Amerika’da yapılan bütün toplantılardan korkmuşumdur ve gördüğümüz kadarıyla hiç birisi de hayırla neticelenmemiştir.
Ne acıdır ki başta Birleşmiş Milletler olmak üzere dünyanın tamamını ilgilendiren en büyük kurullar orada yapılmaktadır.
Bütün dünya ülkelerinin temsilcileri orada toplanmakta, zalim ABD’nin emirleri ve arzuları dikte ettirilip dayatılmaktadır. Bir anlamda karakollarda alınan ifadeler ve imzalatılan tutanaklara benzemektedir.
Yani Büyük Şeytan şeytanlığını bu şekilde bir de kendi evinde icra ediyorsa insanlık aleminin vay haline. Ülkeler ne kadar dikkatli olurlarsa olsunlar mutlaka bir şeylerini kaybetmektedirler.
Çünkü şeytan olanca gücünü ve hilelerini kendi evinde çok daha etkin bir şekilde sergileyecektir ve hep öyle olmuştur.
Ve şu günlerde başta Gazze olmak üzere insanlığın en hayati konuları Şeytanın kendi evinde görüşülmektedir. Ve hiç kimse Trump denilen şeytana ağzını açıp da; “Çıbanın başı sensin, on binlerce yavrunun katili sensin, senin verdiğin silahlarla, senin verdiğin cesaretle Netanyahu denen kuduz saldırganlaşıyor, bunca masum katlediliyor. İnanmıyorsan kes bu desteği ve o zaman gör neyin ne olduğunu...” diyemeyecektir, Sayın Cumhurbaşkanı da buna dahil.
Gazze haricinde Türkiye’nin Trump – Erdoğan görüşmesinden ne kazandığı ne kaybettiği gündemi epeyce işgal edeceğe benziyor.
Bu arada benim en büyük endişem Suriye hakkındadır. Sapkın Trump, Suriye üzerindeki geçmişten gelen yaptırımları kaldırma karşılığında bölgeyi Siyonistlere teslim edeceğe benziyor. Abraham antlaşmaları başta olmak üzere silahlandırdığı uzantılarına ve diğer azınlıklara verilecek özerkliklerin tamamının Büyük Şeytanın evinde karara bağlanma korkusunu taşıyorum.
Allah Müslümanları ve bütün mazlumları Amerika ve Siyonizmin şerrinden muhafaza buyursun!