Taksim'de onlar, Diyarbakır'da onlar... Yeni moda: İslâmcılık!

Hasan Karakaya

 
"Ölüm" ve "zulüm"ün kol gezdiği 28 Şubat'ın karanlık günlerinde "tam siper" gizlenenler, veya "zalim"lerin önünde düğmelerini ilikleyip el pençe divan duranlar, ya da; "Biz de sizdeniz abi!" moduna girenler, "tehlike" geçtikten sonra "kahramanlık taslamaya" başladılar ya, son birkaç yıldır ortalık "kahraman"(!)dan geçilmez oldu... Her taraftan "kahraman"(!) fışkırıyor!..
Kimi "ekran"larda, kimi "gazete sayfaları"nda; "tebliğ"de bulunduklarını sanan ama bir "şov" malzemesi olarak "kullanıldıklarının" farkında olmayan o kadar "İslâmcı" var ki; "amaç"ları nedir, "kimden işaret almışlar"dır veya "kime hizmet etmektedir"ler, inanın merak ediyorum.

Başbakan Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarı "özgürlük" yollarını açtı, "ifade hürriyeti"nin önündeki engelleri kaldırdı ve herkes gönlünce konuşmaya başladı ya, bakıyorum da; yerden mantar biter gibi "İslâmcı" bitmeye başladı... Maşallah, ortalık "İslâmcı"dan geçilmiyor!..
Ekranlar, "İslâmcı bülbüller"le dolu...

PKK toplantısında "İslâmcı"lar!..
Taksim'de "İslâmcı"lar!..

Siyasî arenada "İslâmcı"lar!..
Bunlar, dün neredeydi acaba?..

Hangi deliğe gizlenmişlerdi?..
Bugün "moda" ya;

Herkes "İslâmcı" olmuş!..
YENİ ÇIKTI BU TÜRKÜ!

Dün, ajanslardan, "1 Mayıs'ta bir ilk yaşandı" başlıklı haberi okuyunca merak ettim; acaba nedir bu ilk?.. "Daha önce benzerine rastlanmayan eylem" nedir?..
Okuyunca öğrendim ki;

Kendilerine "Anti-Kapitalist Müslüman Gençler" adını veren bir grup, Fatih'ten Taksim'e kadar yürümüş ve "1 Mayıs kutlamaları"na katılmış!..
Hani; "Müdür Bey'in yeşil kürkü, yeni çıktı bu türkü" diye bir türkü var ya, bu da, "yeni moda" galiba!..

Kendilerine "Anti-Kapitalist" diyen gençlerin taşıdıkları dövizlerde; "Kölelere özgürlük!.. Mülk Allah'ındır!.. Emperyalizme, NATO'ya dur de!" sloganları yazılıymış!..
İyi, hoş da;

Bu "döviz"leri taşımak, bu "slogan"ları atmak için "Anti-Kapitalist Müslüman" olmaya gerek yok ki!..
Bunlara karşı çıkmak için, "Sadece Müslüman" olmak, zaten yeterlidir!..

Demek oluyor ki;
Bu arkadaşlar, kendilerine yeni bir "oyuncak" ve yeni bir "şov malzemesi" bulmuşlar!..

Öyle ya; başka türlü yüzlerine bakan, haber yapan olmazdı!..
Kendinizi "Müslüman" olarak tanımlamak neyinize yetmiyor ki, bir de "Emperyalist Batı'nın kavramı"na sarılıyorsunuz!..

Hem "emperyalizm"e karşılar, hem de "emperyalist jargon" kullanıyorlar!..
Bu, ne yaman çelişkidir!..

"Anti-Kapitalist Müslüman Gençler" ortaya çıktığına göre, yakında "Anti-Sosyalist" veya "Anti-Komünist" Müslüman gençler de ortaya çıkarsa, hiç şaşırmayın!..
Korkarım ki; "Slogan şehvetli" bu gidiş, "Anti-Müslüman"lığa doğru atılan bir adımdır...

İnşallah yanılırım...
ELİAÇIK YALAN SÖYLÜYOR!

"Anti-Kapitalist Müslüman Gençler"in yürüyüşüne HAS Partili Mehmet Bekaroğlu ve bazı parti yöneticileri de destek vermiş... Daha sonra söz alan İhsan Eliaçık da; "Yürüyüşe Fatih'ten başlamamızın özel bir anlamı var... Çünkü; 6. Filo'nun kovulması sırasında Fatih Camii önünde toplanan faşist grup, Deniz'lere saldırmıştı" demiş!..
Yalan!..

Hem de kuyruklu yalan!..
İhsan Eliaçık, ya o kanlı olay üzerinden "Sola şirin görünmeye çalışıyor", ya da "beyni sulanmaya" başlamış ki, olayı karıştırıyor!..

