Tamam ben yanıldım!

Abdurrahman Dilipak

Evet, ben yanıldım, siz haklısınız. Maske takmak gerek. Hatta tek maske yetmez iki maskeyi üst üste takalım. Bir de separatör takalım, hani şeffaf, mikadan bir siperlik var ya ondan.

Bu kadar bilim adamı, siyasetçi, bürokrat, gazeteci, meslek odası filan yalan mı söylüyor! Bunları bilmiyor olabilirler mi! DSÖ, FDA’dan daha mı akıllıyız biz!

Tamam, baktım, ama bu maske işinde birtakım yanlışlıklar gördüm. Mesela maske takanın başına bone, eline eldiven de takması gerek. O maske mikroplu olduğu için onu çıkarırken elinde eldiven olmalı. Madem korunuyoruz. Bu mikrop saç dibinde de yaşar, gözden de bulaşabilir. Saç dibinde rutubet de var protein de. Onun için bone şart. Gözden de bulaştığına göre, korumalı, hani şu kaynak yaparken kullanılan gözlük gibi herkesin gözlük de takması gerek. Zaten o maskelerin üstünden sıcak nefesinizi gözünüze üflüyorsunuz. Hem de maskede yoğuşan mikrobu, karbondioksitle birlikte, sıcak bir şekilde gözünüze üflüyorsunuz bu çok tehlikeli. Bu mikrop, karbondioksit kokteyli sıcak hava gözünüzde CoVID dışında retina sertleşmesine, gözünüzde yanma, batma, kaşıntıya sebeb olur. Allah korusun katarakt olursunuz. Ama ha, herkes gözlük takmalı, separatör de korumaz gözünüzü.

Zaten maske takarak CoVID’den korunmak için daha fazla karbondioksit ve daha az oksijen almayı kabul ediyoruz mecburen. Ama bilelim ki, dünyada daha az oksijen alarak daha sağlıklı yaşayan hiçbir canlı türü yok. Siz evde elektrikli süpürgenizin hortumuna o maskeyi takıp çalıştırın bir bakalım. Unutmayın sizin ciğeriniz o süpürge kadar güçlü hava alıp vermez. Hele o maske çok sağlıklı malzemelerden yapılmamışsa, yokuş çıkarken ani nefes alıp verişlerde akciğere sentetik elyaf partikülleri atacak olursa Allah korusun akciğerinizde kist oluşabilir, dikkatli olalım. Eğer maskenizde başka kimyasallar ya da Grafen gibi atomik boyutta malzemeler kullanılmışsa, yine sağlık peşinde koşarken ölümle burun buruna gelebilirsiniz.

Bakın o kullanılmış maskeleri masaya, cebinize koyup, kolunuza takmayın ve çöpe atmayın. Bu CoVİD, bir yarasa Çin’de bir ormanda uçarken havada pisleyince, onun pisliğinin bulaştığı karıncayı yiyen, karıncayiyeni avlayan bir Çinli de onu avlayıp, canlı havyan pazarında satınca, onu alan restoranttan bir Çinli de onun etini yiyince kaptı bu hastalığı (BBC’nin yalancısıyım)!!. Bakın o maskeyi çöpe atarsanız kedi köpeğe bulaştırırsınız, oradan da bütün mahalleye yayılır.. Aman ha! Bu iş şakaya gelmez. Hem o zavallı çöp toplayanlara bulaşırsa ya. Tamam NATO toplantısında dikkatsiz davranıp maskelerini ceplerine koydular. 30 Ağustos’taki Anıtkabir töreninde de aynı yanlış yapıldı ama bir daha dikkat ederler inşallah, yorgunluktandır, o sayılmaz! Bir hatırlatma daha, maske takmadığınız için hastalığa yakalanıp ölme ihtimaliniz, bu ülkede arı sokup ölme ihtimaline eşit, siz isterseniz, bir de arıcıların kullandığı elbise var ya, ondan edinin ve onu giyip dolaşın. Sağlık önemlidir.

Size, “İdlip’te göçmen kamplarında, ne maske, ne sosyal mesafe, ne PCR ve ne aşı ne de hasta yokmuş” gibi haberler getirirlerse sakın inanmayın. Siz DSÖ, FDA ve onların yönlendirdiği Sağlık Bakanlığının açıklamalarına inanın. Öyle herkesin sözüne inanılmaz.

