Türkiye-Afrika ilişkilerinde nereden nereye?

Hakan Albayrak

Türkiye-Afrika trafiği iyice yoğunlaştı. 1 Ekim’de Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Musa Faki Mahamat Türkiye’ye gelmişti. 17-20 Ekim’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Angola, Togo ve Nijerya’yı ziyaret etti. Bugün İstanbul’da Türkiye-Afrika 3. Ekonomi ve İş Forumu başlıyor. 17-18 Aralık’ta yine İstanbul’da Türkiye-Afrika 3. Ortaklık Zirvesi düzenlenecek inşaallah.

Dostlar alışverişte görsün türünden bir yoğunluk değil bu. Türkiye’nin Afrika’ya ve Afrikalı muhataplarının Türkiye’ye ilgisi sahici. “Afrika Açılımı”nın başladığı 2003’ten bu yana Türkiye’nin Afrika’da gösterdiği somut varlık, öncesine kıyasla göz kamaştırıcı.

2003’te Türkiye’nin sadece 12 Afrika ülkesinde büyükelçiliği vardı, şimdi 43 Afrika ülkesinde büyükelçiliği var. Afrika’daki ticaret müşavirliklerinin sayısı 11’den 30’a çıktı. Türk Hava Yolları Afrika’da üç-beş ülkeye uçmakta iken şimdi 39 ülkeye uçuyor. Diplomatik ve ticari temsilciliklerin artmasına, Türk Hava Yolları uçuş noktalarının da çoğalmasına paralel olarak, Türkiye’nin Afrika’yla ticaret hacmi büyüdükçe büyüdü. Ortak ticaret hacmi 2003’te 5.4 milyar dolar (çoğu Türkiye’nin Afrika’dan ithalatı) iken 2020’de -Koronavirüs salgınının menfi tesirlerine rağmen- 25 milyar dolara (çoğu Türkiye’nin Afrika’ya ihracatı) ulaştı. Öte yandan, Türkiyeli iş adamlarının Afrika’daki yatırım hacmi 6 milyar doları geçti.

Türkiye ve Afrika’nın muazzam potansiyeliyle kıyaslandığında 25 milyar dolarlık bir ticaret hacmi ve 6-7 milyar dolarlık yatırım hiç şüphesiz yetersizdir. Ama nereden nereye geldiğimize bakarak, buradan daha nerelere kadar gidebileceğimizi kestirebiliriz. İş sıkı tutulursa yüz milyarlarca dolarlık bir ticaret hacmine ve on milyarlarca dolarlık yatırıma ulaşmanın mümkün olduğu anlaşılmış bulunuyor. TİKA gibi kamu kuruluşlarının ve İHH gibi sivil toplum kuruluşlarının Afrikalılarla dayanışma faaliyetleri sayesinde oluşan güçlü duygusal bağların önemi de izahtan varestedir.

Afrika ile ilişkilerinde postkolonyalist devletlerden farklı olarak “Kazan-Kazan” anlayışına ve dayanışma ilkesine dayandığını sıkça vurgulayan Türkiye’nin bu vurguları ve bu vurgularla mütenasip pratiği Afrika’da karşılık buluyor, çok şükür. Bayreuth Üniversitesi (Almanya) araştırmacılarından Nijeryalı İbrahim Beşir Abdulaye’nin, El Cezire’ye verdiği beyanatta, Türkiye’nin Afrika’daki büyüyen etkisini, hem siyasi söyleminin hem iş modelinin hem de insani yardım tarzının başka güçlerden farklı oluşuna bağlaması kayda değer. (El Cezire’nin ilgili yayınında Abdulaye’nin bu tesbitine dair teferruat, “iş modeli” konusuyla sınırlı kaldı. “Türkiye’nin iş modeli başka aktörlere göre daha hızlı, daha pratik ve daha etkili” demiş ve “Afrikalılar Türk ürünlerini tercih ediyor, çünkü bunlar Avrupa ürünlerinden daha ucuz ve Çin ürünlerinden daha kaliteli” diye eklemiş Abdulaye. Kaynak: https://www.aljazeera.com/news/2021/10/16/as-erdogan-set-for-another-tour-turkey-deepens-ties-with-africa )

Almanya’nın resmi yayın kuruluşu Deutsche Welle’nin şu yorumu da kayda değer: “Pek çok Afrikalı nezdinde olumlu bir imaj oluşturan Ankara’nın Sahraaltı Afrika’daki etkinliğini artırma stratejisi başarılı gözüküyor.” (Kaynak: https://www.dw.com/en/turkey-seeks-to-strengthen-africa-relations-with-benevolence/a-56452857 )

***

Önce Başbakan Dış Politika Başdanışmanı (2003-2009), sonra Dışişleri Bakanı (2009-2014), nihayet Başbakan (2014-2016) olarak Afrika Açılımı’nın mimarlığını ve mühendisliğini yapan Ahmet Davutoğlu, bu açılımın fikrî temelini, ilk baskısı 2001’de yapılan Stratejik Derinlik’te şöyle atmıştı: “Türkiye’nin dış politikasında en ciddi ihmale uğramış kıta bağlantısı Afrika’dır. (…) Nasıl ki Afrika ile hiçbir doğrudan bağlantısı olmayan Japonya’nın küresel ekonomik etkinliğinde Afrika pazarının da ciddi bir payı olmuşsa, küresel etkinliğini artırma hedefini gözetecek bir Türkiye’nin de uluslararası ekonomi-politik rekabetteki önemli havzaları yakından takip etmesi gerekmektedir. İlk safhada özellikle kültürel ve ekonomik alanda yoğunlaşacak yeni bir Afrika açılımı için her şeyden önce dış politika yapım psikolojisinde bir yenilenme yaşanmak zorundadır.” (STRATEJİK DERİNLİK, Ahmet Davutoğlu / Kьre Yayınları 2001)

O yenilenmeden mütevellit Afrika açılımının bereketini gördük, görüyoruz ve görmeye devam edeceğiz inşaallah.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un ev sahipliğindeki Türkiye-Afrika 3. Ekonomi ve İş Forumu’nun bu bereketli yolda yeni bir kilometre taşı olmasını diliyorum.