Çünkü efendim;
İhsan Eliaçık'ın "faşist" olarak nitelediği "Müslüman"lar, Taksim'e gitmek için Fatih Camii önünde toplanmış değillerdir... O toplantı MTTB'de yapılmıştır!..

"Deniz Geçmiş'lere saldırı"nın temelinde de, kesinlikle "NATO'yu savunmak" gibi bir saik yoktu...
Evet, o günün "Müslüman gençleri", böyle bir saldırı gerçekleştirdiler; çünkü Gümüşsuyu'ndan yukarı çıkan "solcu"lar, "Kahrolsun Şeriat" diye yürüyorlardı!..

Şu hâle bakın;
"Kahrolsun Şeriat" diye böğürenler; İhsan Eliaçık'a göre "Deniz'ler"dir, onlara saldıranlar da "faşist"lerdir, iyi mi?..

Bunu söyleyen adam "Anti-Kapitalist bir Müslüman" olduğunu iddia ediyorsa ve bu grup Ahmet Hakan tarafından da destekleniyorsa, bana susmak düşer.
Beraberliklerinin hayrını görsünler!..

İSLÂMCI KÜRT PARTİSİ!
Yazının başında dedim ya;

Türkiye'de "yeni oyuncak"ın ve yeni "şov"un adı, "İslâmcılık"tır!..
İster "Anti-Kapitalistim" der "yürüyüş" yaparsın, ister "İslâmcı Parti" kurmak için yola çıkarsın!..

İster, İhsan Eliaçık gibi;
"28 Şubat Süreci'nde Müslümanlar mağdurdu, AK Parti İktidarı'nda ise başkaları 28 Şubat yaşıyor" deyip, "iktidarın altını oymaya" çalışırsın, istersen Avukat Sıdkı Zilan gibi "Kürdistanî İslâmî Partisi" kurup, "AK Parti'yi Güneydoğu'da çökertmeye" hazırlanırsın!..

Dedik ya;
"Yeni moda İslâmcılık!"

İşte bu "moda"ya uyanlardan biri de; bir zamanlar "Hizbullah'ın avukatlığını" yapan ve yine 1999 seçimlerine "HADEP'e karşı FP adayı" olarak giren Av. Sıdkı Zilan'dan başkası değil!..
Önceki günkü Taraf gazetesinde, "İslâmcı Kürt Partisi yolda" başlığı ile şu haber veriliyordu:

"Dindar Kürtler, Kürdistanî İslam Partisi kurmak için harekete geçti. Hedef, AKP'ye oy veren Kürtler!!!
Kendilerini dindar ve muhafazakâr Kürtler olarak tanımlayan bir grup, siyaset arenasına 'Kürdistani İslami Parti' ismi ile çıkmaya hazırlanıyor. 'Yeni oluşum'un öncülüğünü yapan Diyarbakır Barosu'na kayıtlı Avukat Sıdkı Zilan, Ekim 2012'ye kadar partiyi kuracaklarını hatırlattı.

Mevcut Kürt partileriyle hasım değil, müttefik olacaklarını söyleyen Zilan, 'İzmir gibi muhafazakâr Kürt nüfusunun olmadığı yerlerde siyaset yapmayacağız' dedi.
İsmindeki 'Kürdistani' kelimesiyle bile tartışma yaratacak olan partinin öncülüğünü yapan Avukat Sıdkı Zilan, Taraf'a konuştu:

'Çalışmalarımız bir yıldır sürüyor. Önemli derecede destek aldık. 2012'nin Ekim ayına kadar partiyi kurmayı planlıyoruz. Diyarbakır, Urfa, Batman, Bingöl, Elazığ başta olmak üzere birçok ilde faaliyet yürüttük. Dini kendi içinde yaşayan ve 'gri kesim' olarak bilinen, kendilerini BDP ve PKK çizgisinden uzak tutarak, AKP ve SP'ye oy veren dindar Kürtlerin oylarını hedefliyoruz. Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki siyasi yelpazede PKK-BDP yelpazesinin güçlü bir siyasi hareket olduğu aşikârdır. Dindar halkımızın bir kesimi de AKP'ye oy vermiştir. Burada Kürt oylarının bölündüğü apaçık bir şekilde görülüyor. Bu durumda dindar Kürtlere, Kürdistani bir zeminde siyasetin yolunu açmak için İslami bir partiye ihtiyaç olduğu aşikârdır. Parti, BDP veya başka Kürdi, Kürdistani parti veya hareketleri hasım değil, doğal müttefik olarak görmektedir. Hedefi de Kürdistan halkının Ankara ile olan siyasi temsil bağını koparmak, onları kendi zemini üzerinde örgütlemektir.'"
DERİN BİR PROJE!

