Bu ülkenin hatta bu coğrafyanın en ciddi, yüz yıldan bu yana kemikleşmiş sorunu Kemalist kirlenmeyle oluşmuş Türk-Kürt sorunuydu. Trilyon doları aşan şiddet boyutu bir yana, kanayan toplumsal bir yaraydı. Ancak çok cesur adımlarla çözülebilirdi.
Bugün siyasiler kendilerine düşeni yaptılar hem de fazlasıyla. Şahsen ben bu kadarını beklemiyordum. Özellikle Sayın Bahçeli hem kendi hayatının hem de bu ülkenin devrimini yapmıştır. “Şunu da yapsaydı, şunu da söyleseydi” diye bir beklentimiz yok artık. Bilindiği üzere Sayın Erdoğan zaten bu konuda dönem dönem adımlar atıyordu.
Aslında bu tür adımlar genellikle ilim adamları ve akademisyenler tarafından atılırdı, siyasiler ve bürokratlar genellikle karşı cephede yer alırlardı.
Gerçi şimdi de bu kesimden bu açılımın karşısında dikilen ve hazmedemeyenlerin feveranlarını izliyoruz, bakalım nereye varır bu işin sonu.
Bunu hazmedemeyen ve bu yarayı kaşıyan ve kanatmak için çırpınanlar her zaman bulunacak, hamasi ulus duygularını kabartan, bunu kendileri için geçim kaynağı ve varlık sebebi edinenler hiç eksik olmayacaktır.
İnsanımızın bu can sıkıcı engelleri akl-ı selim ile aşacağına inanıyoruz.
Siyasilerin sunduğu bu fırsatı değerlendirmek akademisyen ve öğrencileriyle birlikte üniversitelere düşmektedir.
Kanaat önderleri, ilim adamları, diyanet camiası ve sanat dünyası özellikle insanımızı kucaklaştırma konusunda asıl yükü yüklenecek olanlardır.
Tabulaşmış, kemikleşmiş, kireçleşmiş sorunları çözüme kavuşturmak kolay değildir. Bunun için ülkenin bu üst düzey sınıfının seferber olması gerekmektedir.
İnsanların kendilerini değiştirmesi dünyanın en zor işlerindendir. Bu işe kendini hazırlayanlar çok sabırlı olmak durumundalar.
Bir başka konu. Aslında bugünlerde atılan bu adımlar ideal olarak her yönüyle tatmin olacağımız İslami adımlar değildir. Elbette Müslümanlar olarak söyleyeceğimiz çok şey vardır.
Marksist PKK ve Kemalist ideoloji mensuplarının bu ülkeye ödettiği bedeller ayrı bir fasılda konuşulacaktır elbette.
Sabah ola hayrola!
Selam ve dua ile.