Sermayenin vatanı

Abdurrahman Dilipak

19. YY sonu oluşan kavram ve kurumlarla 21. YY açıklamak mümkün değil. Globalizm dünyayı radikal şekilde etkilemeye devam ediyor.. Bilgi, emek, sermaye ve insan serbest bir yerden bir başka yere gidebiliyor.. Sermayenin vatanı yok, nerede vergiler düşük, teşvikler yüksekse, hammadde, pazar nerede ise, emek ve enerji maliyeti nerede daha uygunsa sermaye oraya gidecek. FOREX, BitCoin ile parayı bir yerden bir başka yere aktarmak çok kolay.

SPK’nın denetim ve onayı çok sınırlı.. Reexport, Co production, ithalat ve ihracaat politikaları ile finansal enstrümanları kullanarak para transferi mümkün. Kâr realizasyonunu belli lokasyonlara trasfer edebiliyorsunuz. Karmaşık ortaklık yapıları kurabiliyorsunuz, borsa ve gümrük manipülasyonları ile sermaye ve hisse transferi de mümkün. Sanal mülkiyet ya da elmas ya da benzeri nitelikli özel ürünler üzerinden de manipülasyon yapılabiliyor.

Burada iki konuya dikkat çekmek istiyorum. Biri evlilik ya da kadın ilişkisi üzerinden servet transferi, diğeri de yabancı ortaklığı ya da kredi sistemi ile yapılan manipülasyonlar.

Ne idüğü belirsiz, kimi yabancı istihbarat örgütleri ya da Mafianın paravan şirketleri üzerinden para, mal, hizmet transfer edip, iktidara yakın birileri ile ortaklık ya da kredi ilişkisi kurup, örtülü yapılar oluşturabiliyorlar.. En mahrem yerlere sızabiliyorlar. Güvenlik şirketi ya da yazılım, HW pazarlamacısı kılığına girebiliyorlar.

Sanırım bu konuda devletin kontrolünde, MİT ve Emniyetten destek alan ayrı bir yapıya ihtiyaç var. Bizim yerli yatırımcılar, yurtdışında iş yaparken ya da içeride yabancılarla iş yaparken; iş yaptıkları kişi ya da kurumları yakından tanımadıkları için büyük zararlara uğrayabiliyorlar. Aynı durum STK’lar için de sözkonusu.. Belki bu konuda Kamu Güvenliği Müsteşarlığı ve Türkiye Yatırım Ajansı işbirliği ile  akredite kuruluşlara düzenli bilgi akışı yanında, eğitim, danışma ve hedef kişi ve kuruluşlar ile ilgili talebe dayalı inceleme hizmeti verilmelidir.

Bir diğer sorun da şu. Yabancı biri ile evlenen bir işadamı öldüğünde eşi ve çocukları mirasçı olunca eşi, çocuklarını alıp başka bir ülkeye gidecek olursa, bütün servet el değiştirebilir. Sermayeyi belli bir anlaşma ile getirirseniz, elbette çıkartabilmelisiniz de, ama mesela, varsayalım, ilk 50 şirket, Türkiye ekonomisinin yarısını oluşturuyorsa, biz gidiyoruz diyerek gidebilmeli mi? Bill Gates çantasını alıp, istediği yere gidebilir mi?. Almanya’da doktora çalışması sırasında buluş yapan bir bilim adamının buluşunun patenti konusunda Almanya’nın bu buluşun Made in Turkey şekilde patentlenmesine izin vermediğini, ciddi sorunlar yaşandığını biliyorum.

Mesela Caroline Koç, Mustafa Koç’un ölümünün ardından  çocuklarını ve Koç holdingteki hisselerini alıp, “ben Polonya’ya gidiyorum”, diyebilmeli mi?

Bir başka sorun da şu, özellikle dışarı ile ticareti olan, dış yatırımı olan, dış bankalarda mevduatı olan işadamlarını,  kişileri ilgilendiren bir konu. Buraya birileri staj, danışman diye neyse, ya da reklam tanıtım filmi çekimi bahanesi ile ya da yurtdışında bir kaçamak yaparken ilişkiye girdiği kadın hamile kaldığında, çocuğu doğurup, genetik tahlil sonucu babalık davası açma tehdidi ile işadamının servetine ortak olabiliyor.. Bu maksatla kurulan ajanslar var.. Bir avukat, noter kanalı ile siz yurtdışında iken tebligatı yapıyorlar.. İtiraz edecek olursa tacizden hapse girebilir, babalık davası sona erene kadar banka hesapları ve mal varlığı dondurulabilir.. Ailesi, iş ve arkadaş çevresinde ciddi sorunlar yaşayabilir. O zaman boyun eğmek, karşı tarafın isteklerine boyun eğmek zorundasınız. Artık 2. bir eşiniz ve bir çocuğunuz vardır. Bir eşiniz ve 2. çocuğunuz da memleketinizde var. Mal varlığınızın üçte ikisini kendi elinizle teslim etmezseniz olacaklar belli, hapse girebilirsiniz ve dış ülkelerdeki mal varlığınıza el koyabilirler.

Bakın aramızda renk vermeyen, ama tuzağa düşmüş olan her kesimden insanlar var aramızda. Bunlar öldüklerinde, ya da yaşarken tehdit, şantaj ve baskı ile işlerinin yönetimi başkalarının eline geçebilir.

Bu konuda yurtiçinde ve yurtdışında farklı isimler arasında ajanslar olduğu, bu işin mafiasının oluştuğu görülüyor. Geçmişte kumar mafiası da vardı. Hatta kumar borcu yüzünden parti değiştirenler olduğunu biliyoruz. Bu anlamda bu konuda faaliyetlerde bulunan örgütler yakın takibe alınmalı.

Sadece işadamları değil, politikacı, bürokrat, STK yöneticisi ve bunların yakın  çevreleri de bu örgütün tehdidi altında. Bu yapılar hedefteki kişinin durumuna göre, mafia ve istihbarat örgütleri ile de işbirliği içinde çalışabiliyor. Onun için devletin de bu anlamda ciddi bir şekilde konuyu takib etmesi gerekiyor. Bu yapılar sadece kadınla gelmiyor, para da getirebiliyor, NLP, sağlıklı ve mutlu bir yaşam, başarı ve stres yönetimi, bazıları psikolojik destek maskeli ipnotizma seansları ile de gelebiliyorlar. Bir şekilde ilişki kurduklarında, kadın, uyuşturucu, kumar, ipnoz yolu ile hedefteki kişiyi biyonik robot haline getirilebiliyor..

Devletin bu işe el atması gerek. Bu anlamda yeni yasal düzenlemelere de ihtiyaç var. MASAK’ın yeniden yapılandırılması gerek. Benden söylemesi. Selâm ve dua ile.

yeniakit