‘Suriye Buhranı’ yeni buhranları tetikleyecek gibi

Selâhaddin Çakırgil

Suriye Baas rejiminde hele de son 6 yıldır bir takım dış güçlerin kuklası olarak başkanlığını sürdüren Beşşar Esed, dün bir grup Belçikalı gazeteciyle görüşürken ilginç laflar etmiş..

Ancak bu konuya geçmeden, Suriye Buhranı’nın alması muhtemel yeni şekillenmeler üzerinde durmak gerekiyor.

Türkiye’nin himayesindeki Özgür Suriye Ordusu ile sahnelenen ‘Fırat Kalkanı Operasyonu’nun 170. Günü’ne dayanıldığı ve El’Bâb’a sadece 5 km.lik bir mesade kaldığı halde.. Neticenin ne zaman ve nasıl alınacağı bilinmiyor.. Halbuki, hele de son bir ayı aşkın zamandır yapılan açıklamalar, El’Bâb’ın tamamlanmak üzere olduğunu haber veriyordu. Dahası, El’Bâb’dan sonra Munbiç ve oradan da Raqqa’ya doğru harekete geçileceği en yetkili ağızlardan ifade ediliyordu.

Şimdi ise, ‘El’Bâb’dan daha ileri gidilmemesi gerektiği ‘ dile getiriliyor. Çünkü, USA emperyalizminin yeni  Başkanı Trump da, selefi Obama gibi, Türkiye’ye, ‘Daha ileri gitmemesi’ yolunda ihtarda bulunuyor gibi..

‘Evdeki hesap çarşıya uymayabilir..’ sözü boş yere söylenmemiş..

***

Suriye’de tabloyu daha da karmaşık hale getirecek olan, Suriye rejimi güçlerinin güneyden El’Bâb’a 5-6 km. kadar yaklaşmış olmaları..  El’Bâb aylardır netice alınamamışken ve netice alındığında da, Türkiye, ‘Ben burayı DEAŞ’tan temizledim, al sana..’ diye Esed rejimine bırakmak istemiyeceği ve bu şehri ‘Özgür Suriye Ordusu’ isimli muhalif güçlere bırakmak isteyeceği açık iken.. Şimdi Suriye rejiminin,  uluslararası hukuk açısından kendi hâkimiyet alanı kabul olunan El’Bâb’da Türkiye’nin desteğindeki Özgür Suriye Ordusu ve Türkiye’den önce  El’Bâb’da kontrolü ele geçirmesi girmesinin ortaya çıkaracağı tablonun çok daha karmaşık olacağı ihtimali söz konusu..

Öte yandan Trump’ın Raqqa’yı almak için PKK/PYD güçleriyle işbirliği yapacağı ve bu örgütleri en modern silahlarla donattığı ve silahların yarınlarda Türkiye’ye karşı kullanılması da ihtimal dışı değildir. Bu durumda Türkiye’nin başının epeyce ağrıyabileceği düşünülebilir.

Nitekim, Raqqa için Amerika’nın NATO’ya yeni bir plan hazırlattığı haberleri var, ama Türkiye NATO üyesi olduğu halde, NATO’nun aldığı- alacağı kararlar hakkında bilgilendirilmişe benzemiyor.

Bir daha anlaşılıyor ve anlaşılmalı ki, NATO, Amerika’nın planlarına göre refleksler geliştirecektir; Türkiye’nin menfaat ve maslahatı umurunda bile değildir. Türkiye ise, ancak NATO’nun emellerine hizmet ettiği derecede makbuliyeti olan bir müttefik ülke durumundadır.

***

Hatırlayalım ki, 2. Dünya Savaşı öncesinde Fransa, Almanya’dan gelmesi muhtemel bir saldırıyı, Almanya’yla müşterek bütün doğu ve kuzey sınırlarından beklerken; Hitler de, Hollanda ve Belçika hükümetlerine bir ültimatom vermiş ve karşı konulmaması halinde tek bir mermi bile atmadan Fransa’ya geçeceğini bildirmiş ve sonra da bu ülkeleri işgal edivermiş ve sözü hatırlatılınca da, ‘Ben önce halkıma verdiğim sözü bilirim.’ demişti.

Trump’ın da farklı bir şey söylemeyeceği beklenmelidir. Suriye Buhranı konusunda da benzer handikaplarla karşılaşmak durumu olabilir. Şimdi, Rusya da Suriye’de inisiyatifi Amerika’ya kaptıracağının endişesini taşıyor.

***

Bu arada, Beşşar Esed, Trump'ın DEAŞ’la mücadeleye öncelik vermesinin umutlandığını, amaDEAŞ’a karşı yapılan operasyonlarla DEAŞ’ın daha da geliştiğini ve üstelik bu operasyonların, kendilerinin izni olaksızın yapıldığından illegal- hukuksuz ve egemenliklerinin ihlali olduğunu’ da dile getiriyor.

***

Ama, Beşşar Esed’in bir de itirafı var. Bir soru üzerine, ’Suriye’deki savaşın daha başından önlenebileceğine inanmadığını’ belirtiyor ve’Savaş öncesi ve şimdi bizim de hatalarımnız vardı. Bunu inkâr etmiyorum ve bütün bu olanların yalnızca ülkemizi karıştırmak isteyenlerin suçu olduğunu söylemiyorum.’ diyor.

Beşşar Esed, bununla neyi kasdediyor, açık değil.. Ancak, Türkiye’nin, Suriye’de iç-savaş başlamadan önce Davudoğlu’nu 5-6 kez Şam’a gönderip  yaptığı tavsiyelere kulak verseydi, keşke..

stargazete