Görüyor musunuz "proje"yi?.. Görüyor musunuz "projenin hedefi" nedir?..
Şu hâle bakın;

Adam, PKK'nın siyasi uzantısı BDP ile "hasım" değil, "hısım" olacak!..
Adam; "BDP'nin tabanı"nı değil, "AK Parti'nin tabanı"nı "oymaya" çalışacak!..

Hayır, bir "halt" yiyeceklerinden değil ama, ne kadar Kürt kandırıp, kendilerine oy vermelerini sağlarlarsa, AK Parti'yi o kadar zayıflatacaklar, BDP'yi de o kadar güçlendirecekler!..
AK Parti, Güneydoğu'da, hâlâ "birinci parti" ya, PKK ve BDP, işte bunu hazmedemiyor... Akılları sıra, "İslâmcı bir parti" kurdurup, AK Parti'ye oy veren Müslüman Kürtler"in ona yönelmelerini sağlayacaklar!.. Ehh, bu "oy kayması" da BDP'nin ekmeğine yağ sürecek!..

Av. Sıdkı Zilan'ın bu girişimini, BDP Milletvekili Altan Tan da destekediğine ve "zenginlik" olarak gördüğüne göre, hiç kimse kusura bakmasın ama, bu parti işi; ya bir "PKK projesi"dir ya da "derin devlet projesi!"
Ama, sormak lâzım Av. Zilan'a;

Güneydoğu'da madem ki bir "oy tabanı"na sahipsin, ki buna güvenerek "parti" kuruyorsun; peki "HADEP'e karşı Fazilet Partisi adayı" olarak girdiğin 1999 seçimlerinde niye hiçbir varlık gösteremedin!?!
ASIL SEN BÖLÜCÜSÜN!

Zilan'a şunu da sormak lâzım:
6 Şubat 2012'de çıktığın televizyon kanalında Akit için demiştin ki;

"Akit gazetesi ve onun gibi yayın yapan bazı İslâmcı gazeteler; Kürdistan halkının haklı taleplerini göz ardı ederek, Kürtler arasında ihtilaf çıkarmak peşindedir... Ancak; Kürdistan halkının, bu ve benzeri propagandalara karnı toktur!"
Neymiş, neymiş?..

Biz, "Kürtler arasında ihtilâf çıkarmak peşinde"ymişiz!..
Peki, Av. Sıdkı Zilan'ın yaptığı nedir?..

Sen, önce kendine bak!..
Madem bir "parti" kuruyorsun, o halde "BDP'nin tabanı"nı değil de, niye "AK Parti'nin tabanı"nı hedef alıyorsun?..

Senin, "BDP'nin oylarına özellikle talip olman" gerekmiyor mu?..
Demek ki, senin görevin "hortum" vazifesi görüp, "AK Parti oylarını BDP'ye akıtmak"tan ibaret!..

Bakma "senin amacın" dediğime...
Korkarım ki, "derin güçlerin amacı"na hizmet ediyorsun!..

Neyse... Herkesin "özgürce" oynadığı, özgürce "şov" yaptığı Türkiye'de; var, biraz da sen "İslâmcılık" yap!..
Günümüzde, "Yükselen trend İslâmcılık" ya; biraz da sen ye "rant"ını!..

"PKK'lı Zerdüşt'ler"den sadece "aferin" almakla kalmaz, herhalde "iyi bir para" da alırsın!..
Yolun açık olsun!..

Pardon, "Anti-Kapitalist"leri unuttum...
Yollarınız açık olsun!..

 


Yargıya saygı!

YÖK eski Başkanı Yusuf Ziya Özcan, sanıyorum "mikrofon"ların "açık" olduğunu farketmemiş olacak ki; "katsayı zulmü"nü kaldırmada kararlı olduğunu şu sözlerle ifade etmişti: "Gerekirse kanunu arkadan dolanırız!"

Vayy, sen misin bunu diyen?..

Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, bütün CHP'liler" ortalığı ayağa kaldırmış ve Yusuf Ziya Özcan'ı, "Danıştay'ın kararına saygılı olmaya" çağırmışlardı...

Sonra ne oldu biliyor musunuz?..

Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay Ergenekon'dan tutuklanınca, Bay Kılıçdaroğlu, "yasayı arkadan dolanarak" onları "milletvekili adayı" yaptı ve seçtirdi... Yani, YÖK Başkanı'nı kınarken, aynısını kendisi yaptı...

Hâlâ onları kurtarmaya çalışıyor!..

Bu olayla "yargıya saygı"(!)sını gösteren Bay Kılıçdaroğlu; "Danıştay'ın, 19 Mayıs Genelgesi'nin yürütmesini durdurması" ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in de bunu "Garabet" diye eleştirmesi üzerine demiş ki; "Herkes yargı kararına saygı gösterecek!"

Tabiî; Haberal ve Balbay'a gelince, "saygı"ya gerek yok!..

yeniakit