Akdeniz Soykırımcı Siyonistleri korumak için dünyanın en büyük uçak gemileriyle ve nükleer denizaltılarla doldurulmuş vaziyette.
Suriye üzerinden Siyonist kuşatmadan yana da hiç emin değiliz, tehlike devam etmektedir.
Suriye meselesinden ayrı düşünemeyeceğimiz “Terörsüz Türkiye” konusu hedefine ne kadar ulaşabilecek? Gördüğümüz kadarıyla çok zor yürüyor, her adımda bir engel, bir provokasyon çıkıyor.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Trump denilen küstah doğu komşularımızla ilişkilerimize, ticaretimize tahammül edemiyor, Rusya’dan ve İran’dan petrol ve doğalgaz almamamız için tehdit yağdırıyor. Hatta istiyor ki onlarla savaşalım.
Bir ülke ancak böyle kuşatılabilir, eli kolu ancak bu kadar bağlanabilir.
Düşünüyoruz, bu çember nasıl kırılabilir, Türkiye sıkıştığı bu cendereden nasıl çıkabilir?
Belki tebessüm edenler olabilir ama Türkiye bu kuşatmayı ancak ve ancak Gazze ile yarabilecek. Gazze zafere ulaştığında bu coğrafyanın kuşatılmışlığı Allah’ın izniyle çorap söküğü gibi çözülecektir.
Çünkü bu kuşatma Siyonist kuşatmadır. Erinde geçinde yıkılacaktır, Rabbim hem görmeyi hem de katkıda bulunmayı nasip eylesin!