Böyle olduğuna önce kendimiz yürekten inanmalıyız.
Sondan yani Sumud’dan başlayalım. Hedefine ulaşmıştır. Bütün dünyaya Siyonistlerin eşkıyalığını bir daha göstermiştir, hem de bir ay boyunca gündem oluşturarak.
Öncelikle Sumud Gazzelilerin tamamını doyurma ve kurtarma iddiasıyla yola çıkmamıştır, bir nebze de olsa ablukayı kırmak ve insanlığın dikkatini bu katliam üzerinde yoğunlaştırmak ve bu uğurda başlarına geleceklerin hepsini hesap ederek yola çıkmıştır. Evlerine dönememe ihtimalini de göze alan bu vicdan hareketinin mensuplarını tarih yazacaktır ve yazmıştır da.
Sumud Özgürlük Filosu bir de şunu göstermiştir; iki firavunun Amerika’da dikte ettiği 21 madde tek taraflı bir dayatmadan başka bir şey değildir. Bir yandan Netanyahu denilen hain canavar BM genel kurulunda konuşurken ülkelerin tamamına yakını protesto edip çıkarken nasıl oluyor da iki gün sonra dayatılan bu hain bildiriyi onaylamış gösteriliyor?
Sumud Filosu’na yapılan bu haydut saldırısı başta Türkiye ve Arap dünyasının bu dayatmayı reddetme hakkını doğurmuştur, bunu ilan etmelidirler. Hem sadece Sumud saldırısı değil, hele bekleyin daha ne küstahlıklar yapacaklar, kendi bildirilerini kendileri nasıl çiğneyecekler?
Ve Sumud’un devamı gelecek hem de çok daha güçlü katılımlı olacak.
HAMAS’a gelince, yarın tarihler “İnsanlığın Siyonizm’den kurtuluşunu başlatan yiğitler” olarak yazacaktır. Dikkat ederseniz Trump denilen firavun her şeye rağmen HAMAS’ın silah bırakması, rehineleri salıvermesi ve tünellerin kapatılması için adeta İslam ülkelerine yalvarmaktadır. Çünkü bu işi ne kendisi ne Netanyahu yapabilmektedir. Yoksa Gazze’yi karadan da işgal ettiğini iddia eden Netanyahu için bu saatten sonra rehinelerini kurtarmak çok mu zor? Ama kurtaramıyor. Çünkü HAMAS her şeye rağmen hayatta ve ayaktadır.
Ve Birleşmiş Milletlerde protesto edilen, hiçbir yere rahatça uçamayan, artık bütün müsabakalardan dışlanma noktasına gelen Siyonistler için yolun sonu değil midir?
Bu duygularla herkesin cumasını tebrik ediyorum.