Ha! Dikkat edin, yarım saatte bir maske ve eldiveniniz değiştirin bir köşeye gidin rahat nefes alın. Yoksa maskenizde yoğuşan mikrobu daha çok soluyarak daha çabuk hasta olabilirsiniz. Daha çok bulaştırabilir, hastalığı daha ağır geçirebilirsiniz. Bu konuya kimse dikkat etmiyor. Tek seferde yarım saat, toplamda maskeli olarak en fazla iki saat durabilirsiniz. Yoksa, oksijen yetersizliği ve karbondioksit zehirlenmesine kadar gider bu iş.

Bakın uzun süre maske taktıktan sonra sakın Cola türü, gazlı içecekler içmeyin. Onlarda karbondioksit var ve uzun süre maske taktıktan sonra aşırı şekilde bu tür içecekleri içerseniz, karbonmonoksit gazı sebebi ile zehirlenebilirsiniz. Kandaki hemoglobinin %20’si karboksihemoglobine dönüştüğünde, baş dönmesi, baş ağrısı ile başlayan ilk belirtiler, oran %50’ye çıktığında bilinç kaybı, %60-70 civarında ise ölüm gerçekleşir. Aman dikkat.

Başka neye dikkat etmeniz gerek. Evet tabii, Covid-19’un, “sessiz” veya “mutlu hipoksi” olarak da bilinen oksijen yetmezliği birçok sağlık sorununa sebeb olabiliyor. Özellikle de akciğer yetmezliği, üst solunum yolları hastaları, alerjik bünyeye sahip olanlar ve astım, Alzaymır, Koah hastaları için. Araştırmacılar, vücudun oksijen seviyesinin anormal derecede düşük olduğu ve uzun süre boyunca tespit edilmezse hayati organlara geri dönülemez şekilde zarar verebiliyor. Nature Communications dergisinin baş yazarı biyomedikal Mühendis Jacob Herrman CoVID’19 hastalarının akciğerlerinde ani gelişen birtakım biyolojik mekanizma kombinasyonunun da oksijen yetmezliğine sebep olduğunu söylüyor. Yani yeteri kadar oksijen almazsanız daha çabuk hasta oluyorsunuz ve hasta olduğunuzda da CoVID bu süreci daha da olumsuz yönde etkiliyor. (Ben demiyorum, onlar diyor. Zaten ben desem komplo olur, onlar deyince bilim oluyor). Bu arada kış geliyor, siz siz olun yağmurlu havada maske takmayın. Zaten sıcak rutubetli nefesiniz yeteri kadar maskenin gözeneklerini kapatıyor. Bir de ıslak maskeyi kullanıp, başınıza bela almayın. Çocuklarınız koşup oynarken maskelerini çıkarın. Zaten takmayın, çünkü çocuklar maske kurallarını bilmez ve uygulayamazlar.

Bizim büyüklerimiz “Atma Hamidiye atma, şapka da giyeceğük, vergi de vereceğük” demişler. Şimdi bizden istenen “Maske de takacağız, PCR de yaptıracağız, Aşı da olacağız” dememiz mi, onu bilmiyorum. Hani anladık, hem mecburuz, hem de sorumluluk bize aid.

Eee, büyüklerimiz bizden iyi bilir. Hepsini anladım da “Mecbur değiliz” de, o zaman sokağa çıkamayacağız nerede ise, Adam Ankara’dan İstanbul’a yürüdü ya hu! Bakın bu kurallara uymazsanız maske sizi korumaz. Daha çok bulaşa sebeb olursunuz, daha çabuk hastalığa yakalanırsınız, daha ağır geçirirsiniz. Aşı da sizi korumaz, eğer üst solunum yolları hastalığı, kalp, tansiyon, alerji gibi hastalıklarınız varsa sakın maske takmayın, sizin için ölümcül olabilir. Bunları bilmiyor, ya da bunlar size söylenmemiş olabilir.

Neyse maske takanlar, sık sık açık havada derin derin nefes alın.. Öksürün, hapşurun. Sonra Elhamdülillah deyin. Yılda bir iki defa grib olmak şifa vesilesidir. Vücudun öz savunma mekanizması güçlenir. Sigara, alkol gibi zararlılardan uzak duralım. Boğazınız temizlensin.

Bol bol da “Lahavle çekin, ki sabır taşı çatlamasın.

Sabredelim ve sabrı tavsiye edenlerden olalım diye, selâm ve dua ile.